Bu yıl kış mevsimini hayli yoğun yaşıyoruz. Sürekli kuraklıktan dem vuran, devlet desteği bekleyen çiftçi umarım artık kuraklığın lafını etmeyecektir. Tüm ülke genelinde kar var- yağmur var. Bugünlerde doğal olarak sıkıntılar yaşıyor olsak da cefa çekmeden sefa çekmek olmayacağına göre, bahar ve yaz aylarında tarımsal anlamda sefa çekeceğimiz de aşikardır.
Geçtiğimiz yaz yaşadıklarımız ortada. 15 Temmuz darbesinin ardından turizmde yaşanan deprem ve travmaları hepimiz hatırlıyoruz ve biliyoruz. Turizm depreminde daralmanın ciddi sıkıntıları beraberinde getirdi.
Ekonomide yaşanan durgunluktan söz etmemi istiyorsunuz biliyorum. Ancak bu hemen oluveren bir şey değil. Aslında sorunlar 15 Temmuz' dan önce başlamıştı. Veriler ortada ve özellikle imalat sanayide üretim yavaşlamış durumda.
Türkiye ekonomisi durgunlukta olmasa bile canlılığını yitirdiği kesin. Bu had safhada gergin bir siyasal ortamda başka türlü olamazdı. Etrafımızı terörün her türlüsü kuşatmışken, bu sıkıntıların yaşanmasından daha doğal ne olabilirdi ki?
Özellikle istihdamın büyük yükünü taşıyan tarım sektöründe bugün gelinen nokta da sektörün giderek küçüldüğüne, tarımda çalışanların köylerinden büyük şehirlere göç edip sanayilerde vasıfsız işçi olarak çalışmayı yeğlediğine şahit oluyorsunuz. Bu yıl yağışlar güzel ve bereket çok. Bunu fırsata dönüştürmek zamanıdır. Çünkü çiftçinin dört gözle beklediği yağışlar bu sene Maşallah gayet iyi gidiyor.
Tarımsal alanların işletilmesi ve doğru kullanılması adına çiftçi eğitimi çalışmalarının daha dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Son günlerde yağışların bu kadar yüz güldürür olması da, her ne kadar gündelik yaşamı ve sosyal hayatı zorlaştırsa da çiftçi için bulunmaz bir nimet… Çiftçilerin bu yağışları iyi değerlendirip, ülke ekonomisine büyük katkı sağlamaları gerekiyor. Turizm depreminden sonra bu yıl hasat mevsiminde tarım sektörü yüzleri güldürürse ekonomimize büyük katkıları olacaktır.
Biliyorsunuz tarım sektörünün istihdamdaki payı büyük ve önemli. Hem çalışanlar, hem üretenler için üretimin ve rekoltelerin yüksek olması durumunda ekonomik hareketlilik de başlamış olacaktır.
Her ne kadar terör belasıyla uğraşsa da bu ülke, eğer üretmeyi ve birlik olmayı bilirse, dolar şokunu atlattığı gibi, üzerinde oynanan oyunları da bertaraf edecektir. Özellikle üretmek ve ürünlere pazar oluşturmak ekonomimize can katacaktır. Bunun için piyasalarda güven ortamının oluşturulması, üretimin artırılması, tarıma ivme kazandırılması ülke ekonomisini canlandıracaktır.
Kiminle konuşursanız konuşun, piyasalar durgun cevabı alıyorsunuz.. Çalıştığımızın karşılığını alamıyoruz, para dönmüyor deseler de artık bu ülke eski Türkiye değil. Eğitimli gençler, yetişmiş mühendisler üretim bantlarının başında olacak. Topraklarımız bereketli. Bu ülkede dört mevsim üretim yapılıyor artık. Eee yağışlar da güzel daha ne?
Bu ülke daha çok ileri gidecek.
Umudunuzu yitirmeyin…