Türkiye’de adalet her geçen gün yok edilmekte. Şimdi de “çoklu Baro” dayatmasıyla yargının savunma ayağı kırılmakta.
Adalet sisteminde bu tür gelişmeler olur da spor adaletinde olmaz mı? Tabi ki var.
Geçtiğimiz hafta oynanan Alanyaspor- Trabzonspor maçından sonra iki kulüp başkanı arasındaki atışma, küfürleşmeye kadar varmış ve akreditasyon kurallarına uymama gibi konular da eklenince Trabzonspor başkanına 15, Alanyaspor başkanına da 7 gün hak mahrumiyeti cezası verilmiş.
İşin içerisinde küfür varsa, bunu birde arkasında siyasetçilerin desteğini çok az hisseden takımlardan birinin başkanı yapıyorsa o zaman ceza sanırım daha ağır olurdu. Ama, her iki kulüp Başkanı da siyasetin içerisinde ve siyasetçilere çok yakın olunca işi değişiyor.
Spor vıcık vıcık siyasetin içerisine sokuldu. Çok, çok yazık.
Şampiyonluk mücadelesi veren iki takımın da siyasetin içerisinde olduğunu unutmamalıyız. Bakalım hangi taraf ağır basacak.
***
Son 90 dakikanın bitiş düdüğü çalıncaya kadar umudumuzu kaybetmeyeceğiz.
Zor bir dönemeç. 30 puanlı Konyaspor ile birlikte 6 takım ligde kalma mücadelesi vermekte. Hatta buna 32’şer puanlı Kasımpaşa ve Denizlispor’u da ekleyebiliriz.
Kalan 4 hafta da en az kayıp veren takım yoluna Süper ligde devam edecek. Gönlümüz tabi ki bu takımın İttifak Holding Konyaspor olmasından yana. Yine tekrarlıyorum, Konyaspor her dönem zorlukların altından kalkmasını bilmiştir. Bu kez de öyle olacaktır. Yeter ki, yöneticiler, İl’i yönetenler, bürokratlar ve siyasiler kendilerine düşeni yerine getirsinler.
İttifak Holding Konyaspor’un zor maçları var. Bu nedenle Perşembe günü deplasmanda oynanacak Gaziantep maçının mutlaka kazanılması gerekmekte. Ardından Trabzon ve Başakşehir maçları gelecek. Kartallar perdeyi Alanya deplasmanında kapatacak.
***
İttifak Holding Konyaspor için Rizespor maçı çok önemliydi. Dahası, mutlaka kazanılması gereken bir karşılaşmaydı. Kaybedilecek her puan tehlike demekti.
Uzatma dakikalarında da olsa gelen penaltı golüyle gülen taraf Konyaspor oldu. Bu, umutları son maça taşıdı.
Maçın geneline baktığımız zaman, sabırla, oyun disiplininden kopmadan pas yapan bir Konyaspor vardı. Ama, pas derken, topu ileriye taşıma adına değil. Yan ve geri pas olarak yorumlayınız. Bunun sonucu da pozisyon kısırlığı doğdu. Bajiç oyunda kaldığı sürece topla çok az buluşturuldu.
90 değil, 180 dakika oynansaydı Konyaspor bu oyun sistemiyle gol atamazdı. Son çare rakip oyuncuların hata yapmasına kalmıştı. Nitekim öyle de oldu.
Maçın sonralarında baskı kuran Konyaspor’u ancak kaptan Ömer Ali’nin kurtarabileceğini, dahası, sonuca Ömer Ali’nin etki edebileceğini düşündüğüm anda bu gerçekleşti ve kaptanın kişisel çabaları sonucu penaltı kazanıldı. Miya’da bunu değerlendirdi ve 3 puanı getiren golü attı.
Teknik adamları bir kez daha uyarıyorum, oyuncu değişiklikleri laf olsun diye yapılmaz. Gol atılması gereken bir maçta Thuram neden son 10 dakikada oyuna alınıyor, tecrübesiz ve etkisiz olan Daci maça dahil oluyor anlamak güç!
Oysa, teknik adamlar Thuram’ı daha erken oyuna alsalar, gol yollarını açabilecek pasları atabilecek Bajiç’i sol kanada çekerek topu ileriye taşıma yolunu seçseler gol daha erken gelebilirdi. Yazık ya, bu teknik adamlar Süper ligde görev yapıyor. Çok üzücü. İnsanın içi yanıyor.
YORUMLAR