Değerli okurlarım bugün aslında geriye gelen, iade ürünlerin yani geri dönen ihraç ürünlerin yerli pazarda yer alması ve halkın sağlığıyla ilgili endişelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum ve sizi bilgilendirmek istiyorum.
İlimizde yaşanan gelişmeleri de yakından takip ediyoruz elbette. Bizim temel konumuz ekonomi olunca bugün ilimizdeki önemli yatırımlardan biri olan çalışmayla yazımıza başlayacağız.
Geçtiğimiz günlerde Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, biz basın mensuplarını Şükran Mahallesi’nin son haliyle buluşturdu ve yapılan çalışmalar hakkında bilgi alırken buraya neden Sur İçi denildiğinin kanıtlarıyla da yüzleşmiş olduk.
Aslında çocukluğumun geçtiği mahallenin son halini görmek istemiştim. Üstelik annemin gelin geldiği dedelerimden kalma evin konak olarak restore edildiğini görmek de beni daha bir heyecanlandırdı.
Taşıma sistemle yapılan evlerin yanında o ferforjeli yuvarlak balkonu, eski taş merdivenleri daha dün gibi yerinde duruyordu. Kapısından girince öyle şeyler geçti ki gözümün önünden, bunu kelimelerle tarif etmek yetersiz kalır. Bir kere annemi 17 yaşında çocuk yaşta o merdivenlerden gelinliğiyle çıkarken hayal ettim. Dedem babaannem ve ailenin diğer üyeleri..
O zamanlar aileler çok kalabalık olur herkes bir arada yaşarmış. Ev konak olarak restore edilmiş üç katlı büyük bir ev bütün kalabalığı kucaklayacak büyüklükte. Bana anlatılanlardan size aktaracağım ancak şu olur. Mübadele öncesi Rum ailelerin ve üstelik bunlar zengin aileler onların yaşadığı bir semt. Dedelerimizde evleri onlardan almışlar. Aslında çok daha büyük bir konak vardı ve bu konak ahşap bölümleri çok olduğundan boş durduğu için ateş atan olur yangın çıkar mahalleyi yakar düşüncesiyle babamlar tarafından yıktırılmıştı. Bu söylediğim 1975 yılına denk geliyor. Kamışçı Rum’dan alındığından evin adı kamış eviydi.
Alan tamamen temizlenmiş. Yeni ve yeniden bir yaşam merkezi kurulmuş gibi. Altından çıkan tarihi zenginliklerle daha da bir değerli olan alan da ticari bir merkez oluşturulmuş. Yan yana dizilen dükkanlar ihale ile satışa çıkarılırken çoğu da alıcısına zaten ulaşmış. Çalışmanın tamamlanması için biraz zamana ihtiyaç var. Tabi ekonomik girdilerin de önemi büyük. Çünkü başkan büyük rakamlardan söz etti. Öyle kolay bir çalışma olmadığı gibi, geniş bir alandaki mal sahiplerini ikna etmek, rızalarını almak, ödemelerini yapmak da hiç kolay değil. Düzenlemeler tamamlandığında hem özel hem de güzel bir alan turistik ve ticari anlamda Konya’ya değer katacaktır.
Belediye Çevre ve Şehircilik Bakanı hemşehrimiz Murat Kurum’un da desteğini alarak büyük harcamalar ve geniş bir çalışmayla Konya’ya yeni bir çehre, yeni bir turizm alanı kazandırmış görünüyor. Kazılarda ortaya çıkan tarihi eserlerinde korunması için bilim adamlarının çalışmalar yürüttüğü bilgisine de orada ulaşmış oluyoruz. Tarihimizde surlar hep var olmuş, surlarla ilgili birçok çalışma yapılmış. Şükran Mahallesi ya da diğer adıyla Sur İçi tamamlandığında turistik ve ticari bir alan olarak Konya’ya yeni değerler kazandıracak. Çalışmaları gerçekleştirenleri kutluyoruz.
Geri gelen ihraç ürünler!..
Bugünlerde sebze ve meyvede zirai ilaç kalıntı sorunu bir kez daha gündemde… Nasıl olmasın ki? Hemen her gün ihraç edilen ürünlerimiz farklı ülkelerden zirai ilaç kalıntısı, böcek, hastalık, aflatoksin veya başka nedenlerle geri gönderiliyor.
Tüketici; “Çok sıkı denetimden geçen, analiz edilen ihraç ürünlerinde bile yüksek oranda pestisit(zirai ilaç/tarım zehiri) çıkıyorsa bizim tükettiğimiz ürünlerde neler var neler?” diye endişe duyuyor.
Türkiye’den ihraç edilen yaş meyve ve sebzede, kuru gıdalarda yani tarım ürünlerinde, yüksek oranda pestisit (zirai ilaç, zehir), aflatoksin (küf hastalığı), Akdeniz meyve sineği ve zararlılar çıktığında iade ediliyor. “Geri gönderilen bu ürünleri bize mi yediriyorlar?” sorusu daha sık sorulmaya başlandı.
Tarım ve Orman Bakanlığı hem ihraç edilen hem de iç piyasada tükettiğimiz ürünleri normal şartlarda denetliyor. Ancak bu denetim sonuçları açıklanmadığı, paylaşılmadığı için gerçekten nasıl bir durumla karşı karşıya olduğumuzu bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey çok sayıda ihraç ürünümüzün yüksek kalıntı veya hastalık nedeniyle geri dönmesi. Son yıllarda kanser vakalarında ciddi artış olması. Uzmanlar, bunun temel nedenlerinden birisinin tarım ilaçları olduğunu söylüyor.
İhraç edilen ürünler hem ihracatın yapıldığı ülkenin talebi ve mevzuat kuralları doğrultusunda hem de Türkiye’nin uyguladığı mevzuat çerçevesinde analize tabi tutuluyor. Hiçbir ihracatçı gönderdiği ürününün geri dönmesini istemez. Hem prestij kaybı hem de mali açıdan büyük risk. Bile bile kimse sorunlu ürünü ihraç etmek istemez.
Ama bir gerçek var ki, Kuru Meyve, Yenilebilir Sert Kabuklu Meyveler, İşlenmiş Gıdalar, Baharatlar, Bal ve Benzeri Gıdalar Ticareti Avrupa Federasyonu (FRUCOM) tarafından yayınlanan haftalık duyurularda ve Avrupa Birliği Hızlı Alarm (RASFF) bildirimlerinde Türkiye ne yazık ki hep ilk sıralarda yer alıyor.
Sorun büyük ve endişe verici. O nedenle bu kısacık alanda vereceğimiz bilgi de kısa olacak. Aldığımız ürünlere, tüketici bilinciyle yaklaşarak dikkatli olalım.
YORUMLAR