Evet, lig bitti.
Torku Konyaspor sıkıntılı bir sezonun ardından 11. sırada yer alarak Süper ligde kalmayı başardı.
Emeği geçen herkesi kutluyorum.
Bu sıkıntıların bir daha tekrarlanmaması ise, tek dileğimiz. Artık, Konya olarak korkulu rüya görmek istemiyoruz. Çünkü, Konya bunu hak etmiyor. Konya’ya başarısızlık değil başarı yakışır.
Torku Konyaspor, lige yeni çıkması nedeniyle en zayıf halka olarak nitelendirildiği ligin başına döndüğümüz zaman, o dönemdeki tahminlerimizin yanlış olmadığını sezon boyunca apaçık gördük.
Torku Konyaspor’da başta ekonomik sıkıntı ve yapılan eksik transferler sonucu oluşturulan kadroya baktığımız zaman, bu gerçekleri yaşamamak elde değildi.
Yeni takım olmanın da getirdiği dezavantajla Torku Konyaspor en zayıf halka olarak görüldü.
Ligin ilk yarısında, teknik adamların hatalarının ve kaprislerinin yanı sıra puan anlamında yaşanılan sıkıntı nedeniyle bunda yanılmadığımız apaçık ortada.
Yapılacak en doğru hareket, devre arasında yapılacak nokta transferlerdi.
Hlep ve Vukoviç’in kadroya katılması kadar, teknik direktör Uğur Tütüneker’in kaprisleri sonucu yeterince yararlanamadığı Djalma’nın, takımın başına sonradan getirilen teknik direktör Mesut Bakkal tarafından en iyi şekilde değerlendirilmesi, Torku Konyaspor adına en iyi transfer ve kazanım olarak geçti kayıtlara. Mesut hocanın bir diğer şansıda, Hlep gibi Dünya starı bir futbolcunun kadroya katılması, Gekas’ın sorumluluk alması oldu.
Buna birde ilk yarıda görülmeyen ve ikinci yarıda daha açık olarak ortaya çıkan, takım olma olgusu, taraftarların takıma sahip çıkması da eklenince Kartallar, özellikle son 9 hafta da sergiledikleri performansla lige tutundular.
Başarı için, özellikle iç sahada puan kayıpları yaşanmamalı. Bu bir kural olarak görülmelidir.,
Dolayısıyla, Anadolu takımları karşısında iç sahada ki puan kayıpları Torku Konyaspor’u zor durumda bıraktı. Bir Bursaspor, Karabükspor, Elazığspor ve Gaziantepspor karşısında ki yenilgiler yeşil-beyazlı takımın son haftalara kadar sıkıntı yaşamasına neden oldu.
Ancak, ligde kalmanın bir diğer anahtarı ise, 4 büyük takımdan iç sahada alınan 6 puan oldu dersek yanılmayız...
Sezon öncesinde, Torku Konyaspor ile birlikte, bir yıl öncesinden Süper lig tecrübesi olmasına karşın yapılan yanlış ve eksik transferlerle Elazığspor’un küme düşeceği daha en baştan belliydi. Devre arasındaki transferlerle biraz nefes alınsa da iş işten geçmişti. Bu Elazığspor için suni nefes oldu. Tabiî ki, ekonomik yönden de zor durumla karşı karşıya kaldı Elazığspor..
Buna karşılık, Kayserispor’un düşmesi ise, hiç akıllarda yoktu. Sürpriz oldu.
Niye yalan söyleyeyim, en çok Antalyaspor’un ligden düşmesine sevindim. Etme-bulma Dünyası.. Çıkıyor aheste aheste.
Küme düşecek bir diğer adayım ise, Akhisar’dı. Ama, onlar inat ettiler ve ligde kalmayı başardılar. Bir ilçe takımı olarak Akhisar’ı kutlamamak elde değil.
Zirve takımlarına gelince, şampiyonluk yarışının Fenerbahçe ile Galatasaray arasında geçeceğini hep söyledim.
Lige Torku Konyaspor yenilgisiyle başlayan ve ikinci yarı başlarında da aynı sıkıntıyı yaşayan Fenerbahçe; fizik gücü, dirençli olması, iyi yönetilmesi ve takım ruhunun sağlanmasıyla mutlu sona ulaştı.
Gereksiz yere teknik kadro değişimine gidilen ve yanlış yönetilen, tek adam egemenliği görülen Galatasaray ise kendi kendine etti.
Beşiktaş ve Trabzonspor ise, bana göre sıra takımıydı. Bugün her iki takımın üç ve dördüncü sırada yer almaları ve Avrupa kupalarına katılmaları bile büyük başarı.. Sivassapor’un başarısı ve Avrupa ligine katılması ise sürpriz oldu.
Bunda, ligin bu sezon bir önceki yıla oranla çekişmesiz geçmesi, Bursaspor, Kayserispor, Gaziantepspor, Gençlerbirliği ve Eskişehirspor’un eski gücünde olmaması etken oldu.
Lig bitti. Temennimiz, böyle bir sezonun, Torku Konyaspor adına bir daha yaşanmaması.
Artık çıtayı üstlere taşımak, Konyaspor’un marka değerini artırmak, Konya’nın imajını yükseltmek en birinci görev olmalıdır.
Bu görevde yönetimle birlikte tüm Konya’ya düşmektedir.