Ükemizde ve dünyada birçok alanda ödüller verilir…
Siyaset, spor, sanat, sanayi, medya, tv…
Sayısını artırabiliriz…
Kimi hak eder alır, kimi torpille alır…
Benim gözümde, benim ülkemde iki ödül çok kıymetlidir…
Birincisi TSK’nın verdiği ödüller…
Bu vatan için gözünü budaktan sakınmayıp can vermiş şehit ve şehit yakınları ile gazilere verilen ödül ya da plaket…
İkincisi de Devletin verdiği ödüller ve plaketler…
Yani, namuslu, yasalara saygılı, devletini ve milletini seven, üreten, girişimci, alın teriyle çalışan kişi, kurum ve kuruluşlara verilen ödül.
xxx
AYD’YE 13 ÖDÜL
Rahmetli Mehmet Aydın’ın 1975 yılında kurduğu, sevgili Harun Aydın’ın de yönetim kurulu başkanlığını yaptığı AYD bunlardan birisidir…
Organize Sanayi Bölgesi (OSB) yıldızları ödül töreni yapıldı…
Geçtiğimiz günlerde Ankara’da gerçekleşti bu ödül töreni…
AYD’ye 13 ödül verildi…
Pardon, AYD 13 ödül aldı…
Nasıl mı aldı?
Üretimle aldı…
Alın teriyle aldı…
Performansıyla aldı…
İhracatıyla aldı…
İstihdamıyla aldı…
Ülkenin ekonomisine verdiği katkılarla aldı…
Sosyalleşmeyle aldı…
Mütevazilikle aldı…
Futbolda bir kural var, “forma verilmez, alınır” diye…
İşte AYD’nin yaptığı tam da budur…
AYD’ye ödüller ya da plaketler verilmedi, AYD ve çalışanları bileklerinin gücüyle aldılar…
Bu ödüller, daha doğrusu takdir edilmeler, AYD’yi daha çok çalışma, daha çok iş ve aş verme, daha çok ihracat ve daha çok devlete vergi verme noktasında ateşleyecektir…
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın…
Binlerce çalışanın hayır duasıyla hem şehrimize, hem de ülkemize önemli katkıları var AYD ailesinin…
Aslında sevgili Harun Aydın, herkesin anlayacağı bir dille meseleyi güzelce izah etmiş…
Ne demiş; “Sadece kendi imkânlarımızla emeğimizle ve alın terimizle yapmış olduğumuz büyük yatırımlar sonucunda gerçekleştirdiğimiz üretim, sağladığımız istihdam ve ihracat, kapattığımız cari açık ödediğimiz çok miktarlı vergilerle Devletimize, Ülkemize ve Şehrimize çok büyük katkılar vermekteyiz.”
Ve çok önemli bir şey daha söylemiş Harun Aydın…
“Vatanını en çok seven işini en iyi yapandır” demiş…
Daha ne desin?
Bu lafın üzerine laf olur mu?
Çarşaf çarşaf yazılar, cilt cilt kitaplar yazsak da, bu kadar net, bu kadar anlaşılabilir bir şekilde, samimi ve içten duyguları sözcüklere dökebilir miyiz?
Sanmıyorum…
Özetlersem; AYD’nin aldığı bu ödül, “Nobel” ödülü kadar olmasa da, kendi kulvarında aldığı kıymetli ve prestijli bir “DEVLET” ödülüdür…
Aydınlar Otomotiv, Konya’nın ve Türkiye’nin yüz akı olmaya devam ediyor…
Kim ne derse desin, sadece Konya’nın değil, ülkenin de “gurur” duyacağı bir firma AYD…
Allah yollarını açık etsin…
Başka ne denilebilir ki.
MERHAMET YOKSUNLARI!
Senin cebindeki parayı haksız yere kendi cebine aktaran, ister bakkal olsun, ister manav olsun, ister pazarcı, ister marketçi hırsız kere hırsız, nursuz kere nursuzdur…
Hükümet istediği kadar maaşları iyileştirsin, kötü niyetli satıcıları, arsız ve hırsızları iyileştirmedikçe, fakir fukaranın iki yakası bir araya gelmez…
“Hırsız” demek, ille de gecenin bir yarısı evine, işyerine girip tası tarağı, yükte hafif, pahada ağır olanı yürüten demek değildir…
Haksız kazanç elde eden, işçinin, emekçinin, garibanın çoluk çocuğunun kursağına elini uzatan, Allah korkusu olmayan, merhamet yoksunu kim olursa olsun, (isterse babam olsun) hırsız kere hırsızdır!
Şunu söylemeye çalışıyorum; ülkeyi ve şehirlerimizi yönetenler, öncelikle bu hırsızları doyurmalı, sonra da fakir fukarayı…
Doymak nedir bilmiyor iblisler!
Hırsızlık, arsızlık ve fırsatçılık çalıp çırpmaktır ve haramdır…
Bunun lamı cimi yok…
Bunlara çanak tutan ya da bunların yaptıklarını bilip susan, görüp görmemezlikten gelen de bunlardan farklı değildir…
Neden mi sinirlendim…
Asgari ücret açıklanır açıklanmaz çarşı-pazar karıştı…
Özellikle temel gıda maddelerine öyle bir yansıdı ki, fiyatlar karşısında insanların dili tutuldu…
Burada kabahat kimin?
Yönetenlerin mi, satıcıların mı?
Valla ben anlamadım gitti…
5-6 nüfusa ekmek götüren, evi kirada olan, asgari ücretli ya da emekli, bu fırsatçılar nedeniyle kışı nasıl atlatacak?
Hükümetin asgari ücret açıklamasını dört gözle bekleyen bu sırtlan kılıklılara “dur” diyecek yok mu?
YORUMLAR