İlk kez Beşiktaş maçında keyifli bir Konyaspor izledim…
Sadece ben değil, bütün Konyalı aynı keyifle ve de karnını kaşıya kaşıya bir maç izledi…
Hem de skordan bağımsız…
Konyaspor kendini acayip sevdirmişti Beşiktaş maçında…
Tadından yenilmemişti…
Sonrası mı?
Ne siz sorun, ne de ben söyleyeyim.
xxx
Bu hafta sonunda Başakşehir maçı var…
Konyaspor’un kendini sevdirme maçı…
Sadece Konyaspor mu?
Elbette değil…
İsmail Kartal başta olmak üzere, futbolcuların da kendilerini sevdirmeleri için önemli bir fırsat…
Başakşehir geçen sezonun şampiyonu, ama yenilmeyecek bir takım değil…
Ligin 32. Haftasında 4-3’le postalamıştık Trabzonspor’la birlikte şampiyonluk mücadelesi veren Başakşehirlileri…
Vicka’nın 3. dakikadaki golüyle 1-0 geriye düşmüştük, ama Alper ve Miya’nın muhteşem oyunları ile ilk yarıda soyunma odasına 3-1 önde gitmişti bu takım…
İkinci yarıda 3-3’e geldi skor…
Maçın son dakikalarında Skubiç sahneye çıktı ve cezayı kesti…
Takım muhteşem oynamıştı, ama oyunu iki yönlü oynayan Alper ile Miya daha da muhteşem oynamışlardı…
Ömer Ali ve diğerleri de…
Şimdi bakıyorum da isimleri tahtaya ilk önce yazılması gereken Alper ve Miya yedek kulübesinin müdavimi olmuşlar!
“İsmail Kartal’ın vardır bir bildiği” diye geçiştirilecek bir mevzu değil…
Sol tarafta iyi iş çıkardığına inandığımız Alper ile yüksek pas yüzdesi olan Miya, Başakşehir maçında ilk 11’de kendilerine yer bulmaları halinde takıma daha çok katkı verirler diye düşünüyorum…
Sol tarafta Guilherme ve Alper, sağ tarafta Skubiç ve Ömer Ali, forvet arkasında Miya ya da Milosoviç, Avrupa yılgını ve yorgunu Başakşehir önünde başarılı olacaklardır…
Özellikle Visca’nın Başakşehir takımına vereceği katkı da önlenmiş olur…
Benim futbol aklım bunu söylüyor…
Tabi ki, takımın teknik patronu İsmail Kartal ve kararı da o verecektir…
Ama, şunun da altını çizmekte yarar var; aklın yolu bir…
İsmail Kartal’ın Gaziantep maçından sonra yaptığı “oyunun hakimi bizdik” yorumuna eyvallah, ama keşke “kazanan da biz olduk” diyebilseydi…
Oyunun hakimi olman, topun sende kalması, pozisyonlara girmen, rakibi ciddi ciddi tehdit etmen, skora olumlu yönde yansımıyorsa, benim için çok şey ifade etmiyor, hakim olman, pozisyon bulman, tehdit etmen…
Şunu söylemeye çalışıyorum; yukarıda saydığımız oyunun hakimi olmak, pozisyonlar üretmek, rakibi tehdit etmek, ne Konyaspor’u yönetenleri, ne taraftarları, ne de Konya’yı mutlu etmez…
Ben ve benim gibi düşünenler, “kötü oyun, iyi sonuç”tan yanadır…
Keşke, iyi oynayarak kazansak, çok daha mutlu oluruz, o ayrı…
İyi oyun, kötü sonuç, benim futbol aklıma ters geliyor.
xxx
ALİ BEBEK
Konyaspor sadece bir futbol kulübü olmaktan ziyade, sosyal aktiviteleri ile de akil bir kurum olma noktasında rol model konumundadır…
Hilmi Kulluk’la birlikte hayır işlerine de maddi-manevi önemli desteklerde bulunan Konyaspor kulübü, en son “kas hastalığı” olarak adlandırılan “SMA” illetine yakalanan Ali bebeğe şefkatli elini uzattı…
Sadece şırınga ile ve de midesinden beslenen Ali bebek, Konyaspor yönetiminin temin ettiği cihazlarla, hastane odasında değil, annesinin ve babasının şefkatli ellerinde ve kendi evlerinde hayata tutunmanın mücadelesini veriyor…
Hilmi Kulluk başkanlığında Konyaspor yönetimi, Ali bebek için bir adım attı, inşallah Konyalı hayırseverler de bu adımı sıklaştırırlar...
Ali bebeği toprağa değil, annesinin kollarına vermek için, hayırda yarışacak çok insan tanıyorum bu şehirde…
Ve Ali bebek için dua edelim…
Çünkü, dua kurtuluşun ipidir...
Bu vesileyle de Hilmi Kulluk başta olmak üzere, Ali bebeğe el uzatan yöneticilerden Allah razı olsun…
Futbolun sadece futbol olmadığını gösterdikleri için.