Birçok ülkenin mücadele ettiği ve ekonomideki önemli kavramlardan biri olan enflasyon, fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışları ifade etmektedir. Ekonomide önemli yer tutan bir diğer kavram olan işsizlik ise; insanların çeşitli sebeplerden dolayı çalışamadığı durumu ifade etmektedir.
Ekonomi eğitimi alırken bize işsizlik ve enflasyon arasındaki ilişki şöyle tanımlanmıştı. İşsizlik ve enflasyon arasındaki ilişkiyi ele alan Phillips eğrisi, yüksek enflasyonun düşük işsizliğe, düşük enflasyonun ise yüksek işsizliğe yol açacağını göstermektedir. Kısacası, işsizlik sorunundan kurtulmak isteyen bir ülke enflasyon sorunu ile karşılaşacaktır.
Bugün geldiğimiz noktada enflasyona ezilen bir halkı ve düşük gelir potansiyelinin ne kadar yüksek olduğunu tartışır duruma geldik. Yüksek enflasyonu yaşarken işsizlik oranı azaldı mı? Diye sorarsanız elbette azalmadı ve bitmedi bitmeyecek. Çünkü binlerce genç okullardan mezun olup iş hayatında yerlerini almayı bekliyor. Kimi devlette atama beklerken, kimi mesleğinin çok dışında alanlarda çalışmayı göze almış durumda.
Enflasyon artarsa işsizlik neden azalır?
Genel olarak şöyle düşünürsek piyasada fiyatlar artarsa enflasyonda artar. Buna bağlı olarak olaylar bu defa terse döner ve böylece tekrardan talepler azalır, üretim daralır ve işsizlik artar.
Yüksek enflasyon, paranın satın alma gücünü azaltır. Yaşam maliyetini artırır. Mesela, elimizdeki para ile satın alabildiğimiz mal veya hizmet sayısı enflasyonun yükselmesi nedeniyle azalır.
Enflasyonun ana nedeni, para arzında meydana gelen artış ve azalmalardır. Türkiye, uzun yıllardır genel olarak yüksek enflasyonla yaşayan bir ekonomi durumundadır. Bazı dönemlerde kısa süreli olarak çok yüksek enflasyon aşamasına geçmiş olsa da hiper enflasyon yaşamamıştır. Türkiye'nin yaşadığı enflasyon tipik bir maliyet enflasyonu - talep enflasyonu - yerleşik enflasyon karmasıdır.
Ülke ekonomisinde arz, talebi karşılayamazsa fiyatlar yükselir. Bu da enflasyona neden olur. Yani ithal edilen veya üretilen mallara olan talebin, ekonominin üretim ve ithalat kapasitesinden yani arzdan hızlı artması durumudur. Böylece az ürüne çok talep olacağı için fiyatlar artar.
Deflasyon, enflasyonun zıttı olarak, fiyatlar genel seviyesinin düştüğü durumu ifade etmektedir. Bu, fiyatlar genel seviyesinin düştüğü fakat yine de pozitif kaldığı durumu anlatan dezenflasyon kavramı ile karıştırılmamalıdır.
Her zaman işsizlik oranından söz eldir ve fakat işsizlik oranı neye göre belirlenir? Konusu halk tarafından net olarak bilinmez. İşsizlik oranı; bir ülkenin işsizlik sigortasına kayıtlı olan kişi sayısından veya iş arama aktivitesinde olan kişi sayısından alınabilir. Özetle 15 yaşından büyük olup da son üç ay içinde iş arayan ve 15 gün içinde işbaşı yapmaya hazır olduğunu bildirenlerin toplam iş gücüne bölünmesiyle işsizlik oranı hesaplanır. Şimdi bir de bu işsizlik sigortasına kayıtlı olmayanlar, işçi bulma kurumuna başvurmayıp açıktan iş arayanlar da var. Üstelik her yıl okullar tatil olunca bir de çocuk işçiler devreye giriyor. Konu derin sorun büyük aslında. Ülkemizin büyük bir potansiyele sahip olduğunu ve bunu harekete geçirdiğimizde işsizlik sorunu da kendiliğinden ortadan kalkacak diye düşünüyoruz.
“Yüksek enflasyon yaşıyoruz. Paramızın değeri kalmadı” diyenlere biz ancak şunu söyleriz. Yüksek enflasyon dönemlerinde döviz, altın, hisse senedi gibi yatırım araçlarından yararlanarak paranızın değerini koruyabilirsiniz. Bu gibi dönemlerde likit olmayan konut, otomobil gibi yatırım araçları da enflasyona karşı koruma sağlayabilir. Biliyorum hemen hemen herkesin yıllardır güvenli liman olarak gördüğü altın son zamanlarda yatırımcısını üzmedi. Mutlaka bütçenize göre kendinizi güvenceye almak için yönelimleriniz olacaktır.
İşsizliğin nedenlerini açıklayan birçok yaklaşım vardır.
Küreselleşme eğilimleri, teknolojik gelişmeler, üretim ve yatırım düzeyi ile yatırımların yeryüzüne dağılımı, nüfus artışı gibi makro faktörlerin yanı sıra vasıf yetersizliği, iş dünyasının taleplerine cevap veremeyen eğitim politikaları, kamu istihdam kurumlarının yetersizlikleri, iş gücü piyasasındaki kurumsal yapı, artan girdi fiyatları gibi etmenler işsizliğin nitelik ve niceliklerini açıklamada öne çıkan çevresel faktörlerdir. ,
Artan genç nüfusun iş yaşamında yerini alması, tarım politikalarının yeniden düzenlenmesi, kamusal alanlarda gençlerin yer alabilmesi için olanakların artırılması sağlanmalıdır.
Yeni bir döneme girdik. Asgari ücret ya da Merkez Bankası’nın yeni uygulayacağı faiz oranlarını konuşmadık. Bankaların kredi musluklarından akan suyun yüksek maliyetini konuşmadık. Günlük yaşamınızda etkisini en çok hissettiğiniz konuyu biraz daha açalım ve ekonomi literatüründe yer alışlarını da sizlere aktarmaya çalışalım istedik. Umarım almak istediğiniz bilgileri size aktarmışızdır. Enflasyona yenilmediğimiz, yaşam standartlarının insanların onurluca yaşamasına ve haklarını elde etmesine imkan tanıyan günler görmek dileğiyle…
YORUMLAR