Günlerdir tartışılan, Rusya-Ukrayna krizi artık patlama sesleriyle savaş çıkar mı çıkmaz mı? Sorularına noktayı koydu. Önümüzdeki günler kötü giden ekonomimize yeni bir darbe demek. Rakamların nasıl yükseldiğini önümüzdeki günlerde yaşayarak göreceğiz. Çünkü Rusya-Ukrayna krizinden olumsuz etkilenecek ülkelerin başında Türkiye yer alıyor. Türkiye’nin bu iki ülke ile toplam dış ticareti 42 milyar dolar. Bu ticaretin büyük kısmı Rusya, küçük kısmı Ukrayna ile gerçekleştiriliyor. Krizin sürmesi durumunda enerji, turizm, tarımsal ürün ticareti, başta olmak üzere 5 sektörde olumsuzluklar yaşayan bir ülke olmaya adayız.
Özellikle doğalgaz tüketimimizin % 55’ini Rusya’dan temin ediyoruz. Diğer taraftan tarımsal girdilerimiz hiç küçümsenecek gibi değil. Kuraklık döneminde buğdayı bile oradan temin ettiğimiz düşünülürse sıkıntı büyük. Turizmde beklentilerimizi yüksek tuttuğumuz Ruslar ve Ukraynalılar durum böyle devam ederse turizmi de sekteye uğratacak görünüyor.
Sebze ve meyve ihracatında Rusya ilk sırada görünüyor. Türkiye’nin müteahhitleri Rusya ve Ukrayna pazarında ilk sırada yer alıyorlar. 2020 yılında Rusya pazarında müteahhitler 4.5 milyar dolarlık yeni proje üstlenmiş durumda. Ukrayna’da 700 Türk firması 3.6 milyar dolarlık yatırıma sahip.
Krizin Türkiye’yi olumsuz etkileyeceği alanlar arasında enerji, turizm, tarımsal ürün ticareti, inşaat ve savunma gibi çok fazla sektör yer alıyor.
Hem Rusya, hem Ukrayna ile ilişkiler açısından, Rusya-Ukrayna krizinin bir an önce çözülmesinde yarar var.
Bugünden görünen o ki iki tarafı da memnun edecek anlaşma sağlanamamış olacak ki artık patlama sesleri duyulmaya, ölenlerin sayısının açıklanmaya başladığı haber bültenlerinde geçmeye başladı.
Bu sorunda Türkiye, Ukrayna’nın ve Batılı güçlerin yanında durdu ve tercihini bu ülkeden yana kullandı. Bu nedenle, savaş veya müdahale türünden olumsuzluğun Türkiye’ye çıkaracağı fatura büyük olacak.
Öte yandan ABD Rus ekonomisini yaptırımlarla zayıflatmayı hedeflerken, ülkemiz bu çatışmadan en çok etkilenen ülke olacak.
Bizim vatandaş olarak esas konumuz enflasyon olunca Şubat ayı enflasyonu beklentisini düşük tutanları nasıl değerlendireceğiz? Gerçekten çarşı Pazar alev alev yanarken, bütçeler delinen cepten idare edilemezken, enflasyonun düşük olacağı beklentisi de ne anlama geliyor? Varın siz değerlendirin. Olacak şey değil. Nasıl bakıyoruz? Veya nereye bakıyoruz? Vatandaşın alım gücü giderek düşüyor. Artık cüzdanlarda taşınan kartların sayısı da artmaya başladı. Ondan ona takas yaparak ayakta kalmaya çalışan millet tedirgin ve panik halinde.
En büyük sorunumuz işsizlik rakamları da giderek büyüyor. Asgari ücret dahi alamayan sözleşmeli öğretmenlerin durumu vahim… Üniversitelerde eğitim gören gençlerin gelecek kaygısı psikolojik bozukluklara neden oluyor. Gençler hem çalışıp hem okumak zorunda olduklarını, ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını söylüyorlar.
Kime dokunsanız ateşi yüksek ve feryat figan nasıl olacak? Sorgusu içerisinde.
Kuzeyde yanan ateşin bizi kötü etkileyeceği gerçeğinden de yola çıkarak temkinli davranmak, öngörülerimizi doğru noktaya yöneltmek zorundayız. Çünkü hala tarımda dahi dışa bağımlı olmayı sürdürürsek, daha çok sıkıntılı günleri yaşamaya mahkum oluruz.
YORUMLAR