Siyasetçi seçim, vatandaş geçim derdinde!..
Nimet DÖNMEZ

Nimet DÖNMEZ

Siyasetçi seçim, vatandaş geçim derdinde!..

31 Ekim 2024 - 21:34

Ülke gündemi o kadar yoğun ve hızla değişiyor ki arkasına yetişmek mümkün değil. Politikacılar makam kavgası ülkeyi sardı. Vatandaş kimsenin umurunda değil. Öyle bir kaos var ki, anayasa değişikliği birincil sorun olmakla birlikte, kucağımızda beslenen terörün ülkenin merkezinde akıttığı kanı bile çabuk unutuyoruz. Bu hengâmede olan bitenler, bir Avrupa ülkesindeki 1 yıllık gündemdir ama biz bunu 1 haftada tüketip bir diğerine geçebiliyoruz. İyi de bunu zaten biliyoruz diyeceksiniz ve son derece haklısınız.

Cumhuriyetin 101. Yılında cumhuriyete sahip çıkan milyonların neler yapabileceğini görmek politikacıları oldukları yerde bir durup düşünmeye itmiyorsa artık seçim zamanı yenilgiyi tattıklarında, burunları yere düşer. Mecliste ipler havada uçuşup şov yaparlarken, başka yerde rahatça el sıkışmaları da hiç çekilir bir şey değil. 

Yılın sonuna doğru, asgari ücret ve emeklilere yapılacak zamların konusunda net bir değerlendirme yok gibi. Genel anlamda baktığınızda Ekonomi ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sürekli enflasyonu düşüyor göstermesi de halkı aptal yerine koymaktan başka bir şey değil. Halk cebindeki paranın alım gücünü yeterince test etti ve geçinemiyor. Fakat gelin görün ki, adamların tuzu kuru olunca halkın da refah içinde yaşadığı düşüncesine kapılıyorlar. Bu nasıl bir gaflettir ki, halk görmezden geliniyor. Bilseler ki son söz milletindir. O kadar denediler, görememişler. Bilseler halk parmağını salladığı zaman nasıl deprem oluyor!..

Asgari ücret mesela… Belli ki emekçinin baş gündem maddesi… Belki de siyaseti belirleyecek olan ağırlıkta bir konu. Fakat dar alanda kısa paslaşmalarla itişip kakışan siyasetçilerden kendine yer açamıyor bile. Oysa enflasyonun budadığı ücretlerin iyileştirilmesinden daha ağır konu olmamalıydı.

Yıllarca süren “Yüksek nominal faiz enflasyonun nedeni mi? Yoksa sonucu mu?” tartışmasından sonra şimdi yeni bir konumuz daha var: “Yüksek nominal ücret artışları enflasyonun nedeni midir? Yoksa sonucu mu?” Diğer bir deyişle “Çalışanlar enflasyonun nedeni midir? Yoksa mağduru mu?”

Ekonomide nominal değer; genellikle bir varlık veya yükümlülüğün üzerinde belirtilen sabit miktarı ifade eden tanımdır.

Sonda söyleneceği başta söyleyelim: Bizim enflasyon hikâyemizde ücretler enflasyonun bir nedeni olmaktan çok sonucudur. Maaş ve ücretler enflasyon döngüsü başladıktan sonra sürecin bir unsuru haline gelmiştir. Uzun süre yataya yakın seyreden reel ücretler enflasyonun artması ile birlikte gerileyince ücretlerin satın alma gücü zayıfladı. Yeni ücret artışı ihtiyacı doğdu. Yanlış olan enflasyonun bu kadar hızlı yükselmesine göz yumulmasıydı.

Ücret-fiyat spirali, artan ücretler ile fiyatlar ya da enflasyon arasındaki neden-sonuç ilişkisini açıklayan makroekonomik bir teoridir. Bu teoriye göre artan ücretler, harcanabilir geliri artırırken, mal talebini de yükseltir ve bu durum, mal fiyatlarının yükselmesine neden olur. Yükselen fiyatlar, daha yüksek ücret talebini artırır; bu da üretim maliyetlerini yükseltir ve fiyatlar üzerinde daha fazla yukarı yönlü baskı oluşturur, böylece kavramsal bir spiral meydana gelir. Ücretli çalışanlar yükselen fiyatlarla başa çıkmaya çalışırken, fiyat belirleyiciler de artan ücretlere ayak uydurmaya çalışır. 

Türkiye’de son 3 yılda bir ücret-enflasyon sarmalı yaşandı ama işin doğrusu, bu dönemde Türkiye enflasyonun her halini yaşadı. Talep enflasyonunu da yaşadı, maliyet enflasyonunu da yaşadı, beklentiler enflasyonu da.

Tuhaftır, asgari ücretli hariç, bu konuda dışarıdan gazel okuyanların sayısında patlama yaşanıyor. Hükümet, asgari ücretliye söz hakkı vermiyor, IMF’den hariçten gazel okuması için ricacı oluyor. Buna rağmen son haftanın gündeminde, bakanı bakmayanı dâhil bu konu kendine yer bulamıyor.

Vatandaşın gündeminde ne var? Hayatta kalma mücadelesi… Asgari ücret enflasyon telafisi, çarşı pazardaki etiket faciaları… Beslenme çantası boş öğrenciler, yatağa aç giren çocuklar, semt pazarlarında atık gıda maddesi toplayanlar. Emeklinin var oluş çırpınışları… Öğrencilerin ders sürecinden kopmamak için gayretleri…

Söylemlere bakın; her birinin altında, “benim kişisel ikbalim ne olacak?” kaygısı var. Ancak bunu dillendirirken “ülkenin milli güvenliği” dilini kullanıyorlar. Oysa en tepeden dibe kadar ortak üslup; “iktidarın siyasi güvenliği” odağında… Muhalefet ise “iktidar sıram ne zaman gelecek” telaşesinde…

Anadolu’ya bakınız; geçinemeyenler, ürünü beş para etmeyen üreticiler, kafasını su üstünde tutmaya çalışan esnaf, iflasın eşiğindeki milyonlar…

Halkın gündemine kulak tıkayan yalnızca iktidar mı? Değil elbette… Muhalefetin derdi, bireysel ikbalinden öteye taşamıyor. Ancak bunu “halkın derdi” üzerinden, çoğunlukla slogan düzeyinde ve “onlar gitsin ben geleyim” diye dillendiriyorlar. Vatandaşın siyasetten umudu giderek azalıyor.

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar