Çirkin siyaset, çirkin torpil!
Recep ÇINAR

Recep ÇINAR

Çirkin siyaset, çirkin torpil!

09 Nisan 2023 - 14:50

Kimse farkında değil, ama sıkıntılı günler kapıda…

Siyaseti meslek edinmiş insanlar çok uzaklar…

Nereden mi uzaklar?

Hem ülkemden, hem ülke gerçeklerinden… 

Gözler körleşmiş!

Kulaklar duymaz olmuş!

Diller ise lal!

Tam bir cinnet hali…

Veya akıl tutulması…

Ne derseniz deyin artık…

Bu yukarıda saydıklarım hepsi için geçerli değil…

Sözümüz; yüreklerinde merhamet ve vicdan taşıyanlara değil…

Siyasiler başta olmak üzere, Allah hepimize vicdan, merhamet, akıl, feraset ve hoşgörü versin…

Bir tarafta deprem, bir tarafta geçim, bir tarafta seçim…

“Seçim” deyince ürkmeye başladım…

Seçime değil, savaşa gider bir durum söz konusu…

Kardeşi kardeşe kırdırıyor bu siyaset!

Hem vallahi, hem billahi…

En iyi arkadaşınla, en iyi dostunla, “pazara kadar değil, mezara kadar” dediğin insanla benzetmek gibi olmasın, ama “papaz” oluyorsun…

Hayatım boyunca fitneden ve fitneciden, fesatçı ve fesatçılıktan, münafıklık ve münafıkçılıktan beslenmedim, bundan sonra da besleneceğimi sanmıyorum…

Kimsenin soytarısı olmadım, kimseyi de kendime soytarılık ettirmedim…

Yazılarımda hak edeni alkışladım… 

Muktediri değil, marifetli olanı iltifatlandırdım…

Bundan sonra farklı bir şey olmayacak…

Tabii ki yazdığım sürece.

DEPREM BÖLGESİNDE TORPİL

Cumartesi günü, Kayalıpark durağından tramvaya bindim… 

İki elim doluydu…

Arka taraftaki koltuklara doğru yürüdüm…

Dörtlü koltuğun 3’ünde yolcu, 1’sinde ise 75’lik bir amcanın çıkını ya da poşeti vardı…

Diğer koltuklar dolu olunca, Amcaya “müsaade edersen oturabilir miyim” dedim, amca da “otur Mirim” diyerek, buyur etti…

Allah var, “Mirim” demesi hoşuma gitti…

Görünüş olarak şehrimizin Ova köylüklerinden, yani Eğribayat, Yarma, Divanlar ya da Acıdort’un ununu elemiş, eleğini duvara asmış sakinlerinden zannedersiniz…

Yan taraftaki dörtlü de bir aile var…

Anne, baba ve çocukları…

Yanımdaki amca gibi, onlar da depremzede…

Adıyaman’dan şehrimize gelmiş bir aile…

Amca ise Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinden…

Depremi ciğerlerine kadar yaşayanlardan…

Konuştukça laf laf açtı, konu depremde yaşananlara geldi…

“Hiçbir şey televizyonlardan görüldüğü gibi değil, yaşayan bilir Mirim”d diyerek, içini dökmeye başladı Elbistanlı depremzede Amca…

“Konya’da nerede kalıyorsun” diye sordum, devletin bir yurdunda kaldığını ve memnun olduğunu, ancak her yerde torpillilerin hep önde olduğunu da söylemeden edemedi!

Gazetecilik güdüsü ile “nasıl yani amca?” dedim…

Başladı eteğindeki taşları dökmeye…

Bu arada benim ineceğim durağa yaklaşınca, “amca bana izin verirsen ineceğim” dedim…

“Ben de ineceğim” deyince oturdum yerime…

Beraberce indik tramvaydan, sonra duraktaki bir banka oturduk, sohbete devam ettik…

Sakalları uzamış, yüzündeki kırışıklıklar iyiden iyiye belirginleşmiş depremzede Amca içini çekerek, “Deprem anında, insanlar kurtarılırken, kimse, bu AK Partili, bu CHP’li veya bu alevi, bu sunni, bu siyah, bu beyaz ayırımı yapmadı. Devlet, Millet, merhametli insanlar bir can kurtarmak için, gece gündüz çırpındı” diyerek, can kurtaranların hakkını teslim etti…

Biraz da konuşkan bir Amca olunca, ben araya girmeden anlattı…

Sadece torpil meselesini tekrar sordum…

Amca, “önemli değil, boş ver” dercesine elini salladı…

Israr ettim…

Dinlerken canım sıkıldı, burnumun direği sızladı açıkçası…

“Torpilin yoksa çadır yok. Torpilin yoksa yeme, içme, kılık kıyafet, iç çamaşırı bin bir nazla! Torpilin varsa, bütün taleplerin anında yerine getiriliyor. Yetki Muhtarlara verilmiş, ama denetleyen yok. Günah yahu günah” diyerek, azıcık da olsa eteğindeki taşları dökmenin verdiği rahatlıkla bir nefes aldı ve “bana müsaade” diyerek yanımdan ayrıldı…

Ben ise oturduğum yerden kalkamadım, gözümün önüne, kardeşi kardeşe kırdıran “seçim!” geldi…

Gözümün önüne bir şey daha geldi…

Evine ekmek götürmekte zorlanan Sedirlerli Nesim kardeşimin “geçim!” derdi geldi…

Avrupalılar Senfoni, Caz, Mozart gibi keyifli müzikler dinliyor, hayatın tadını çıkarıp eğleniyorlar, bizler ise “Maraş Maraş derler bu nasıl Maraş. Al kızıl kan içinde can veren gardaş. Gardaş kalk gidelim, bizim eller gırçıllıdır geçilmez, yollar çamur kurusunda gidelim” türünde ağıtlarla gözyaşlarına boğuluyoruz!

Ne diyeyim başka!

Bu arada kuru soğan 30 TL olmuş!

Bilin istedim.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar