Cumhurbaşkanı'nın milli otomobil üretimi için çağrıda bulunduğu babayiğit firmaların kimler olduğunu, Ortak Girişim Grubu'nun 5 firmasının adının açıklanmasıyla öğrenmiş olduk. Bu firmalar, kurdukları ortaklıkla 2019 yılına kadar üretecekleri elektrikli otomobilin prototipini hazırlayıp, 2021 yılında seri üretimle ticari satışının başlatılmasıyla Cumhurbaşkanınca görevlendirildiler. Üstelik Erdoğan ilk üretimlerine bedelini ödeyerek talip olduğu sözünü de verdi.
Ortak Girişim Grubu'nda yer alan Anadolu Grubu, BMC, Kıraç Holding, Turkcell, Zorlu Holding firmaları bu işin yükünü omuzlayacaklar. Türkiye’de 91 bin otomobil satıldığı 1990’lar döneminde bu projenin hayata geçmesinin mümkün olmadığını belirten Erdoğan, “2016 yılında 750 bin otomobil satılırken, yerli otomobil üretimi için adım atılmazsa geç kalınmış olurdu” diyerek zamanın geldiğini belirtse de; aslında otomobil üretimini engelleyen bazı isimlerin bu girişim grubunda yer alması da oldukça ilginç. Bizim işimiz geçmişle değil artık bu konuda önümüze bakmak, doğru planlamayla hedefe ulaşmak birincil amaç olmalı.
Yıllardır Konya, otomobil fabrikasının hayaliyle bir çok adım attı. Gelişmiş otomotiv yan sanayimizden umutla bu yolda başarı sağlanacağı düşünüldü ve pek çok adım atıldı. Konuyla ilgili pek çok insan da bilgi sahibi…
Ne yazık ki bugüne kadar siyasi lobilerde etkin olamayan Konyalı bürokratlar, oda başkanları otomobil üretiminin burada yapılabilmesinin yolunu açamadılar, açtıramadılar. Şimdi çıkılan bu yolda umutlar yeniden yeşerdi ve beklentiler arttı.
Böyle bir şey olur mu?
Soruları havada uçuşuyor, sosyal medyada herkes bu soruyu birbirine yöneltiyor ancak çoğunluk düşüncesinin bile ütopik olduğunda birleşiyor. Tabi ki bekleyip görmek gerek. İşin içinde büyük isimler var.
Ülkemizde otomobil kullanımı rakamsal verilerle ele alındığında grafiğinin her yıl yükseldiğine şahit oluyoruz.
Dünyada üretilen otomobil markalarından çok azını tanıyan ve kullanan ülkemizde üretilecek otomobil kuvvetli markaların yanında boy gösterebilecek mi?
Toplum beklentilerini karşılayabilecek mi?
Piyasalarda kendine yer edinebilecek mi?
Pazarda yer almanın risklerini kaldırabilecek mi?
Maliyetleri aşağı çekebilecek mi?
Yakıt tüketiminde alternatif olacak tercihleri oluşturabilecek mi? gibi gibi…
O kadar çok sorulan soru var ki..!
Ülke kalkınmasında üretmenin üreterek büyümenin öneminden hep bahsettik. Üretelim ve büyüyelim. Belki bugün enflasyonla ilgili yazsaydık, hortlayan canavarı bizde biraz daha büyütmüş olurduk.
Ümit var olalım ve tüketen toplum yerine üreten toplum olmanın çabasını gösterelim. Bakınız o zaman enflasyonla tanışmayacak, artan refah seviyesi bu toplumu huzurlu yapacak, güçlü bir ülkede yaşayacağız.