Seçim, Türkiye’ye ekonomide tıkanıklığı aşma, makro dengeleri sağlama, yapısal reformları yapma, kısaca yeni bir hikaye yazma ve sayfa açmada bir dönüm noktası olabilir. Bakınız son zamanlarda en etkili ekonomik adımlar atılmaya başlandı.
Kamu kesiminde istihdam edilenlerin sayısı ilk kez bu kadar yüksek oldu. Aşağı yukarı beş milyonu aştığı söyleniyor. Hemen her seçim döneminde olan bir kez daha tekrarlanıyor.
Emeklilikte yaşa takılanlara çözüm bulundu. Bu yıl 2.2 milyon kişinin emekli olmasının devlete yükü yaklaşık 250 milyar lira hesaplandı.
Düşük maaşlı emeklilere zam yapıldı.
Asgari ücrete de yıl ortası itibariyle yeni bir ayarlama yapılacağı açıklandı. Elektrik ve doğalgaz indirimlerini de eklediğinizde seçim yatırımlarının sonrasını düşünecek konuma geliyorsunuz.
Bu tür uygulamalar seçime kadar devam da edecek gibi. Tabi ki ödenecek fatura da kabaracak. Bu fatura halkın cebine nasıl yansıyacak onu da sonrasında göreceğiz.
Öte yandan seçim harcamalarının yanında hesapta olmayan deprem harcamaları da bütçeye önemli bir yük getirecek. Seçim sonrasında da hemen önlemlerin artırılması ve ekonomik iyileşmeye gidilebileceğini düşünmüyorum. Çünkü siyasiler belediye seçimlerine odaklanacak ve adımlarını da ona göre atacaklar.
Aday adaylarının sıra kapma yarışı
Seçim çalışmalarında aday adaylarının yarışı da bir o kadar ilginç ve itiş kakış geçiyor. Aday adayları sıra kapma yarışına girmişken bazıları var ki her seçim döneminde ortaya çıkıp kendi reklamlarını yapmaktan öteye bir şey yapmamışlar ve bu itiş kakışın arasında yer alıyorlar. Üstelik bu partiler de de arada bir görünüp kaybolan simalarıyla yer buluyorlar.
Partilerine ilmek ilmek yol açan, gecesini gündüzüne katanların nasıl yer bulacağını sıralamalarda yer bulup bulmayacaklarını gerçek listeler açıklandığı zaman göreceğiz.
Seçim sonuçlarına sosyal medyanın etkisini de görmezden gelmek hiç olmaz. Öyle tipler var ki nasıl algı oluşturacaklarını çok güzel öğrenmişler. Liderlerin en küçük hatalarından dizi film çekiyorlar. Hala körü körüne oy kullanacakların sayısı bir hayli fazla. Fakat bizim istediğimiz ülkemizin ve halkımızın yararına olandır.
Seçime yön verecek en önemli çalışmalar ekonomik vaatlerden geçiyor. Çünkü halkın en büyük derdi geçim. Bunu çarşıya pazara çıkıp alışveriş yapan, bütçeyi dengelemeye çalışanlar daha iyi anlatıyor. Dertleri pazarda yirmi liraya soğan alamamanın ötesinde.
Halkın birincil ihtiyaçlar listesi beslenme ve barınma. Hal böyle olunca bunlarda karşılanamayınca toplumda tansiyon yükseliyor. En düşük emekli maaşı 7500 olsa ne olacak zaten kiralar o kadar olmuş. Piyasalarda bu aşırı fiyatlanmanın önüne geçilemezse ne yapılırsa yapılsın çözüme ulaşılamayacak. Açıklar katlanarak büyüyecek.
Seçim sıkıştırılmış bir zaman diliminde gerçekleşiyor. O kadar çok bilgi kirliliği var ki, toplum da ne yapacağını şaşırmış durumda. Bu seçim başka seçimlere hiç mi hiç benzemiyor. Kapışma büyük tüm partiler kalabalıkların peşinde. Sen ne kadar kalabalıksın ben ne kadar kalabalığım gibi saçma işlerle uğraşıyor.
Seçmenin oy kullanacağı ana kadar ne olacağını kimse kestiremiyor. Şu ana kadar arayı açan henüz yok. Üstelik bir de teröristlerin temsilcileri, tarikatlar gibi istenmeyen durumların olması halkı tedirgin etmiş durumda. Diğer tarafta partilerin iç çekişmeleri de bir hayli yüksek. Kimi istifa ediyor, kimi makam beklentisini dillendiriyor.
Anlayacağınız bu seçim dönemi hem partilerin aralarında, hem de adayların arasında itiş kakış geçecek…
YORUMLAR