Korana, dolayısıyla ölüm…
Ne ana tanıyor, ne baba…
Ne gardaş, ne evlat…
Ne can, ne canan…
Ne Mehmet Çınar, ne Zerrin Üstel…
Ne Aziz, ne Mavi…
Kilosunda rakip seçmiyor, önüne geleni deviriyor kitapsız!
xxx
Haldun Üstel…
Spor camiasında bilmeyen, tanımayan, ismini zikretmeyen yoktur sanırım…
Almanya’da başlayan, Demirspor, Konya İdmanyurdu, Konyaspor, Ereğlispor ve son olarak da Kırşehirspor’a hizmet vermiş bir futbol adamı…
Konya İdmanyurtluydu…
Haldun Abi de, Bekir Duvarcı gibi, Zühtü Çoşkun gibi, Niyazi Horasan gibi, Konya İdmanyurdu’nun tartışmasız yaşayan efsanelerinden birisi…
Bu insanların gövdelerinin üzerindeki kellelerini alırsınız, ama İdmanyurtluluklarını asla…
Bunlardaki Konya İdmanyurdu aşkı, ne Kerem’in Aslı’ya, ne Ferhat’ın Şirin’e ne de Mecnun’nun Leyla’ya olan aşkına benzemez…
Bambaşka bir aşk…
Ne acıdır ki, bir elin parmakları kadar kaldılar…
Haldun Üstel’i Haldun Üstel yapan Zerrin Abla da idmanyurtluydu…
“Korana” denilen illet bir Konya İdmanyurtlu’yu daha kopardı hayattan…
Tıpkı babam gibi.
xxx
Evet…
Herkes için tırnak içerisinde başkaları için “Deli Haldun”dur, bizim için “Haldun Abi”dir…
İlişkilerimiz sadece futbolcu-gazeteci ilişkisi ile de sınırlı değil…
İş birlikteliğimiz de oldu kendisiyle…
Sonra “ailece gidip gelmeler, bayram ziyaretleri” derken, bu vesileyle Haldun Abinin eşiyle, yani Zerrin Ablayla da tanıştık…
Biz kendisine hep “Abla” diye seslenirdik…
Çünkü, bizde “Abla” tesiri bırakmıştı…
Hiçbir zaman kendisine “Zerrin Hanım” demedim…
Benden bir yaş daha genç olmasına rağmen, Ablalığı hak eden güzel yürekli bir kadındı Zerrin Abla…
Ne yalan söyleyeyim, bu “Korona” denilen illetten öyle canları kaybettik ki, hangi birisine yanacağımızı, hangi birisine Fatihalar göndereceğimizi şaşırdık…
Her gün, istisnasız her gün bir canımızı, bir yanımızı kaybediyoruz…
Zerrin Abla da bu canlarımızdan birisiydi.
xxx
10-15 gün önce Zerrin Ablanın bu illet hastalığa yakalandığı haberini ilk veren Haldun Abi oldu…
O deli dolu, o gözünü budaktan sakınmayan, o yerinde duramayan Haldun Üstel gitmiş, yerine bambaşka, daha doğrusu kendisine konduramadığım durulmuş, sulu göz olmuş, ilkokul öğrencisi bir Haldun Üstel’le karşılaşmıştım…
Canının cananına can olmak, kan olmak için, kurşun yemiş serçe gibi çırpınıyordu…
Haldun Abinin o çırpınışı, açıkçası tam 12’den vurdu beni, hem de can evimden…
Oğlum için yaptığım çırpınışlar, uykusuz geceler, tarifi olmayan acılar gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti!
Haldun abiyi anlayabiliyordum…
Çünkü, ben de damdan düşmüştüm.
xxx
Haldun Abi, biricik eşini, canını, kanını hayatta tutabilmek için insanüstü bir çaba gösterdi…
Doktorlar, isteselerdi canını bile verirdi Haldun Abi…
Bazen yüz yüze, bazen telefonla konuşuyorduk kendisiyle…
“Daha iyi olacak, dua edin” diyordu da, başka da bir şey demiyordu…
“Allah’tan umut kesilmez” diyorduk, “Zerrin Abla güçlü kadındır, mutlaka ayağa kalkacaktır” diye kendi kendimizi teselli ediyorduk, ama Azrail’i hiç hesaba katmamıştık…
Olmadı işte…
Uzatmaları oynadı Zerrin Abla…
Maç bitti ve gitti…
Hem de Kaptanı sahada bırakarak.
xxx
Allah’ın gücüne gitmesin ama, vakitsiz gitti Zerrin Abla…
Şu da bir gerçek ki, arkasında inanılmaz bir sevgi bırakarak…
Sosyal medya resmen yıkıldı…
Herkes Zerrin Ablanın gidişine yandı…
Şunu anladım; insan biriktirmiş.
xxx
Zühtü Abiyle konuştum…
“İdmanyurtlular tek tek gidiyor” dedim…
“Dünür başı bendim, hanım bir kızdı, bizim deli oğlanı düzene soktu” dedi…
Gerçekten de öyleydi…
Zerrin Abla, Haldun Üstel’in eşinden ziyade doktoru gibiydi…
7/24 takipteydi…
Ne diyebilirim ki, “Allah rahmet eylesin” demekten başka.
xxx
Söz bitti aslında…
Lafı dolandırıyorum…
Aslı şu; Zerrin Ablayı da gönderdik ebediyete…
Hem de gözyaşlarıyla…
Ama, şu da bir gerçek ki, Zerrin Abla dolu dolu gitti…
Sevgiyle gitti…
Yolu açık, mekanın cennet olsun.
YORUMLAR