Zaman zaman gazetelerde ya da televizyonlarda Türk Hava Yolları ile yolcular arasında çıkan, hiçte tasvip edilmeyen görüntülere ve haberlere tanık oluyoruz…
Havayolu yolcularını, bazen güldüren, bazen sinirlendiren, bazen ise fiziksel eylemlere varacak kadar kızdıran olaylara denk geliyoruz…
Özellikle son zamanlarda “rötar” denilen, yani gecikmelerle gündeme gelen THY’nin en canlı mağduru olarak, çok sinirlenmedim, ama sinirlenenleri görünce de kayıtsız kalamadım.
xxx
7 Ağustos Pazartesi günü İstanbul’dan Konya’ya döneceğim…
TK 2038 uçağı ile…
Uçağa biniş 18:05…
Normalde uçağın ayaklarını yerden kesmesi ise 18:40…
Benim Levent’ten çıkış saatim tam tamına 16:00…
Trafik yoğun olmayınca 20 dakikada İstanbul Hava Limanına ulaştırdı TSYD’nin ulaştırma Bakanı sevgili Halil…
Valizimi verdim, yolcu bekleme salonuna girdim…
Kapımız belli değil…
Hannover, yani Almanya bağlantılı uçak olduğu için, gecikmeli de olsa uçağa bineceğimiz kapı belli oldu…
Uçağa biniş kapımız G7B olarak belirlendikten sonra, dinlendiğimiz mekandan kalktık, kapıya doğru yürüdük…
Uçağa alınalım diye bekliyoruz…
Kendimizce 20:00’de evde oluruz gibi düşünüyoruz!
Neredeeee…
Rötar muhabbeti başladı…
Telefonuma sürekli mesaj geliyor; tam tamına 6 mesaj geldi…
İlk mesajda, “Sn. Recep Çınar, TK2038 Konya (KYA) uçuşunuz operasyonel sebepler gereğince 45 dk. tehirli gerçekleştirilecektir, tahmini kalkış 19:35’dir.”
İlk mesajın geliş saati 17:50, son mesajın geliş saati ise 21:05…
İlk mesajı aldıktan sonra, “olabilir” dedik ve yolculara bildirilen saati beklemeye başladık…
İlk mesajın arkasından belli aralıklarla 5 mesaj daha geldi…
En son mesajda ise “uçuşunuzun kalkış saati 21:35 olarak yeniden planlanmıştır” denilince, kapıya doğru gittim ki, ne göreyim yolcuların hepsi, kapıdaki iki zavallı memurun üzerindeler…
Yolcular yüzde milyon haklı, çalışan iki memur da kendilerince haklı…
Çalışanlardan birini kenara çektim, kendimi tanıttım, “bu gecikmenin sebebini bana tam anlat” dedim…
Çalışan çocuk iyi niyetli…
Kendisi ile konuştuğumuz saat ise 21:00 gibi…
“Beyefendi” dedikten sonra sıkıla sıkıla anlatmaya başladı. “Avrupa hava sahasındaki yoğunluklardan dolayı Almanya bağlantılı uçağımız rötar yaptı. Uçak şu anda havalimanımıza iniş yaptı, ancak pilotlar mesaileri bittiği için uçağı terk ettiler. Biz bunu yolculara nasıl anlatalım, onun için de yeni pilot ve kabin görevlilerini toplamaya çalışıyoruz” dedi…
Bu arada yolcular, görevlilere yükselmeye başlayınca, meselenin büyümemesi için emniyet görevlileri de müdahalede bulundular, iyi ki de bulundular, çünkü insanlar sinirlenmeye ve seslerini daha da yükseltmeye başladılar…
Bu arada yolculardan 1-2’si gazeteci olduğumu bildikleri ve tanıdıkları için, yardım talebinde bulundular, dolayısıyla da yetkililere ulaşmam adına biraz da gaz verdiler beni…
İçimden “kelin merhemi olsa” dedikten sonra, AK Parti Konya Milletvekili, dostum Mehmet Baykan’ı aradım ve meramımız daha iyi anlaşılsın diye kapıdaki görevli arkadaşla görüştürdüm…
Bu telefon görüşmesinden 15 dakika sonra kapılar açıldı ve yolcular uçağa alınmaya başladı…
Sağolsun Mehmet Baykan, kiminle görüştüğünü de bana aktardı ve rötar uzamadı…
Burada bana en garip gelen ise pilotların ve kabin görevlilerinin “mesaimiz bitti, hadi bize eyvallah” diyerek uçağı terk etmeleri oldu…
Sonra da, çarşıdan-pazardan pilot topladılar ki, uçağımız havalandı…
Bilenler bilir, ikinci amatör kümede Ovakavağı Belediyespor diye bir futbol takımımız vardı…
Yöneticiler, Konya’da maçları olduğu zaman, oyuncuları ya kahvehaneden ya da harman yerinden toparlar getirirlermiş maça…
Bizim uçağın pilotlarını da, benzetmek gibi olmasın ama aynı yöntemle topladılar ki, uçağımız saat tam 22:00’de ayaklarını yerden kesti…
Sonuç itibarı ile 3 saat gecikmeyle memlekete geldik…
Levent’ten saat 16.00’da çıktım, eve girdiğim de saat 23:30’u gösteriyordu.
xxx
PARA BULDUM!
İstanbul Havalimanında rötar olayı yaşanırken, insanlar bağırır-çağırırken, bu harala güreleden biraz uzak durayım diye alanın içerisinde volta atmaya başladım…
C8A kapısı yakınlarında, düşürülmüş, hatırı sayılır para ve kredi kartları olan bir cüzdan buldum…
Aldım cüzdanı görevlilere teslim edeceğim, ama “mümkün değil biz alamayız” diyorlar…
“Ulan kardeşim bir yol gösterin” diyorum, “aldığın yere bırak” diyorlar…
“Hadi s…” dedikten sonra, bir insan evladı, “abi yolun sonunda müracaat var, oraya teslim et” der demez, koşar adımlarla müracaata gittim, görevli kadına “bu cüzdanı bulduğumu, bir anons yaparsanız, cüzdanını kaybeden kişi gelir, alır” dedim…
Görevli kadın cüzdanı aldı, içindeki parayı saydı ve bana bir evrak uzattı, doldurmam için…
İsim, soy isim, telefon numaram vs yazdıktan sonra imzaladım, tam ayrılacakken, cüzdan sahibi geldi…
İzmirli bir İş insanı olduğunu söyledi, bana da teşekkür etti, cüzdanını aldı, elimi sıktı ve yanımdan uzaklaştı…
Bunu neden mi yazdım?
Sakın ola ki, havalimanlarında, özellikle İstanbul havalimanında bu tür kıymetli eşya bulursanız, ya almayın, alırsanız da süratle danışmaya teslim edin…
Çünkü, görevliler size bu anlamda yardımcı olmuyorlar…
Bilginiz olsun istedim.
YORUMLAR