Seçim sathında kıyasıya yarış devam ediyor. Vaatler, seçenekler, gelecek kaygısı, yaşam standardı, işsizlik gibi gibi birçok konu seçmenin gündemi. Fakat öyle bir durum yaşanıyor ki, anketler, yorumlar ve görünen o ki yarış at başı çekişmesinde devam ediyor.
Seçimin anket rakamları küçük yüzdelere sahip partilerin etkisinin olacağını gösteriyor. Yani koalisyona katılmayanların etkisi olacak. Bu durum doğal olarak anketlerin yarışı kimin kazanacağını, kimin ipi göğüsleyeceğini gösteremediğinin durumudur. Başa baş yarışta kazanan sadece ve sadece millet olmalı. Bireylerin kişisel çıkarları veya kapı arkalarında yapılan pazarlıklar, siyasetin kirli sepetine millet kurban edilmemeli.
Ancak görünen o ki; bu seçimde pazar kalabalık, pazarlıklar büyük. Her seçimde olduğu gibi havada uçuşan söylemlerle birlikte, halkı tedirginliğe düşüren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bunca yıldır yapılmayanları yapacağız diyerek ardı arkasına sıralaması. Bu millet ona güvendi ve yirmi yıldır arkasında durdu. Hala oldukça yüksek oranda destekçisi var ve muhalefeti de oldukça zorluyor.
Siyasetin kirli alanı belki de en önemli olan durumu kazanma uğruna terör örgütlerinin yandaşı olan partilerin, pazarlık masasında kendilerine yer bulmasıdır. Bu ülke, bu millet, analar ve babalar, evlatlar terör yüzünden kanlı gözyaşları döktüler. Çok canlar yandı, çok ocaklar kapandı. O zaman niyedir bu alanda yer bulmaları? O zaman nedendir benim ödediğim vergilerle meclisimde maaş almaları. Hiç biri ama hiç biri o mecliste olmayı hak etmiyor.
Öte yandan 14 Mayıs sonrasında anketler, TBMM’deki halen mevcut yüzde 17’lik kadın milletvekili oranının değişmeyeceğini gösteriyor. Türkiye’nin, 2021 yılında dünyada 188 ülke arasında parlamentoda kadın milletvekili sıralamasındaki 129. yerin de değişmeyeceğini ortaya koyuyor. Kadın milletvekili açısından değişen bir şey yok ve Duygu Asena’nın yazdığı kitabın adıyla ‘’Kadının Adı Yok’’. Erkek egemen parlamentoda kadın hakları ne kadar karşılığını bulacak onu da önümüzdeki dönemde görmüş olacağız.
Eğer 14 Mayıs’a kadar oransal değişim olmazsa Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalacak. 14 Mayıs’a kadar geçen sürede, seçimin ilk turda sonuçlanması için Muharrem İnce’nin adaylıktan çekilmesi beklentisi artıyor.
Yeni iktidarın asal görevi enflasyonla mücadele olacak.
Enflasyon verileri gıda, konut, eğitim sağlık harcamaları gibi dar gelirliler açısından büyük önem taşıyan harcama gruplarında yüksek artışların sürerek, dar gelirlilerin enflasyonun peşlerini bırakmadığını/bırakmaya niyetli olmadığını gösteriyor. Yeni dönem iktidarının asal sorunun “enflasyonla mücadele” olacağı çok açık.
Dünyada gıda fiyatları düşerken, bizde artmasına neden olan öğeler tek tek ele alınarak işin kaynağına yönelmek gerekiyor.
Harcama gruplarından eğitim/ ulaşım /sağlık /konut alanlarında yapılabilecekler hesaplanarak, kararlar alınıp, uygulamaya dönük adımlar atılmalı, makyaj cinsinden “stok denetimi” gibi işler yapılmamalıdır.
Enflasyonun dar gelirliler için en ağır vergi yükü olduğu bilinerek, asli görevi fiyat istikrarı olan Merkez Bankası’ndan başlayarak, ilgili bütün kurumlar için ‘’iyileştirme programları’’ hazırlanıp, ‘’yüzde 5 üzerinde büyüme, istihdam artışı ve enflasyon” diye ortaya konan hedefler hayata geçirilmeli.
Enflasyon hedefinin tutturulmasının en büyük engeli “bütçe harcama disiplini” eksikliği ve fiyat istikrarını sağlayacak kurumun bu görevini yerine getirmeye çalışmaktan uzaklaşması, kamu kurumlarının harcama disiplinlerini gözetmemesinin yaptırımsız kalmasından kaynaklanıyor.
14 Mayıs’ta, yeni iktidarı bekleyen en büyük zorluk enflasyonla mücadele olacak, bu da diğer hedefleri önemsiz değil ama ikincil kılacak.
YORUMLAR