Ülkemizin içinde bulunduğu hem ekonomik darboğaz, hem de koronavirüs, normal yaşamı vurduğu gibi sporu da, özellikle de futbolumuzu bir çıkmazın içerisine soktu…
Dünyada olduğu gibi, doğal olarak ülkemizde de futbola ara verildi…
Bir bakıma bacasız fabrikanın kepenkleri indirildi…
Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olurmuş misali, futbolumuz büyük bir kriz ile karşı karşıya kaldı...
Başka bir deyişle de gerçekle yüzleşti.
xxx
İki ya da üç gün önce gazetelerde, daha doğrusu gazetelerin internet sitelerinde yayıncı kuruluşun, yani beIN SPORTS’un, yani Katarlıların TFF’ye ödeme yapamayacağına ilişkin haberleri okuyunca açıkçası şaşırmadım!
Niye şaşırmadım?
Çünkü, Katarlıların zarar ettiklerini ve fırsatını bulduklarında bu işten çekileceklerini 19 Temmuz 2019 ve 25 Haziran 2019 tarihlerinde yazmış ve kamuoyu ile paylaştım…
Katarlıların bu yayın konusunda umduklarını bulamadıklarını, zarar ettiklerini, dolayısıyla da küçülmeye gittiklerini bildiğim için şaşırmadım…
Sen nereden biliyorsun? Diyebilirsiniz haklı olarak…
Şöyle; Konyaspor yönetiminde görev aldığımı bilen İstanbul’daki, daha doğrusu TRT’de ve beIN SPORTS’da çalışan bazı arkadaşlarımın beni uyarmaları ile bilgi sahibi olmuştum…
Kurumdaki bazı hizmetlileri işten atmalar, daha sonra Anadolu takımlarının maçlarına yorumcu göndermemeler, bütçeyi kısmalar ve daha bir çok kalemde kemer sıkmalar, yayıncı kuruluşun ruh halinin en büyük göstergesi olarak karşımıza çıktı…
Dahası, o kurumda görev yapmış bir arkadaşım “Recep abi aman sizinkilere söyle, özellikle yabancı transferlerinde uçuk-kaçık rakamlarla oyuncu almasınlar, yayıncı kuruluşun durumu sıkıntılı” demişti…
Ben de dilim döndüğünce bunu yönetimdeki, daha doğrusu transfer komitesindeki arkadaşlara anlattım…
Şimdi gelinen noktaya bakıldığında, durumun vahameti ortaya çıkıyor…
Yanılmıyorsam bundan iki sezon önce 300-350 milyon dolar civarındaki ücreti Katarlılar 500 milyon dolara çıkararak, Süper Lig’in yayın haklarını satın aldılar…
Kulüplerimiz ve TFF için iyi paraydı…
Kimsenin de bir itirazı olmadı zaten…
Ancak, yukarıda da belirttiğim gibi, işler istenildiği gibi gitmeyince, kurumda işten çıkarmalar, kısıtlamalar ve küçülmeler başladı...
Dolayısıyla kriz her geçen gün büyüdü ve bu noktaya geldi.
Xxx
Aşağıdaki “DENİZ BİTTİ Mİ?” başlıklı yazıyı 25 Haziran 2019’da yazmışım…
Neredeyse 10 ay önce…
Buyurun okuyun…
xxx
“Katarlıların bu işten kaçacağını 2018-2019 sezonunun başlamasına az bir süre, yani geçen senenin transfer aylarında söylemiştim...
Beintspor’dan ve TRT’den arkadaşlarım, geçen sene Konyaspor yönetiminde görev almamdan dolayı beni tebrik ederken, bir de tüyo vermişlerdi bana...
“Futbolcu alırken aman dikkat edin, sakın uçup kaçmayın, çünkü Katarlılar bu yayın işinden zarar ediyorlar ve kaçacaklar” diye uyarılarda bulunmuşlardı...
Ben de o günlerde Konyaspor yönetimindeki bazı arkadaşlarımla konuyu paylaşmış, “özellikle yabancı transferlerinde dikkatli olun” demiştim...
Katarlılara davulun sesi uzaktan hoş gelmişti, ancak yanına yaklaştıklarında bu sesin o kadar da hoş bir ses olmadığını kısa sürede anladılar...
Pabucun pahalı olduğunu kısa sürede anlayan Katarlılar küçülmeye ve masrafları kısmaya gittiler...
Küçülmeye de kanaldaki çaycıları, daha doğrusu hizmetlileri işten çıkararak başladılar...
Sonrasında bazı teknik elamanlar ve kameramanlar takip etti çaycıları ve hizmetlileri...
Daha sonra da küçülme adına Anadolu takımlarının maçlarına yorumcu göndermemeye başladılar...
Sadece 3 büyüklerin maçlarında zoraki birer yorumcu gönderdiler...
Katarlılar, büyük bir hevesle girdikleri bu işten yeterince kazanamadıkları için “cayırtı” çıkarmaya başladılar...
Perşembe’nin geleceği Çarşamba’dan belli olurmuş ya, sıra kulüplere ve TFF’ye ödenen paralara geldi!
Kulüplerin, özellikle Anadolu kulüplerinin en büyük dayanağı yayın hakları...
Şimdi bir tarafta zarar eden yayıncı kuruluş, diğer tarafta ise yayıncı kuruluştan gelen paralarla yaşama tutunmaya çalışan kulüpler.
xxx
Konyaspor Başkanı Hilmi Kulluk, yeşil-beyazlı kulübün 12 Haziran’da gerçekleştirilen olağanüstü genel kurulunda yaptığı bir açıklama ile Türk futbolunun gündemine, deyim yerindeyse “bomba” gibi düşmüş, bazı kendini bilmezler tarafından eleştiri yağmuruna tutulmuştu...
Başkan Kulluk genel kurulda yaptığı konuşmada yayıncı kuruluşla ilgili bugün kamuoyunda yüksek sesle dile getirilen konu hakkında bir ihtimalden bahsetmiş ve mevcut durumun bütün kulüpleri etkileyeceğini, sıkıntılı bir sürecin yaşanabileceğini üzerine basa basa ifade etmişti...
Adam yalan yanlış bir şey söylememişti...
Gelinen nokta mı?
Bu açıklama nedeniyle eleştirdikleri Hilmi Kulluk’un elini öpmek için sıraya girecekler...
O da ayrı bir konu...
Hilmi Kulluk’un hiçbir zaman “laf olsun” diye konuşmadığını görmüş oldu, bazı kafası basmayanlar” diyerek yazımın bu bölümünü noktalamıştım.
xxx
FUTBOL SIKINTILI
19 Temmuz 2019’da “Futbol sıkıntılı!” başlıklı bir yazımda, “Her transfer sezonunda olduğu gibi aynı türden haberler...
Sadece ulusallarda değil, yerellerde de aynı terane...
Tabi ki televizyonlar ve sosyal medyada da farklı değil...
Hepsi hayal satıyor...
Ardı arkası kesilmeyen transfer haberleri...
Birilerini getiriyor, birilerini gönderiyorlar...
Ben okudukça yüzüm kızarıyor, ama bunların umurunda bile değil...
Sanki Türkiye ligini sanırsınız ki, İngiltere’nin Premier Ligi, İspanya’nın La Liga’sı ya da İtalya’nın Seri A’sı...
Türkiye’ye gelenler ortada” diyerek başlamış, “Yayıncı kuruluşun durumu ortada...
Kulüplere olan birikmiş borcunu ödemediği gibi, yeni sezon için dolar kurunun 3.80’de sabitlenmesi için ağlayıp sızlıyor...
Katarlılar, “biz zarar ediyoruz, bu şartlarda zor” diyorlar ve ısrarla da söylediklerinin arkasında duruyorlar...
“Gerekirse 100 milyonluk teminatım yansın” diyor yayıncı kuruluş...
“Anlaşamazsak beni azat edin” gibi bir tavır içerisinde...
Anlayacağınız; Katarlılar gemileri yakmış durumdalar” diye devam etmiş ve
“Kulüpler ise gözlerini yayıncı kuruluştan gelecek paralara çevirmişler...
Çünkü, kulüpler gerçekten çok zor durumda...
Durum böyle olunca da topu TFF’ye attılar...
Anlaşma olmaz ve işin içinden çıkılmaz ise çalınacak bir kapı daha var...
1 numaranın kapısı...
Şu da bir gerçek ki, daha önce de yazdığım gibi, işin içine 1 numara girerse, bu kriz çözülür...
Ve şu da bir gerçek ki, Türkiye’nin asi ruhu veya Türk insanının vazgeçemediği futbol ve krizi, hem Kulüpler Birliği’nden, hem de TFF’den yola çıktı, adım adım Beştepe’ye, yani Cumhur Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a doğru gidiyor...
Giderse ne mi olur?
Öyle ya da böyle bu kriz çözülür” diye noktalamıştım.
xxx
Özetlersem; dünyayı olduğu gibi, ülkemizi de sıkıntılı bir süreç bekliyor…
Artık insanlar hayatta kalmanın mücadelesini verirken, bu top tüfek işlerinin çokta bir ehemmiyeti kalmıyor…
Futboldan anlamayan eskilerden bir abimizle telefonda sohbet ederken, bir ara top tüfek mevzularına da girdik, ancak abimiz bu muhabbetten memnun olmadı ki, “topunuzun! ” deyince “hoppppp, ağır ol da molla desinler” dedim…
“Yahu yiğenim yanlış anlama hemen” dedi…
“Topunuz” derken “size değil, o deriden yapılan yuvarlak şeye sövüyorum” deyince, attım kahkahayı…
Mantıklı düşününce, adama hak vermemek mümkün mü?
Dünya neyle ilgileniyor, biz neyle?
YORUMLAR