31 Mart yerel seçimlerinde iktidardaki AK Parti'ye kaybettiren en önemli faktörün ekonomi olduğu konusunda hemen herkes hemfikir. Her zaman üstüne basarak söyledik ve belirttik. “boş tencere hükümetleri yıkar” diye. Enflasyon almış başını gitmiş, milletin alım gücü tükenmiş, başını sokacak bir dam bulamazken ekonomi daha iyi olacak sabredin deyip başka grupları beslerseniz seçim sonucunda da hezimete uğrarsınız. Her zaman halkın gücünü küçümseyenler kaybetmiştir. Hükümdarlık ve hükümranlık sürmek bu ülkede olacak şey değildir ve bunu 31 Mart’ta halk hükümete uyarı olarak göstermiştir.
Ancak yenilgide başka etkenler de var; Türkiye'nin izlediği ikircikli İsrail politikası da Filistin meselesine duyarlı olan AK Parti seçmeninde büyük hayal kırıklığı yaratmış durumda. Oy pusulalarına, oyu heba etmek pahasına yazılan Filistin'e destek cümleleri de, Erdoğan ve bakanlarının seçim kampanya mitinglerinde açılan "İsrail ile ticarete son ver" mesajlı pankartlar da bunun somut işareti.
Öte yandan AkParti’nin seçimlerde yenilmez imajının ortadan kalkmasına da sebep olan bu durum, dış ilişkilerde de kendini hemen hissettirmeye başladı. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın erken seçim kapısını kapatması da buna engel olacak gibi görünmüyor. Takip ettiğimiz kadarıyla CHP’nin genel başkanı ve Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile büyükelçilerin görüşmeler yapmak istediklerini öğreniyoruz. Aslında önemli olan Türkiye için iktidar ve muhalefeti ile dışarıya karşı milli bir duruş sergilemek önem kazanıyor.
Dünya nüfusu hızla yaşlanıyor. Ülkemizde de durum bundan farklı değil. Toplam nüfus içerisinde yaşlıların oransal olarak artması, yaşlılarla ilgili sosyal politikaların da planlı ve etkin bir şekilde uygulanmasını zorunlu hale getiriyor. En önleyici sosyal politika ise aktif yaşlanmanın mümkün kılınması.
Dünyada pek çok ülke, 50 yaş üstü insanların ihtiyaçlarını karşılamak için tasarlanmış tüm ekonomik faaliyetleri, ürünleri ve hizmetleri içeren yeni bir ekonomik kavramın içini doldurmaya çalışıyor: Gümüş Ekonomi…Gümüş ekonomi kavramı, 1970'lerde üst düzey pazara atıfta bulunmak için 65 yaş üstü en yüksek yüzdesine sahip ülke olan Japonya'da ortaya çıkan gümüş pazarından türetilen bir kavram aslında.
Dünyada 50 yaş ve üstü için tasarlanan bu durum geniş bir konu ve bu konuyu ilerde daha detaylı sizlere anlatacağım. Dünyada pek çok ülkede bu konuda çalışmalar yapılırken, ülkemizde emeklilerimizden başlayıp da tüm yaşlılarımızın yaşam kaliteleri ortadadır. Seçim sonrasında ekonomide ki açıkların kapatılıp, emeklilerin sorunlarına bir an önce çözüm bulunmalı. Yıllarca emek verip çalışıp yaşlandığında karşılığını almak isteyen bu grup, aslında dünyadaki diğer ülkelerdeki emeklilerle kıyaslanamayacak ölçüde zorluklarla karşı karşıyalar. Hepimiz bunu biliyor ve görüyoruz. Konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum. Hükümet seçim sonrasında yapılması gerekenler konusunda bir kez daha başını iki elinin arasına alıp düşünmelidir. Yükselen kurların önüne geçilemezken, altın fiyatları durmadan artarken, ticaretin içindekilerin de elinde ki kozları ve yükselttikleri fiyatlara bahaneleri oluyor.
Yerel seçimler ülkemiz için umarım hayırlara vesile olur. İlimizde her ne kadar aynı tas aynı hamam devam etsek de ekonomik alanda hükümetin yapacağı şeyler hükümete güveni artıracaktır. Çocuklarımız, gençlerimiz ve özellikle yaşlılarımız güven duydukları ve yaşam koşullarını kolaylaştıran yerlerde yaşamak istiyorlar. O nedenle yerel yöneticilere de çok iş düşüyor.
Kadir Geceniz ve 4 gün sonra idrak edeceğimiz Ramazan Bayramınız mübarek olsun..
YORUMLAR