Görüntü itibarı ile ligin iki vasat takımının mücadelesi vasatın altında kaldı…
Vasatlarının üstüne çıkma bir tarafa, ortaya koydukları mücadele ile vasatlarını bile tutturamadılar…
Gençlerbirliği beni ilgilendirmiyor elbette…
Benim derdim Konyaspor…
Sezonun ilk maçı olması nedeniyle farklı beklentiler içerisinde olanlar, ben de dahil, açığa düştük!
Açık konuşmak gerekirse; Konyaspor’un Ankara’dan 3 puanla döneceğine duygusallığım değil, futbol aklım inandırmıştı…
Özellikle ilk 45’deki oyunu gördükten sonra, İsmail Kartal’ın yapacağı hamlelerle de ikinci yarıda maçı koparacağımızı düşündüm…
Düşündüğümle kaldım…
Gençler maçının ilk 45’inde hareketli ve duran toplarda, yani rakibi tehdit eden pozisyonlarda gol gelmemesi beceri eksikliğine yorulabilir ya da son vuruşları yapabilen skorer bir santraforun, yani sırtı kaleye dönük bir golcünün eksikliğini de…
Böyle bir santraforun eksikliğini sadece ben değil, başkan Hilmi Kulluk da, bu kulüpte futbolu bilen Ekrem Coşkun da ve diğer yöneticiler de biliyor…
Mutlaka bu eksiği giderecekler…
Gençlerbirliği maçına iyi bir atanla çıkamamalarının kendilerince haklı bir nedeni vardır mutlaka…
İyi niyetli mücadelesine rağmen, yönetimin Cikalleshi’den daha efektif, yani İsmail Kartal’ın hemen kullanabileceği bir uç oyuncu arayışını sürdürdüğünü tahmin ediyorum…
Hele de Konyaspor’un geçen sezon ki en büyük hayal kırıklığı Bajiç örneği göz önünde dururken, yönetim bu anlamda yoğurdu üfleyerek yiyecektir…
“Kör bile ikinci defa aynı çukura düşmez”ken, Hilmi Kulluk, Nasrettin Hocanın “ya tutarsa” mantığıyla hareket etmeyecektir…
İşini sağlama alacaktır…
Bundan emin olabilirsiniz.
xxx
Bu kulübe misyon ve vizyon anlamına çağ atlatan, bu kulübü Eskişehirspor’un, Bursaspor’un, Kocaelispor’un düştüğü durumlardan uzak tutan Hilmi Kulluk, an itibarıyla kuruş girdisi olmayan ve ekonomik sıkıntıların tavan yaptığı bir dönemde, oyuncuların alacaklarını son kuruşuna kadar ödüyor, bütün bu olumsuzluklara rağmen, transferler yapıyor, çarkı döndürüyorsa ve en önemlisi devletin bakanı kendisine en büyük desteği veriyorsa, eleştiri sahiplerinin de bir özeleştiri yapmaları gerekmez mi?
Elbette eksileri vardır…
Ama, artılarının, eksilerinin fersah fersah önünde olduğunu da unutmamak lazım.
xxx
Tekrar Gençler maçına dönersek…
Yazımın girişinde de altını çizdiğim gibi, iki takımda vasatın altında kalarak, 0-0’a rıza gösterdiler…
Konyaspor, ilk yarıdaki oyunuyla galibiyeti hakkederken, ikinci yarı için aynı şeyleri söylemek mümkün değil…
Yeşil-beyazlı temsilcimizde savunma anlamında sıkıntı görünmüyor…
Hem kenar bekler, Skubiç ile Guilherme, hem de göbekteki Uğur ile Anicic sakatlanıncaya kadar farklarını ortaya koydular…
Öndeki ikili Amir ve Marko için aynı şeyleri söylemek mümkün değil…
Bu ikili Jonsson’un muadili bile değiller…
İnşallah toparlarlar ya da buraya Jonsson bulunur…
Kanatlara gelince…
Gençlerbirliği’nin kenar bekleri çok rahat bir maç oynadılar…
Ömer Ali, sol çizgide biraz tehdit oluşturdu, hepsi o…
Shengelia mı?
Duran topların başında gördük kendisini…
1-2 kere de şut atarken…
O kadar…
“Faruk Miya” derseniz, geçtiğimiz sezon gördüğümüz sürpriz ceza sahası içi koşularını yapamadı Gençler maçının hiçbir bölümünde…
Pas alış verişlerinde vasatın üstüne çıkamadı…
Cikalleshi’yi tekrarlamanın anlamı yok…
Bu takımın birinci atanı değil…
Kaleci İbrahim Sehic’i sona bıraktım…
Kumaşı da, karakteri de, kaleciliği de Konyaspor camiasının istediği gibi…
Erzurumspor’dan bildiğim Sehic, umarım ki, uzun süre yeşil-beyazlı kulübe hizmet eder…
Sadece iyi kalecilik yetmiyor, “ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” diyen Atatürk’ün, özellikle “ahlaklısını” vurgusunu çok, ama çok manidar buluyorum.
xxx
Sezon başı hazırlıklarına birçok takımdan önce başlayan ve fikstürde “bay” çekmesi nedeniyle de hazırlıklarını bir hafta daha sürdüren Konyaspor’dan beklediğimiz, hem kadro olarak, hem de oyun olarak Gençlerbirliği’nin önünde olması gerekirdi, ama beklediğimiz gibi olmadı…
Yine de zamanla giderilecek bu sıkıntılar…
Beklemek lazım…
Çünkü, 39 maçlık bir maraton var önümüzde…
Konyaspor’un mazerete olmasa da, zamana ihtiyacı var…
Futbolda hiçbir şey eskisi gibi olmadığı için, bazı şeylerin gecikmesine de sabırla ve hoşgörü ile bakmak lazım…
Eğer gerçek bir arma sevdalısıysak...
“Eğer Kartal’ı vuran kendi tüyünden yapılmış ok” değilsek…
Daha ne diyeyim ki?