Dünkü “Hayat devam ediyor” başlıklı yazımın son iki cümlesinde, “Maçı da yarın yazarız…
Allah emanetini almazsa” diyerek noktalamıştım…
Çünkü, Bartın Amasra’daki maden faciasını görmezden gelip, futbol yazmak içime sinmezdi…
Allah mekanlarını cennet eylesin, kömür karası yüzlü, beyaz yürekli 41 madenci kardeşimizin acısını yaşarken, Konyaspor’un Gaziantep takımıyla oynadığı maçı, hiçbir tepki vermeden, bağırıp çağırmadan ve yenilgiye rağmen üzülmeden izledim…
Yalan söyleyemem…
Bartın’daki grizu patlamasında hayattan kopan 41 emekçi kardeşimizi kaybetmenin üzüntüsü yanında, Konyaspor’un kaybetmesi umurumda bile olmadı!
Dünyanın sonu değil…
Konyaspor, bu yenilgiyi öyle ya da böyle telafi eder ve seviniriz, ama yerin yedi kat dibinde hayata veda eden 41 canı, yeniden hayata döndürebilir miyiz?
Mümkün değil.
xxx
OYNAYAN DEĞİL, OYNATMAYAN KAZANDI
Maça gelince…
Maç bittikten sonra, futbol bilgisine ya da futbol aklına güvendiğim bir arkadaşım, “Konyaspor baskılı, ama kontrolsüz oynadı” dedi…
Dedim ki, “aynı şeyleri düşünmüşüz.”
Bazen Gaziantepliler gibi oynatmayarak kazanırsınız, bazen de Konyaspor gibi coşkulu ve baskılı oynayarak kaybedersiniz…
Futbol böyle bir şey…
Şunu da ıskalamamak lazım; oyunun tamamını aynı şekilde oynayarak sonuca ulaşamayabilirsiniz…
Gidişata göre yeni planlamalar üretmeli, katı savunmaları açabilecek stratejiler geliştirebilmelisiniz…
Hele de rakibiniz inanılmaz bir şekilde sizi oynatmama adına hem fiziksel, hem de psikolojik baskı yapıyorsa, kaderine razı bir futbol aklına değil, daha fazlasına ihtiyacınız var demektir…
Misal, topu rakibe vererek, biraz daha geriye çekilerek, rakibin kazanma iştahının önünü açıp, savunmasında gedikler aramak gibi…
Kapalı savunmayı açmanın yollarından birisi de bu!
Düşünsenize; Gazianteplilerin en etkili, daha doğrusu topu rakip kaleye en hızlı şekilde götüren kenar ön oyuncusu Sagal bile savunma yaptı…
Hem de sahada kaldığı 76. dakikaya kadar…
Sağolsun bir de penaltı yaptırdı, ama Guilherme değerlendiremedi!
Erol Bulut’un oyuncuları, hiçte oynama niyetinde değillerdi…
Buna karşılık ise İlhan Palut’un oyuncuları katı direnç gösteren takımlar karşısında problem çözmekte acayip bir sıkıntı yaşıyorlar…
Hocanın bu konuda yeni planlar üretmesi ve bunu da sahaya yansıtması lazım…
Çünkü, ilerleyen haftalarda Konyaspor, Gaziantep takımından daha derli toplu ve daha katı savunma yapan takımlarla karşı karşıya gelecek…
Rakip orta sahayı geçemezken ve maçı 0-0’a kilitlemişken, sen forveti ikilemez, üçlemezsen sıkıntıyı da yaşayan sen olursun…
Muhammet gibi sabır edilmesi gereken oyuncu, kenara alınma yerine, Diouf ile desteklense daha iyi olmaz mıydı?
Hele de rakiplerin Konyaspor’un oyun planını da çözdüğünü varsayarsak, sevgili İlhan Hocanın, başka başka planlara devreye sokması lazım…
Yoksa oyun içindeki klasik planlamalarla, gel-gitlerle, oyuna giren-çıkanlarla, Konyaspor’un oyunu keyif oyunu olmaktan çıkar, başka bir şeye benzer.
xxx
Bu maçın kırılma anı bana göre Guilherme’nin kaçırdığı penaltıdır…
Konyaspor 34’te golü bulsa ya da Guilherme, maçın farkı önleyen ismi Günay’ı geçebilse, takımı ilk 45’te içeriye önde girebilir, ikinci 45’te de oyunun havası ve şekli değişebilirdi.
xxx
Burada hakemden söz etmek gerekirse, Gaziantep takımı ne kadar katı bir savunma yaptıysa, hakem Çağdaş Altay’da aynı savunmayı yaptı Konyaspor’a…
Bunun lamı cimi yok, Konyaspor’un net penaltısını vermeyerek, Gaziantep takımının eski, TFF’nin yeni Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye güzelleme yaptı…
Gaziantep takımının kazanmasında aslan payı hakemin diyebiliriz.
YORUMLAR