Her Anadolu takımı gibi, ekonomik olarak özgür değilsen, istediğin gibi transfer yapamıyorsan, yapman gereken içerdeki oyuncuların, daha doğrusu geçen sezon istenileni veremeyen oyuncuların performansını artırmak…
Yani…
Yanisi şu; bu oyuncuları kapasitelerinin üzerine çıkarmak…
Örnek mi?
Miya, Marko Jevtovic, Amir Hadziahmetovic ve Levan Shengelia…
Abdulkerim’i de ekleyebiliriz bunların yanına…
Bu oyuncuların kumaşları belli mi?
Belli…
Kapasitelerinin ya da ortalamalarının altında oynayan bu oyunculara, Konyaspor’un geçen sezondan daha çok ihtiyacı olacak…
Beşiktaş maçında gördük bu oyuncuları…
Özellikle Levan Shengelia…
Geçen sezon sadece Trabzon maçında gördüğümüz Gürcü futbolcuyu bu sezon daha çok görmek istiyoruz, bunun için de sadece bu oyuncuya değil, İsmail Kartal’a da büyük görev düşüyor…
Benim futbol aklım şunu söylüyor; isimlerini saydığım bu oyuncuları kendi kapasitelerinin üstüne değil, kendi kapasitelerine yükseltmeyi becerebilirse teknik ekip ve yöneticiler, çok büyük bir transferi de gerçekleştirmiş olurlar…
Beşiktaş maçında bunun sinyalini verdi bu isimlerini saydığım oyuncular…
Konyaspor’da geçmişte Asbaşkanlık yapmış, futbolu bilen, iş adamı, aynı zamanda Başkan Hilmi Kulluk’un abisi olan Mümtaz Kulluk’un “dışarıdan transfer yapamıyorsan, içerden yapacaksın” tezi çok doğru bir tez olarak Beşiktaş maçında karşımıza çıktı…
Mümtaz Kulluk, bu tezinde yüzde yüz haklı…
Teknik adamlar, sahada olması gereken bu oyuncuları kulübede oturtarak kazanma yanlışına düşmemeli…
İsmail Kartal’ın elinde zengin bir kadrosu var…
Hem içerden, hem de dışarıdan gelenlerle önemli bir oyuncu grubuna sahip oldu İsmail Hoca…
Yönetim, İsmail Kartal’a bir jest yapabilir mi?
Anicic’in yokluğunu varsayarsak, bir stoper gerekli mi?
Lig uzun ve bu ligin ne getirip ne götüreceğini kimse bilemez, dolayısıyla şartlar zorlanmalı diye düşünüyorum.
xxx
Tekrar maça gelelim…
Konyaspor tarihinde ilk defa Beşiktaş’ı dörtledi…
Hem iyi oynayarak, hem iyi mücadele ederek, hem de güzel goller atarak…
Ligin ilk maçında Gençlerbirliği’ni Ankara’da elinden kaçıran Konyaspor, Beşiktaş’a o şansı tanımadı…
Gençlerbirliği ve Beşiktaş maçlarında oyuncularımızda şunu gördüm…
Geçen sezon yaşadıkları stres ve baskının zerresi olmadığı için, ayaklarında pranga yoktu…
Özellikle dünkü maçta…
Daha güvenli, daha kendilerinden emin, daha özgür ve bu özgürlüğün getirdiği hırsla, daha tehditkar bir mücadele koydular ortaya…
Maçın ilk 45’inde tek gol de, gol pozisyonları da Konyaspor’dan geldi…
Beşiktaş’ın tek bir pozisyonu bile yoktu bu yarıda…
Yeşil-Beyazlılar, güçlü rakiplerine geniş alan bırakmadıkları gibi, Sergen Yalçın’ın Necip ve N’Sakala’ya emanet ettiği kenarları da iyi kapatınca, oyunu tutan taraf Konyaspor oldu…
28’de gelen gol de böyle bir baskının sonucunda geldi…
Ömer Ali’nin çabuk düşünmesine Beşiktaşlı oyuncular aynı karşılığı veremeyince, Shengelia cezayı kesti…
Tabi ki burada Beşiktaş’ın son adamları Welinton ile Vida’nın hem futbola, hem de birbirlerine “Fransız” kalmalarını da yabana atmamak lazım…
Sağolsunlar!
Bu golden sonra kendine güveni gelen Konyaspor’lu oyuncular, yakaladıkları 1-2 pozisyonu değerlendirebilselerdi içeriye 1-0’la değil, en az 2-0’la girebilirlerdi!
Ama, şu da bir gerçek ki, ilk 45’de ezilen değil, ezen bir futbol kültürünü sahaya yansıttı bizimkiler…
İkinci yarıya da bu özgüvenle başladılar…
Eşitliği sağlamayı çok isteyen konuk takıma karşı, disiplinli oyunundan asla taviz vermeyen Konyaspor, sahanın hemen hemen tüm bölgelerinde yaptığı baskı ile de Beşiktaş takımının direncini kırmayı bildi...
50’de oyuna giren Kravets, 13 dakika sonra Konyaspor’u 2-0’a taşıdı…
İsmail Kartal’ın akıllı hamlelerinden birisi Cikalleshi ile Kravets değişikliği oldu…
Kayseri’den de tanıdığımız Ukraynalı, sadece attığı iki golle değil, asistleri ve sahadaki duruşuyla da Konyaspor’a çok şey katacak gibi duruyor…
“Hem seyyar, hem de sırtı kaleye dönük santrafor” diyebileceğimiz ve son vuruşları “ölüm” vuruşu olarak nitelendirebileceğimiz bir oyuncu…
Böyle devam ederse, Konyaspor’da iz bırakacak bir oyuncu olur…
Çünkü, kariyerine bakıldığı zaman, önemli işler yapmış…
Konyaspor’da ilk maçında da iyi bir başlangıç yapması hem takım adına, hem de kendi adına son derece önemli…
Uzatmayacağım; kumaşı iyi.
Evet…
Sonuç itibarı ile kağıt üzerinde Beşiktaş’ı favori gösterenler, maçın sahada oynandığını Konyaspor’un 4-1 kazanmasıyla anlamışlardır…
Konyaspor, güçlü bir rakiple oynadı ve bu güçlü rakibini hem oyunuyla, hem de farklı skoruyla taca atmış oldu…
Daha ne olsun?
Bu arada ise yönetimi eleştirenlere en güzel cevap 4-1’le verilmiş oldu.
xxx
Skordan bağımsız olarak, bu maçı yöneten Abdulkadir Bitigen’i yürekli yönetiminden dolayı yürekten kutluyorum…
Kimseye “eyyam” yapmadı…
Kimseye “eyvallah” demedi…
Kimseye “şirin” görünme çabasına girmedi…
Anadolu takımları üç büyüklerle oynanan maçlarda genellikle hakemlerden yakınırlar “eyyam yapıyorlar” diye…
Dünkü maçın hakemi Abdulkadir Bitigen, süper yönetim gösterdi…
Kritik pozisyonlar vardı, ancak bu pozisyonlarda doğru kararlarla büyük bir alkışı haketti…
Tekrar söylüyorum; skordan bağımsız olarak, yiğidin hakkı yiğide.
xxx
Yazımın başlığına gelirsek; atanın ve tutanın iyiyse, bir de yöneten iyiyse, skorun 4-1 olması sürpriz sayılmamalı.
YORUMLAR