Seçim ekonomisini, seçim öncesi ve sonrası olarak ele almak gerekiyor. Yani tanımlamak gerekirse, seçim ekonomisi iktidardaki politikacıların yeniden seçilebilmesini sağlayabilecek şekilde seçim öncesinde ekonomiyi yönlendirmeleridir.
Literatürde bu durum 'politikkonjonktür hareketleri' olarak nitelendirilmektedir. İktidardaki politikacılar bir genel seçim öncesinde ekonomi politikalarını oy kazandıracak şekilde uygulayabilir.
Seçim ekonomisi, genellikle seçim öncesinde genişletici ekonomi politikalarının Uygulanması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Yani genişletici maliye ve para politikaları bu amaçla uygulanabilmektedir. Buna göre seçim öncesinde vergilerin azaltılması, kamu harcamalarının arttırılması, devletin ürettiği mal ve hizmetlerin fiyatlarında artışa gidilmemesi ve para arzının arttırılması söz konusu olabilmektedir.
Özellikle kamu harcamaları ve vergi politikaları oy kazandıracak şekilde manipüle edilebilmektedir. Seçim öncesinde oy kazandıracak şekilde uygulanan ekonomi politikaları, kısa dönemde işsizliğin azalması, faiz oranlarının düşmesi gibi ekonomik sonuçlara ve böylece ekonominin canlanmasına neden olabilir.
Tüm bunlar uzun dönemde ekonomide dalgalanmalara yol açarak olumsuz sonuçlar verebilir. En önemli sonuç, seçim öncesinde artırılan kamu harcamalarının bütçe açıklarına neden olmasıdır. Bunun sonucunda da seçim sonrasında artan bütçe açıklarının finansmanı sorunuyla karşılaşılmaktadır. Bunun için ya vergi oranları artırılmakta ve kamu sektöründe seçim öncesinde yapılamayan fiyat artışları gerçekleştirilmekte ya da bazı kamu harcamalarında kısıntıya gidilmektedir.
Seçim vaatlerine baktığınızda en çok dikkatinizi çeken emeklilere verilecek ikramiyeler, işsizliğin azaltılması için gençlere sunulan iş imkanları ve artan iş alımları, vergilerde ve ödemelerde yapılandırmalar gibi hatta çalışan annelere kreş destek ödemelerindeki artışlar gibi yüzeysel seçmen ikna harcamalarının yapılacağını görüyorsunuz.
Kısa zaman sonra ekonomide ne tür iyileşmeler yaşanacak göreceksiniz. Merkez Bankası’nın sadeleştirme çalışmasıyla dövizdeki hızlı yükselişin önüne geçilse de dünya piyasalarında ki dalgalanmalar ülkemize mutlaka dokunacaktır.
Ekonomiden sorumlu bakanların açıklamaları harcamaların açık oluşturmayacağı, emlak düzenlemeleri ve gelir vergilerinde yapılacak yeni çalışmalarla bu açığın kapatılacağı söylemleri de seçim sonrası yaşanacakların göstergesi.
Fakat hangi hükümet olursa olsun, az ya da çok bir genel seçim öncesinde bu tür politikaların uygulanması kaçınılmazdır. Çünkü yeniden iktidarda olmak için kısa vadeli düşünen seçmenlerin gözüne hoş gelebilecek politikaların uygulamaya konulması gerekir. Örneğin sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınması , Aynı şekilde özelleştirme uygulamaları içerisinde ihalelerinin ertelenmesi de seçim ekonomisi uygulamasının bir göstergesidir. Seçim ekonomisi, seçim sonrasında bütçeye olumsuz olarak yansımaktadır. Politikacılar 'biz uygulamıyoruz' deseler de mutlaka uygulamaktadır. Hemen hemen her seçim öncesinde benzer uygulamalara rastlanmaktadır.
Her ne kadar seçmenler yalnızca partiye odaklanmış, kendisini temsil edecek vekilini tanımıyorsa da, seçim milletimize hayırlı sonuçlar getirsin demekten başka bir şey elimizden gelmiyor.
YORUMLAR