Galatasaray beraberliği ve Hleb
Recep ÇINAR

Recep ÇINAR

Galatasaray beraberliği ve Hleb

31 Mart 2014 - 12:00

Santrayla birlikte, rüzgarı da arkasına alarak sahaya kazanmak için çıktığını belli etmişti Torku Konyaspor...

Kazanmayı daha çok isteyendi...

Puana daha çok ihtiyacı olan da...

Tribün gücü de artısıydı yeşil-beyazlı futbolcuların...

Kazanabilmek için daha diri, istekli ve arzulu bir Torku Konyaspor vardı sahada...

13'de Hasan Kabze, 17'de Ali Turan ve 24'de Gekas'la önemli fırsatları elinin tersiyle itmemiş olsalardı yeşil-beyazlılar, ilk 45'de soyunma odasına önde gitme şansını da yakalamış olacaklardı...

Belki akla zarar goller kaçırmadılar, ama tabelayı lehlerine çevirme şanslarına yaklaşmadılar değil...

Özellikle Djalma...

Bu yarıda Djalma hayli yıprattı Galatasaray savunmasını...

Adam eksiltmelerde gösterdiği performansını, final paslarında da gösterebilmiş olsaydı, 27, haftaya damgasını vuran oyuncu olarak akıllarda iz bırabilirdi...

Konyaspor, Galatasaray'ı ilk yarıda bu sebeplerden dolayı elinden kaçırdı...

Torku Konyaspor teknik direktörü Mesut Bakkal'da maçtan sonra söylemiş zaten...

"Oynanan oyundan ve takımın mücadelesinden memnunum ama skordan memnun değilim. İlk yarıda rüzgarı arkamıza almamıza rağmen bunu iyi kullanamadık” diye...

Torku Konyaspor ilk 45'de skor avantajını yakalayabilir, ikinci yarıda da direnebilir ve haftayı 3 puanla kapatabilirdi...

Ama olmadı...

Bir puana, dolayısıyla da ikinci 45'de geriye düşmediğine duacı gibiydi...

Çünkü, ikinci 45'de roller değişti...

Şemsiye terse döndü...

Rüzgarı da arkasına alan rakibin, hissedilir bir baskısı yürekleri ağza getirdi...

51'de Sneijder'in şutu, 70'de Berk'in plasesi ve 84'de Burak'ın üst direkten dönen topu Torku Konyaspor adına şans dakikalarıydı...

Bunları da görmemezlikten gelemeyiz...

Açık konuşmak gerekirse, 3 puan Torku Konyaspor'a da gelebilir, Galatasaray'a da gidebilirdi...

Ama, özellikle ikinci yarıda iyi ve doğru olan performansını sahaya yansıtarak, teoride sıfır çekebileceği bir maçtan pratikte puan alarak ayrılmışsa yeşil-beyazlı takım, öpüp başına koymalı bu 1 puanı...

xxx

HLEB

Belki başkalarının gözünden kaçmış olabilir...

Gözardı edilmemesi gereken bir konu olduğu için, duyarsız kalamazdım...

Hleb ile Mesut Bakkal arasında yaşananlar...

Dahası beni rahatsız eden o fotoğraf...

Maçın 86. dakikasındaki oyuncu değişikliği esnasında kenara gelirken sergilediği tutumu bir daha gözden geçirmiş midir acaba Hleb?

Şimdiki ruh haliyle?

Kendisine bir şey kazandırdığını mı düşünüyordur yaptığı bu küçük çaplı isyanın...

Merak ediyorum açıkçası, şimdi ki ruh hali ne acaba?

Hleb, bu takım için öyle böyle değil, önemli bir oyuncu...

Eyvallah...

Ama, 86'da kenara gelirken, Mesut Bakkal'a karşı sergilediği tavrın alıcısı olmadığını da bilmesi gerekir...

Bir kere şunu idrak etmeli ya da birileri kendisine anlatmalı...

Yaptıkları kendisini önemsetmez, puan kazandırmaz, aksine sevgi ve sempatisinden kaybettirir...

Bilemiyorum, Mesut Hoca belki kendisini alkışlattırmak için almış olabilir, belki de son dakikalarda oyunu iki taraflı oynayamadığını gördüğü için, daha genç, daha direnebilen Recep Aydın'ı tercih etmiştir...

Kimbilir...

Benim futbol aklım, Mesut Bakkal'ın her ikisini de düşündüğü için böyle bir değişikliğe gittiğini söylüyor...

Hem alkışlatmak, hem de oyunu tutmak için bir teknik adamlık hamlesi yapmıştır...

Aksini düşünmüyorum...

İsmiyle, yeteneğiyle, takıma verdiği katkıyla doğru orantılı bir tavır değildi Hleb'in bu tavrı...

Bu konuda çokta kalem oynatmanın bir anlamı yok...

Yine de Hleb şunu gözardı etmemeli...

Öfke kontrol edilemediği vakit sonuçları tehlikeler doğurabilecek bir hastalıktır!

Sana uzanan eli itelemek, gülen bir yüzü, binlerce seyircinin önünde itibarsızlaştırmaya çalışmak, özellikle kendisi gibi bir dünya yıldızına yakışmadı...

Neyse...

Mesut Hoca ve Hleb aransında geçen olayı “anlık bir öfkeden kaynaklı talihsiz bir tepki” diyerek geçiştirelim.

Son Yazılar