Orta Vadeli Program açıklandı. Herkes kendince bir şey anladı. Sıkı para politikası uygulanacağını duydunuz. İyi, sıkı para politikası sadece söylemde mi olacak? Yoksa uygulamada da mı göreceğiz.
Orta Vadeli Programın amacı, sosyal adalet ve refahı arttırmak. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yüksek gelir düzeyine sahip ülkelerin düzeyine çıkacağız” dedi. 2026’ya geldiğimizde 15 bin Dolar’a yaklaşan bir kişi başı gelir hedefi var. Tamam gelir artacak da kime göre neye göre artacak ona bakmak lazım. Yani herkesin geliri artmadığı için kafalarda kimin geliri artacak sorusu var. Hatta bu yıl 12 bin doların üzerine çıkma hedefi var. Aslında bu durum geçmiş yıllarda hedeflediğimiz durumdu. Fakat uzun bir süredir 10 bin doların altına düştük.
Geçmişe baktığımızda 2013 yılında 12 bin 500 doları görmüşüz. Tabi bütün bunların hepsi ortalama kur üzerinden yapılmış hesaplardı. Bu ortalama kur hesaplarının tutuyor olması lazam ki bu rakamlara gelelim. Aslında şöyle biliyorduk cumhuriyetin 100. Yılında kişi başı 25 bin dolar gelir ve 500 bin dolar ihracat hedefi vardı. Şimdi bunların hayal olduğunu ve konuşulmadığını gördük.
Bu rakamların olabilmesi için, enflasyonu kontrol edip aşağıya çekmek istiyor muyuz? İstiyoruz ki; bu finansal istikrarı sağlamak için en büyük şart. Ancak hem büyüyüp hem enflasyonu kontrol altına almak çok zor görünüyor. Yani arabayı sürerken hem gaza hem frene basmak gibi bir şey ortaya çıkıyor. Bu durumda da arabayı devirirsiniz. Yani ikisini bir arada yapmak son derece zor. Yani en azından bir dönem ekonomiyi soğutmak zorundayız. Onunda maliyetini nasıl dağıtacağınızı söylemeniz çok önemli.
Kimin geliri artacak? Vatandaşın geliri artacak mı? Vatandaşın geliri arttı görünüyor ve fakat bir ay sonra geliri yok hükmünde oluyor. Yani eline geçmeden para eriyor. Bu kişi başına gelirler ortalama rakamlar. Yani eşitsizlik raporlarına bakarsanız orada çok açık bir şekilde gelir dağılımındaki adaletsizliği zaten göreceksiniz. Kişi başı milli gelirde pastadan kimin ne kadar pay aldığını söyleyemiyoruz. Hâlbuki o pastadan çok az pay alan insanlar var. O zaman 12 bin dolar gelire baktığınızda onu siz almayacaksınız zaten.
2024 başında önemli bir gelir artışı olacağını düşünüyorum. Yılsonunda enflasyon %70’e vuracaksa eğer, maaşlarda ona göre belirleniyor o nedenle maaşlarda yapılacak artışlara enflasyon farkı yüzde elliye yakın olarak hesaplandı. Yapılacak zammın da %15 olduğundan yola çıktığımızda toplamda % 65’lik bir gelir artışı olacağı beklentimizi dile getirelim o zaman. Yani 2023 için bir beklenti kalmadı. Herkes can kulağıyla yılsonunda açıklanacak zam rakamlarına dikkat kesilmiş durumda.
Kısa vadeli programda bütçe açığı da bütçe gelirlerindeki hedeflerde enflasyon tahminleri de yüksek. Dolayısıyla biz bu enflasyonu yaşayacağız. Sizin hissettiğiniz enflasyonun üzerine % 33 en iyimser tahmin ve 2024’te yine fiyatlar artacak. Dolar kurundaki artış devam edecek. Piyasalar enflasyonla mücadele ederken, krediler kısılır frene basılırsa sanayi 2,6 küçülmüşken iyice küçülmek durumunda kalır. Bu durumda işsizlik artar mı korkusu var. Bu vergi gelirlerini nereden sağlayacaksınız? Kim ne kadar vergi ödeyecek? Bütçe açığı bu kadar büyürken nereye ne harcayacaksınız? Sadece deprem felaketini sürekli öne sürmek gerçekçi mi? Çünkü biz bu sıkıntıları uzun bir süredir yaşıyoruz. Kamu harcama yapmıyor mu? Kur Korumalı Mevduata geçilmedi mi? Kuru yükseltmemek için döviz rezervlerini harcamadınız mı? Enflasyon daha da azmadı mı? Bunların hiçbirinin depremle alakası yoktu. Dolayısıyla bu fatura önünüze geldi ama depremden çok önce bu faturayla karşı karşıyaydık. Niye deprem nedeniyle bütçe açığı bu kadar büyüyor diye bir yaklaşım var? Bu yaklaşım ne kadar gerçekçi? Emin değilim.
Değerli okurlar, konu derin ve büyük. Üzerinde tartışılması gereken konu çok. Ancak şunu söylemek istiyorum. Ya büyüyeceksiniz ya da enflasyonla mücadelede başarı sağlamak için çaba sarf edeceksiniz. İkisini birden yapmak ekonomiyi yoldan çıkaracaktır.
Bu açıkladıklarımız belki size bazı şeyleri anlatmakta yetersiz kalmış olabilir. Fakat en anlaşılır ve en sade dille en önemli sorunumuz enflasyon ve büyüme ile ilgili yapılan açıklamalara yorum getirmekti.
Umalım ki dar gelirli halkın kişi başına düşen milli gelirden alacağı pay büyük olsun. Yoksa yine bankalar ve krediler ve kredi kartlarıyla boğuşmaya devam edcekler.
YORUMLAR