6 Şubat 2023 güzel ülkemin tarihine kara bir gün olarak geçecek takvim yaprağı…
Yerin göğe karıştığı, mahşerin kükreme sesinin duyulduğu bu acı güne hangi kelimeler yeter ya da hangi sözler bu acıyı tanımlar bilemiyorum.
Hepinizin bu acıyı yürekten hissettiği günden bugüne zamana karşı yarış tüm hızıyla sürüyor. Her kim ne söylerse söylesin yapıldı yapılmadı, ya da zamanında gelinmedi gibi açıklamalar orada canla başla çalışanlara dönüp bakınca ne söylemek istediğimi sizde anlayacaksınız.
Aslında bu büyük yıkım güzel ülkemin insanlarının nasıl tek yumru, tek bir yürek olduğunu bir kez daha gösterdi. Z kuşağı gençlerin nasıl canla başla yardımların hazırlanmasında çalıştıklarına şahit olduk. Bir taraftan üzülürken, diğer taraftan toplumun bir araya gelişine ve gençlerimizle gurur duyduk.
Bu millet büyük bir millet. Ancak bu büyük yıkım gösterdi ki yapacağımız çok şey var. Kat edilmesi gereken çok yol var. Burada şunu da söylemek istiyorum. Her zaman dile getirdiğimiz beton ekonomisi maalesef tozu dumana katarak çöktü. Binalar betondan değildi. Kartondan binalar birer birer yıkılırken, çoluk çocuk, genç yaşlı bütün insanlara acıyı ve korkuyu yaşattı.
Hayatları söndürdü.
Ne büyük bir acı aileler tükendi, sağ kalan annelerin babaların gözünde yaş enkazların başında sabırla evlatlarından gelecek haberi beklemek ne zor. Allah kimseye bu acıları gerçekten yaşatmasın. Bu acı nasıl diner? Nasıl yok edilir? Nasıl tedavi edilir? Geçen zaman bunu bize öğretecek.
Acının ve felaketin büyüklüğü öyle inanılmaz ki bunu bütün dünya gördü ve hissetti. Yer yarıldı denizler kaynadı, tozu dumana katarak yıkılan binalar insanımızı birer birer yuttu. Yangınlar felaketin boyutunun ne denli büyük olduğunun bir başka boyutu… Tüm Türkiye ekranların başında enkazlardan gelecek iyi haberleri beklerken 72 saatlik süreninde üstüne çıktık. Artık umutlar tükeniyor derken, yeni yeni canların çıkması umutları yeşertmeye devam ediyor. Allah’tan ümidimizi kesmiyoruz. O kadar çok teknik ekipman gitti ki onlar mutlaka enkazların kaldırılmasını kolaylaştıracaktır. Fakat enkazlardan canlı çıkarmanın iğneyle kuyu kazmak ve yürek isteyen bir çalışma olduğunu yine gördük.
Tüm Türkiye duada, yardımda, insanlıkta birleşti. Keşke şu siyaset olmasa da ülkesini ve milletini düşünen insanlar huzur içinde yaşasa ve her şey kolay olsa ne güzel olurdu değil mi?..
Yardımlardan söz ettik Konya Hatay iline hizmette görevlendirildi. Başta Büyükşehir Belediye başkanımız Uğur İbrahim Altay olmak üzere Selçuklu, Karatay, Meram belediye başkanlarımız canla başla çalışıp ellerini taşın altına koydular. Yardımların bir araya getirilmesi için el ele çalıştılar. Başkan Altay ilk günden bugüne orada hizmet vermeye koordinasyonu sağlamaya devam ediyor. Arama kurtarma çalışmalarına katılan ekiplerimiz çok sayıda insanı enkazdan sağ çıkarmayı başardı. İtfaiye ekiplerimiz büyük bir özveriyle çalışıyorlar. Konya’dan giden seyyar mutfaktan, insan ihtiyaçlarına yönelik her türlü hizmet oraya taşındı. Orada göçüklerden sağ çıkanlara her türlü imkanı sağlamaya devam ediyorlar ve etmeye devam edecekler.
Konyalı işadamlarımız, Konya Ticaret Odamız, sivil kuruluşlarımız ve özellikle gönüllü hemşerilerimiz her türlü yardımın oraya ulaşması için canla başla çalışıyor, tırlar dolusu yardımları oraya ulaştırıyorlar. Artık sadece AFAD’a yardım yapın deme noktasına da geldiler.
Hastanelerimiz oradan gelen hasta ve yaralılara hizmet vermeye de başladı. Her türlü hizmet alanları depremzedelere açıldı. Barınma konusunda da depremzedelere hizmet verilmeye ve hatta vatandaşlarımızdan evlerini açanlar oldu. Bunlar ne güzel hasletler değil mi?
Hiçbir millette bunu göremezsiniz.
Acının olduğu noktalara her şehirden her noktadan sırtına çantasını alan yardıma koştu. Devlet yapsın deme noktasının çok ötesine geçildi. Devlet elbette yapılması gerekenleri yapıyor ve yapacak da ama hiçbir ülkenin insanında göremeyeceğiniz bu güzellik, bu hasletler güzel ülkemin insanında var.
Tüm bu zorluklar elbette aşılacak ama şehirler haritadan silinircesine yıkıma uğradı. Büyük badireler atlatmış bu millet elbette bunun da üstesinden gelir. Son zamanlarda ülkemizin içinde bulunduğu durum, yaşanan ekonomik zorlukların üstüne bu da tuzu biberi oldu. Büyük bir imtihandan geçiyoruz ve rabbimizin merhametine muhtacız. Muhtacız, çünkü o enkazlardan bir can daha sağ çıksın diye dua ediyoruz.
Öte yandan diyanetin yapacağı açıklamalar da aslında milletimizin yüreğine su serpmesi açısından son derece önemli. Fakat bunu bir türlü göremedik. Sosyal medyada toplu mezarları görmek canımızı acıtıyor. Diyoruz ki gassallar yok mu orada? İmamlar cenaze namazı kıldırmıyor mu? Elbette cenazeleri morgların almayacağını biliyoruz ve fakat bu konuda yapılanları açıklamak da diyanetin görevleri arasında olmalı ve yakınlarının ve milletin yüreğine su serpmeli. Elbette bu can pazarında çok eksiklikler olacaktır. Ama insan hayatı söz konusu olunca çok daha fazla detaya girmek gerekiyor diye düşünüyorum.
Bir diğer konu da yağmacıların içimizi acıtması. Bize nasıl müslümanız sorgusunu sorduran diğer bir boyut. Ama Konya’dan diğer illerden polislerimiz oralara görevlendirildiler. Onlara göz açtırmayacaklardır. İşimiz zor yapacaklarımız çok. Bütün bunlar ülkemizi ekonomik anlam da çok yoracaktır. Çünkü şehirleri yeniden inşa etmek o kadar kolay işler değil.
Orada can pazarında, zorlu kış şartlarında canını dişine takıp çalışan hizmet veren, bizi kurtardıkları canlarla sevince boğup gözlerimizi yaşartan güzel insanlara minnettarız. Onların verdikleri bu hizmetlerin karşılığı elbette ödenmez. Güzel ülkeme Allah bir daha böyle büyük acılar yaşatmasın. Deprem ülkemizin gerçeği derken artık yapılması gerekenleri de bir an önce devletin yapması, gereken kanunları çıkarması, müteahhitlerin ve inşaat sistemlerinin bize bu acıyı yaşatmasına izin vermemesi de gerekiyor.
YORUMLAR