Şeker gibi günler!
Recep ÇINAR

Recep ÇINAR

Şeker gibi günler!

23 Ekim 2022 - 11:31

Şeker zehir gibi!

Adı üstünde Şeker…

Tatlı bir ürün…

Ama, bugünler de zehir gibi acı…

He valla…

Allah rahmet eylesin, Türkülerin efendisi, Van Ercişli Atakan Çelik’in meşhur ettiği, zaman zaman Erzurumlu Mükerrem Kemertaş’ın da söylediği ‘Atem tutam men seni, şekere gatem men seni’ diye başlayan türkü aklıma geldi…

Bitlis yöresinin bu güzel türküsünü rahmetli olmuş iki sanatçımız güzel okur ve türkünün hakkını verirlerdi…

Çok çok eski bir türkü olmasına rağmen günümüze kadar güncelliğini koruyup muhafaza olmuş ve geçmiş dönem örf, anane ve kültürünü yansıtan aslında neşeli gibi görünen ama acıklı bir tarafı da olan türküdür, bu Bitlis türküsü…

Benim severek dinlediğim türküdür…

Şu da var; özellikle bu türküyü söyleyenler hayatta olsalardı aynı şevk ve aynı güzellikte okurlar mıydı?

Bilemiyorum…

Çünkü, şeker öyle bir acılaştı ki, Meksika biberini bile solladı!

“Hayırdır, bu da nereden çıktı?” demeyin…

Öncelikle şunu belirtmekte yarar var; bizim evde şeker tüketimi hemen hemen yok gibi…

İhtiyaç olduğu zaman tedarik ederiz…

İsmi önemli değil, şehrin önemli alış-veriş merkezlerinden birisi…

Şeker reyonuna doğru giderken, gözlerim de raflara takıldı, doğal olarak…

Bir hafta önce aldığımız ürün, 50 liradan 65 liraya terfi etmiş!

Kör tuttuğunu misali…

Adım başı değişen fiyatlara kimse neden müdahale etmez, anlamak mümkün değil…

Reyonda 50, kasada 100 olanlar da cabası!

Şekere gelelim…

Birileri çıkıp şekere “dur” demezse bu işin sonu nereye gidecek, emin değilim…

Beş kiloluk toz şeker 110 liradan başlıyor, 150, hatta kalitesine göre çok daha yüksek rakamlara alıcı bekliyor…

Olacak şey değil…

Geçen hafta bugün, yetkili dayının biri, “Kişisel görüşüm, Türk halkının evinde en az 2 yıllık şeker ve yağ var” dedi ya, valla halt etti bence…

Ne diyeyim bu dayıya “Allah seni bildiği yapsın” demekten başka…

Reis, mutlaka kulağını çekmiştir bu dayının!

xxx

DEZENFORMASYON!

Yerel gazeteler etkilenir mi?

Hükümetin “dezenformasyona karşı geliş”, muhalefetin ise “basını taca atma ya da kontrol etme girişimi” olarak gördüğü "Dezenformasyonla Mücadele Yasası"nın "insanları yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunu düzenleyen 29. maddesi kabul edildi…

İyi mi oldu, kötü mü oldu?

Sonuçlarını mutlaka göreceğiz…

29. maddede, içeride ve dışarıda ülkenin aleyhine yayın yapan, babamın oğlu abimde olsa cezalandırılacak…

Eyvallah…

Birde fakeciler, yani sahte hesap sahipleri var…

Düşman başına!

Bazen başka birisinin ismiyle, bazen de hiç olmayan, daha doğrusu hayali isimlerle, oluşturdukları sahte hesapları farklı amaçlar için kullananlar var…

Bunlar BBG evi gibi izlenecekler…

29. maddeden benim anladığım bu.

xxx

Yeni yasa artık internet haber sitelerini kurumsal bir kimliğe sokuyor, ama bununla beraber önemli yükümlülükler de getiriyor…

Yükümlülüklerini yerine getiren haber siteleri çalışanları basın kartı alabilecekler…

Ancak, ülkeye ve devlete zarar vereceklere ya da devletin aleyhinde çalışan ve yüz kızartıcı suçlardan hüküm giyenlere ise bırakın basın kartını, kartvizit bile verilmeyecek…

Mesela bu yasada, haber sitelerinin, daha doğrusu yönetmeliğe uyan haber sitelerinin resmi ilandan faydalanacağı söyleniyor…

Özellikle kıt kanaat geçinen yerel gazetelerin reklam pastası küçüldükçe küçülecek mi?

Bunlar biraz kafa karıştırıyor…

 Özetlersem, bu yeni düzenleme ile yalan haberin önüne geçilecek ve fake hesaplardan kimse kimseye yürüyemeyecek…

Hiç kimse kafası bozulunca ya da birine kızınca internet sitesi kuramayacak…

En güzel olanı da, “merdiven altı” imalatçılar da olduğu gibi, “kafasına göre” haber sitelerinin de ayıklanacak olması.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar