Önce veciz bir halde sıralanmış, edebi bir güzellik…
Kamış, ses verince;
NEY oldum sanır,
Abdal, ata binince; BEY oldum sanır,
Kupa, sarhoş elinde MEY oldum sanır, Cebir, zorba emrinde; REY oldum sanır.
xxx
Habercileri, yani “İHA”cıları, “TSYD”cileri, “Yenigün”cüleri tesislere almayarak, basın toplantısına çağırmayarak, akıllarınca basını cezalandırdıklarını düşünenler, aslında en büyük cezayı Konyaspor’un çektiğini nasıl görmezler, inanılır gibi değil…
Akıl tutulması ile olabilir bu ancak…
An itibarı ile Konyaspor’da yaşanan da bu…
Kulüpten gönderilenler, neden gönderildi? Sorusunu da soracağız elbette…
Ama, şimdi değil.
xxx
Mevzu şu; “Konyaspor Kulübü’ne ait olan Tatlıcak tesisleri, parsel parsel satılıyor” dedim mi?
Dedim…
Sonra, “Başkan Fatih Özgökçen kulübü değil, kendini parlatıyor” dedim mi?
Dedim…
Daha sonra, “Ahmet Çalık vefat ettikten sonra, yerine iyi bir oyuncu alınsaydı, Konyaspor son dört haftayı zararla kapatmazdı” dedim mi?
Dedim…
Ve birçok şey daha dedim…
Sorulması gereken 25-30 soruyu da rezerv tutarak, Konyaspor’un iyi yönetilmediği noktasında Fatih Özgökçen yönetimini haklı olarak eleştirdim…
Vayyy eleştiren sen misin?
Sonra aba altından sopa gösterme mevzuları… “Recep Çınar gazetenizde yazdığı müddetçe tesislere alınmayacaksınız” gibi, son derece ahlaksız, son derece mesnetsiz, son derece çirkin “mobbing”iniz işe yaramayacaktır…
Biz eski memuruz…
Biliriz bu işleri…
Başkalarını yıldırabilirsiniz, ama beni asla… Bundan da kuşkunuz olmasın…
Unutmayın ki, hancı olan bizleriz…
Önce Recep Çınar kimdir?
Recep Çınar, bu şehrin en eski mahallesi Sedirler’de doğmuş, amatörde olsa futbol oynamış, boks yapmış, Türbe önünde ve Mevlana caddesinde palazlanmış, meslekteki ilk çıraklık ve ilk kalfalık dönemlerini Yeni Meram Gazetesinde tamamlamış, sonra Merhaba’da olgunlaşmış, ustalaşmış, ömrünün yüzde 90’ını Konyaspor peşinde koşturarak bugünlere gelmiş bir spor adamı ve spor gazetecisi… Konya Gazeteciler Cemiyetinde uzun süre Başkan yardımcılığı ve Genel Sekreterlik, TSYD Konya Şubesinde yöneticilik ve 3,5 dönem, yani 10 yıl Başkanlık yaptım… TSYD Genel Merkez Yönetiminde yöneticilik ve halen Başkan Yardımcılığı görevinde bulunuyorum… Triatlon Federasyonunda yöneticilik, Tekvando ve Halter Federasyonlarında Basın Kurulu üyeliğinde bulundum… Türkiye Boks Federasyonun da halen Basın ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Asbaşkanım… En son Federasyon seçimlerinin hemen hemen hepsinde oy kullandım. xxx Ve Konyaspor… 4 yaşımda tanıştım siyah-beyazlı Konyaspor’la… Sonra taraftarı oldum, tribünlerden destek verdim… Sonra gazeteci olarak takip ettim şehrimin takımını… Konyaspor’u takip ederken, ölümlerden de döndüm, ölümler de gördüm… Dayakta attım, dayakta yedim… Fenerbahçe stadının kale arkasında, hem de tıklım tıklım tribünler önünde Konya’ya ve Mevlana’ya küfreden Fenerbahçeli bir basın mensubunu tek yumrukla dizlerinin üzerine çöktürdüğümde oldu, Isparta’da tribünlere dalıp dayak yediğim de oldu… Konyasporluluk bana Sarı Mehmetlerden, Ali Büyükbayramlardan, Muhtar Pekmirzalardan, Kaptan Çetin Taşpınarlardan miras… Ve gün geldi bu kulüpte hasbel kader İletişimden sorumlu Asbaşkanlık görevinde de bulundum ve 3 lira 5 lira bu kulübe maddi katkıda da bulundum… Ben, İstanbul basını ile olan ilişkilerimi ve dostluğumu kulübümü parlatmak için kullandım… Peki sen? Ve bu kulübün 6-7 ay gibi çalışanı da oldum… Şunu söylemeye çalışıyorum; 60 yıldır Konyaspor’u parlatan ve Konyaspor’un çıtasını yükselten herkese destek verdim… Ama, Konyaspor’u değil de, kendisini parlatanların da hep karşısında oldum, bundan sonra da aynı duruşumu göstereceğim… Konyaspor’lu duruşumdan asla ödün vermedim, vermem… Konyaspor sizin için “araç” olabilir, ama benim için “amaç”tır… Aramızdaki farkta budur… 2013’te törerist başı FETÖ’ye “Hocaefendi çok yaşa… Hep yaşa… Pensilvayada yaşa…” diyen biri, kendince gazetemize ve şahsıma ayar vermeye çalışmış!
Hadi oradan…
Konyaspor’a primlerle birlikte 40-50 milyar yük getiren Mustafa efendi; “Recep Çınar” dediğin insan, “telmaşa” değil, “çelik” gibi Konyasporludur…
Önce bunu kafana yerleştir.
xxx
İyi oku burayı… 22 Mart 2014’te “Konyaspor ve yeni stat” başlıklı yazımın son paragrafı…
xxx
“Bir yanını dağlara, bir yanını Selçuklu'ya dayayan bu futbol mabedi, lüks locaları, alış-veriş merkezleri ve restaurantları ile misafirlerini kendi evlerindeymiş gibi rahat hissettirecektir... Yeni stada isim de buldum:“TORKU ARENA..." Bence güzel olur” diye yazımı noktalamıştım… Sonra bu konuda hem Recep Konuk Başkanla, hem de Konyaspor Başkanı Ahmet Şan’la görüşmelerim oldu ve devreye dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun da girmesiyle taraflar bir araya geldi ve o günün parasıyla 3 milyona el sıkıştılar… Doların 2 ya da 3 TL olduğu dönemler…
Stadın isminin “TORKU ARENA” olmalı fikri benden çıkmış, dolayısıyla da, kabul görmesi ve resmiyete dökülmesi beni mutlu etmişti…
Yani…
Yanisi şu; ben kulübü büyüten başkanlar ve yönetimlere son derece saygılı bir insanım, ancak kulübü kullanarak, kulübün imkanlarını kullanarak kendisini büyütmeye çalışanlara da sonuna kadar karşıyım… Umarım ki, meramımı anlatmışımdır.
xxx
Ve bir soruyla noktalıyorum yazımı…
Hilmi Kulluk döneminde yöneticilik yaptığım için biliyorum, deplasmana giden gazetecilerin, misafirlerin masrafları başkan ve yöneticiler tarafından karşılanır, kulübe fatura edilmezdi…
Trabzonspor uçağında bulunan gazetecilerin 2 günlük ulaşım ve konaklama giderlerini kim karşıladı? Kulüp mü, yöneticiler mi?
YORUMLAR