Filenin Sultanları, sadece muhteşem geri dönüşleri ile değil, kendilerine “şaşı” bakan ve kötülükten beslenenlere de dinlettirdiler İstiklal Marşını…
Amerika gibi Olimpiyat Şampiyonu bir ülkenin elinden aldıkları “Milletler Ligi Şampiyonluğu”nu, Avrupa şampiyonluğu ile taçlandırdılar filenin sultanları…
Alınlarının akıyla, bileklerinin gücüyle dünyanın bir numarası oldular…
Başka bir deyişle Atatürk’ün “altın” kızları başardı…
Yarı finalde İtalya gibi güçlü bir rakibi, finalde de Sırbistan’ı 3-2’lerle geçen kızlarımız, sadece Türkiye’yi değil, dünyayı da ayağa kaldırdılar.
x
CEV Avrupa Şampiyonası yarı finalinde son Avrupa şampiyonu İtalyanlarla karşı karşıya gelen kızlarımız, ilk seti 25-19 geride tamamladı…
İkinci seti ise 25-23 önde tamamladılar…
Üçüncü set oynanırken ve İtalyanlar 19-12 öndeyken, yanımdaki arkadaşa “bu seti 25-15 veririz, dördüncü seti de biz kazanır ve finali görürüz” dedim…
“Finalde de kupayı havaya kaldıran bizim kızlar olur” diyerek, kızlara olan güvenimi tazeledim…
Sırbistan’la oynanan final maçının hemen sonrasında telefon çaldı, İtalya maçını birlikte izlediğimiz arkadaş, “Abi helal olsun kızlarımıza, senin dediklerin bir bir oldu” deyince, biraz da böbürlenerek, “kızlar müthiş geri dönüşlerle Avrupa’yı salladılar” dedim…
Doğruyu söylemek gerekirse, filenin sultanları İtalya maçından sonra bu işi bitirdiler…
Yukarıda da ifade ettiğim gibi, kızlarımız çok zorlu bir İtalya müsabakasından sonra kupaya uzandılar…
İki kere kaçan İtalya’nın peşini bırakmayan, üçüncü sette de öne geçen ve finali gören Filenin Sultanları, aynı senaryoyu Sırplara da yaşattılar ve Türk halkını sevince boğdular…
Sırbistan’la oynanan son set, yani karar setinde zorlansalar da, Vargas’ın altın vuruşu Türkiye’yi zafere taşıdı…
Bu şampiyonada oynadığı 9 maçı da kazanan Filenin Sultanları ile ne kadar övünsek yeridir, ki gerçekten sıkıntılı günler geçiren ülkede, yüz güldürdüler, sevinç gözyaşları döktürdüler…
Daha önce iki kez sıçrayan çekirge bu sefer sıçrayamadı…
2003 ve 2019’da final gören kızlarımız, 2023’te hakları olan şampiyonluğa uzandılar…
Çekirge bu sefer sıçrayamadı ve Brüksel’de yakalandı…
Karar setinin son sayısına çekirge gibi sıçrayan, kelebek gibi uçan, Mike Tyson gibi vuran Melissa Vargas son sözü söyledi ve şampiyonaya noktayı koydu…
Evet, bütün kızlar çok değerli sporcular, inanılmaz emekleri var, ancak Vargas’ı başka bir yere koymak gerekirse, hücumdaki müthiş sıçraması, topa hükmedişi ve rakip takım oyuncularını çaresiz bırakışı, sadece bizleri değil, bütün dünyayı kendisine hayran bıraktırdı…
Dolayısıyla da, hem gözümüzdeki hem de gönlümüzdeki yerini sağlamlaştırdı…
Bir smaçörde aranan bütün özellikler Vargas’da mevcut…
Hem savunmada, hem de hücumda etkili bir sporcu…
Onun içindir ki, bu turnuvanın en değerli sporcusu olarak kürsünün en üstüne çıktı…
Şunu da ıskalamamak lazım; voleybol bir takım oyunudur, Vargas’ı vitrine çıkaran da arkadaşlarıdır…
Bu takım, iddia ediyorum ki, Türkiye voleybol tarihinin en değerli kadın takımı…
Öyle ki, birlikte oynamayı, birlikte kazanmayı, birlikte sevinmeyi, birlikte üzülmeyi alışkanlık haline getirmişler…
Gülüyor, eğleniyor ve kazanıyorlar…
Daha ne olsun?
Ve bir şey daha; bu takım Paris Olimpiyatlarında kesinlikle kürsü yapar, ama madalyanın rengi ne olur bilemem…
Olimpiyatlarda kürsünün bir basamağında Türkiye olur…
Anlayacağınız; Paris’te altın hayal değil.
YORUMLAR