Çuvaldızı hakeme batıralım...
Eyvallah...
Ama iğneyi de kendimize...
Skoru hakem tayin etti!
Ona da eyvallah...
Fakat...
Sen, son sezonların en kötü Fenerbahçe takımını, özellikle de ikinci yarıda kendi sahasına hapsediyor ve tek bir pozisyon üretemiyorsan, aynaya bakacaksın...
İstatikler beni ilgilendirmiyor...
90 dakika topun arkasında olsan ne yazar, olmasan ne yazar?
Ben tabelaya bakarım...
Hakem rezildi...
Doğru...
Rezilden de öte, ahlaksız, hak yiyen, artık futbol oyununda olmaması gereken bir adam...
Yıldırım gibi terk etmeli futbol dünyasını ya da hakemlik camiasını...
Çünkü, uzatmaları oynayan Türk futbolunun daha da kötüye gitmesi için çanak tutuyor...
Suç, sadece Atiker Konyaspor'un net bir penaltısını vermeyerek, sonuca direk etki eden Bülent Yıldırım'ın mı?
Fotoğrafın tümüne bakmak lazım...
Aziz Yıldırım, Yıldırım Demirören ve Bülent Yıldırım!
Daha ne olsun...
Bu adamlar hala futbolun içindeyken, İstanbul takımları "efendi" bizim gibi Anadolu takımları da "köle" olmaya mahkumdur...
xxx
Çuvaldızını hakeme batırdık...
Nasibimize düşen iğneyi de kendimize batıralım...
Kabul etmek gerekir ki, Aykut Hoca'nın Abdulkerim ve Halil İbrahim ile oyuna başlaması beklenen bir hamle değildi...
Hocanın Vukoviç'in yokluğunda Abdulkerim'i kazanma anlayışı olabilir...
Meha'nın kötünün de kötüsü olduğu bir dönemde Halil İbrahim'i de...
Ayrıca doğru da...
Ama bu Fenerbahçe maçında mı olmalıydı?
İşte bu tartışılır...
Abdulkerim bir penaltıya sebebiyet verirken, Aykut Hocanın diğer bir tercihi Halil İbrahim Sönmez ise sahada kaldığı süre içerisinde yerden kalkmayarak, tahtaya ismi ilk yazılacak bir oyuncu olmadığını gösterdi...
Halil İbrahim Sönmez, vasatının bile altında bir görüntü verirken, Abdulkerim takımı aleyhine her an problem yaratacak bir izlenim verdi, kendi bölgesinde...
Sonucunda da Fenerbahçe'nin penaltı kazanmasına çanak tuttu...
Abdulkerim ile Halil İbrahim'e, Amir ve Aykut Kocaman'ın vazgeçilmezi Volkan'ın sıradanlığını da eklersek, Fenerbahçe'nin ekmeğine yağ sürdüğümüzü söylemeliyiz...
Atiker Konyaspor'un ikinci yarıdaki skoru eşitleme veya öne geçme arayışları, ne yazık ki pozisyona dönüşmedi...
Biraz da konuk takım buna müsade etmedi...
Tabi ki şunu da gözden kaçırmamak gerekir...
xxx
Bu takım, çok potansiyelli bir takım değildi öncesinde de...
Üstelik Traore ve Holmen gibi iki önemli oyuncusuyla bu sezona devam edemeyen, Vukoviç ve Ali Çamdalı gibi iki önemli oyuncusundan da yoksun olarak Fenerbahçe önüne çıkan yeşil-beyazlılardan, geçen sezonki performansını sergilemesini beklemek biraz duygusallık olur sanırım...
Bu takım duyguları ile oynayan ve bu yolla başarılı olan bir takımdı...
Sahaya koyduğu müthiş karakteri ile büyüdü ve Avrupa'ya gitti...
O nedenle büyüdü, o nedenle gönüllerde taht kurdu...
Tekrar edilmez mi?
Üst üste alınacak iki galibiyetle neden olmasın...
Bursaspor maçıyla başlar, Kasımpaşa maçı ile devam eder yükseliş...
"Cami yıkılsa da mihrabı yerinde kalırmış"tan yola çıkarsak, Atiker Konyaspor, bu ligin saygı duyulacak takımı olmaya devam edecektir.