Evet takviye…
Torku Konyaspor'da topu önde tutup oyunu rahatlatabilecek bir uç santrafor yok bir kere...
Peşin hükümlü olmak yanıltabilir belki ama…
Akhisar ve Kayseri maçlarındaki Bajiç beklentilere cevap verebilecek gibi durmadı hiç...
Diyeceksiniz ki “Rangelov var dışarıda...”
Doğru...
Ama...
Konyaspor'un hedefleri ile orantılı bir oyuncu mu?
Tartışılır...
Çıtasını geçen sezona oranla daha da yüksek tutan (söylemler böyle) bir takımın forması garanti santraforu değil Bulgar oyuncu...
Çalışkanlığı, iyi niyeti, geçen sene son maçlarda takımı sırtlaması ve becerileri ile bu kadronun bir parçası olmayı sonuna kadar hak etse de...
Kesin çözüm değil...
Bir başka yabancı transfer Marica için söylenebilecekler de Rangelov gibi, Bajiç gibi üç aşağı beş yukarı aynı maalesef...
Bu seviyenin oyuncusu olduğunu söyleyemiyor insan...
Üsteliksakat...
Ya da müzmin sakat!
Belki de yolcudur Abbas...
Dolayısıyla bu takıma bir forvet oyuncusu elzem gibi görülüyor...
xxx
Uzatmalarda transfer edilen Ömer Şişmanoğlu...
Sırtı kaleye dönük bir santrafor tipi değil...
Dahası santrafor değil...
Ömer Şişmanoğlu için “seyyar forvet” demek daha doğru olur...
Çünkü, bu oyuncu sağ önde daha verimli olan bir oyuncu...
Beşiktaş'ı geçin, Antalya ve Eskişehir'de bu pozisyonda başarılı oldu...
xxx
Konyaspor'da sorun sadece sırtı kaleye dönük santrafor mu?
Tabi ki değil...
Ve bir sol bek...
Kapasitesinin üzerine çıkamayan Mehmet Uslu (belki de kapasitesi bu) halen soru işaretleri ile dolu...
Ne net bir bek, ne de net bir ön oyuncusu Mehmet Uslu...
Konyaspor'da “problem” gibi gözüken bir mevki de burası...
Çözülmezse “baş ağrıtan” olarak kalmaya devam eder bu mevki...
xxx
Ve Galatasaray maçı...
Galatasaray zor rakip...
Osmanlı'dan tokadı yedi, acısını Konya'dan çıkarmaya çalışacak...
Kolay maç değil...
Üstelik Konyaspor'un ilk iki haftasına bakıldığı zaman, bu maçın bizim açımızdan ne kadar zor geçeceğini tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok...
Nereden bakarsanız bakın, iki takım için de zorluk derecesi yüksek bir maç...
Maç iki tarafa da gider gelir...
Bu maçın 0-0'a ya da 1-1'e bağlanacağını düşünmüyorum...
Dolayısıyla bir taraf üzülecek, diğer taraf sevinecek...
Umarım sevinen taraf biz oluruz...
xxx
TÜFAD seçimleri...
TÜFAD'daki bu seçim, Konya'daki antrenörlerin “Kıymeti Harbiyesi”nin, yani etkili olmaları, değerli olmaları ve geçerli olmaları adına hayırlı olur...
Üç adayın yarıştığı seçimi İsmet Karababa burun farkıyla kazandı...
Medeni, demokratik ve hoşgörülü bir seçim oldu...
Kazananın kaybedeni teselli, kaybedenin kazananı tebrik ettiği TÜFAD seçiminde kürsünün en üstüne çıkan, dahası boynuna altın madalyayı takan İsmet Karababa'nın bundan sonra yapacağı ilk ve en önemli adım, birbirlerine selam vermeyen, ayrışan teknik adamları bir araya getirmek ve çimento görevi yapmak...
Karababa, kucaklamalı, sarıp sarmalamalı ve kendisine oy veren ya da vermeyen bütün antrenörlerin yarasına merhem olmalı...
Üyesinin iyi gününe yürüyerek, kötü gününe koşarak giden olmalı...
Ve en önemlisi ise Konya futbol piyasasında TÜFAD'ın artık bir yaptırım gücü olmalı...
Futbolun “F”sini bilmeyenlerin futbol allamesi kesildiği bu şehirde, futbolu bilenlerin borusu ötmeli artık...
Bunun için de TÜFAD bu manada “öcü” değil, “öncü” olmalı.