Ekonominin en büyük sorunlarından biri işsizlik ve istihdam sorunudur. Eğitimli ve kalifiye eleman olmak, meslek edinmek ve o alanda çalışarak yaşamını devam ettirmek isteyen öğrenciler bir şekilde üniversitelere sığınmış görünüyor.İşsizliğin çözüme kavuşturulması, istihdamın artırılması için çeşitli çözüm yolları üretsek de sorun o kadar büyük ki, rakamsal veriler bunu daha net ortaya çıkarıyor.
Gençlerin üniversite yaşamları da hiç kolay değil. Haberlerde izlediğiniz KYK yurtlarında ki skandal görüntüler ve açıklamalar insanın içini ürpertiyor. Öyle ortamlarda siz bu çocuklardan nasıl olur da verimlilik beklersiniz? Gerçekten durum çok vahim ve insanın içini acıtacak derecede kötü.
Gençlerin yaptıkları açıklamalar onlara verilen kredilerle ihtiyaçlarına çözüm bulamamaları çoğunun kayıtlarını dondurmalarına ve hatta okulu bırakmalarına sebep oluyor. Aslına bakarsanız üniversiteler, istihdam sorununun önüne çekilmiş perde gibidir. Neden? Derseniz işsiz gençleri belirli bir süre okullar bloke etmiş olur ve işsizlik oranlarında düşüş gibi gösterilir. Gerçekten üniversiteleri, işsizliğin parka çekildiği bir alan olarak düşünebilirsiniz. Diploma fabrikası okullar, işsizler antreposu gibi… Mezun ettiğin zaten işsiz kalacak. Bu gerçek, itiraf edilmese de yaşanıyor artık. İşsizliğini saklamak için lisansüstü programlara yazılmak ve öğrenci kimliğini koruma gayretleri birçok öğrencinin seçeneklerinde yer buluyor.
İş aramayan ama okumak istemeyen ve ailesinin maddi imkânlarıyla yaşayan gençlerimiz var bir de… TÜİK’in kapsama alanında olmadıkları için sayılarının resmi bir rakamı yok ama gayrı resmi olarak 7-8 milyon olduğu tahmin ediliyor.
Peki, bir genç neden bu psikolojiye bürünür? “diplomam işe yaramıyor”, “yıllarım boşa gidecek”, “zaman kaybından başka bir katkısı yok bana”, “okul pahalı, uzak ve yorucu”, “nasılsa işsiz kalacağım.” Haklılık payı var mı? Elbette var.
Çözüm?..
Öncelikle iş yok. Siz bakmayın; “efendim iş çok da çalışmak istemiyorlar” söylemlerine… verilen ücretler yol parasına yemek parasına yetmez iş ortamları oluşursa ve üstelik mezun olunan okul onlara iş imkanı sağlayacak nitelikleri kazandıracak özelliklere sahip değilse gençler bu düşüncede olmakta sonuna kadar haklılar ve durum böyle devam ederse haklı olmaya devam edecekler.
Neden okumak istemiyorlar?
İşyerinde çalışırken kaytarmak… buna gizli istifa da deniyor. Yeni adı bu çünkü…Kovulmayacak kadar çalış, istifa etmeden görevsiz gibi davran. Nitekim ölmeyecek kadar maaş verirsen, kovulmayacak kadar iş alırsın.
Hele ki 657’ye tabii memurlar arasında bu son derece yaygın. İş garantisi var, çalışsa da çalışmasa da atamıyorsun. Hatta çalışırken verdiği zarar, kaytarmasından da maliyetli… hatta çoğu çalışanın ATM ci diye adlandırıldığını duymuşsunuzdur.
Bugün sadece kamu değil, özel sektör de gizli istifa salgını altında… Liyakati dışlar, şirketi ailenin oyun bahçesi haline getirirsen, ücret ödemeye devam edersin de iş üretemezsin. Üretemeyince kazanamazsın. Kazanamazsan küçülürsün ve sonunda kepenkleri kapatmak zorunda kalırsın.
Sözün özü gençlerimizi nitelikli eleman olarak görmek istiyorsak onlara kaliteli eğitim vermeli, gerçekten işine sahip çıkan, çalıştığı işte hedefleri olan gençlere sahip olabiliriz. Tabi ki; onlara ülke ekonomisinde yer açıp fırsatlar tanıyarak.
YORUMLAR