Hasat zamanı çiftçiyi üzdü!..
Nimet DÖNMEZ

Nimet DÖNMEZ

Hasat zamanı çiftçiyi üzdü!..

22 Ağustos 2024 - 14:47

Çiftçi ayaklanmaları son günlerin en önemli gündemlerinden biri. Evet ardı ardına yakılan ormanların bir türlü söndürülemeyişi, yanan ormanların imara açılıp birilerine peşkeş çekileceği düşüncesi tüm toplumu endişelendiriyor. Öte yandan ürününü tarladan toplamakta zorlanan, topladığı ürünü satamayan çitçi, üretici siz her ne şekilde adlandırsanız adlandırın çok büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Tüm umutlarını hasat dönemine bağlayan çiftçi bütün borçlarını ve ödemelerini de hasat dönemine göre ayarlamıştır. Fakat gelin görün ki, kapı kapı dolandığı halde ürününü satamayan, Çumra’lı çiftçi bir de zabıta engeline takılıyor. Çünkü artık çözümü ürününü doğrudan tüketiciye satmakta bulmuştur. Üstelik belediye zabıta ekiplerinin tavır ve davranışları da hiç olumlu olmayınca, vatandaş cinnet geçirme noktasına gelmiştir. Belediye başkanlarımızı bu zabıta ekipleri konusunda daha hassas davranmaları gerektiği konusunda defalarca sorunu dillendirmemize rağmen bu sorunun çözümü sağlanmamıştır. Bunun son örneğini de yaşanan bu durumlardan değerlendirebiliyoruz. O nedenle çiftçimize sahip çıkmak tüm halkın ve en önemlisi de tepedekilerin birincil görevi olmalıdır. 

Gelelim enflasyona ve son durumlara… Herkes enflasyonun ciddi biçimde artacağını düşünüyor. Şimdi sıcak para nasıl para kazanıyor onu bir anlatayım. Faiz %50, gelecek sene Temmuz ayında Ağustos ayında enflasyonun % 28 olacağı Merkez Bankası raporlarında belirtiliyor. O zaman reel faiz olarak ben ne ödüyorum? Yaklaşık elliden 28’i çıkaralım 22 puan reel faiz ödüyorum. Bunu bir başka hesap dışarıya transfer ediyor. Bu, fakirleşmeyi ve gelir dağılımının bozulmasına yol açıyor. O zaman, toplumun en üst gelir grubu % 20’lik kesim yani yaklaşık üçte biri, beş milyon insan rahat yaşıyor geri kalan seksen milyon insan sıkıntı çekiyor. Bu çok ciddi bir sorun ve toplumun içten içe sıkıntı çekmesi hiç doğru değil ve böyle bir ekonomi yönetimi nasıl olur ben bilmiyorum.

Artık esnaf ahlakı da kalmayınca, toplum neyi nereden alacağım? Durumuna geldi. Çünkü artık bir marketin fiyatı başka bir markette katlanarak karşınıza çıkıyor ve bu durum aynı ürünlerde yaşanıyor. Herkes kendi etiketini oluşturuyor. Buna kim dur diyecek? Okulların açılmasına az bir zaman kaldı. Yaz aylarının sonuna doğru gelirken, toplum tatilini yapmış yeni çalışma dönemine dinlenmiş ve huzurlu bir şekilde mi başlayacak? Bence hayır! Çünkü durum ortada… tatile gitmek için kredi kullananların sayısı geçtiğimiz yıllara göre daha da arttı. Fakat bu krediyle tatile gitme durumunu da anlamış değilim. Çünkü, yıl boyunca aldığınız kredinin faizini ödemek için yorulacaksınız. Enflasyona bakıp, toplumun yüzde seksenlik kesiminin gelirine bakıp değerlendirdiğinizde aşağı yukarı bunun % 50’sinin tatile gitme imkanı olmadığı zaten görürsünüz.

Bu durumun açıklaması şudur, siz o insanların cebinden o parayı alıp Newyork’ta parayı yöneten, Londra’da parayı yöneten John’a Brown’a transfer ediyorsunuz. Ondan sonra bu insanlar nasıl tatil yapsın? Soruyorum size. Tüm bu durumlar büyük bir keyfiyet arz ediyor. Bunun açıklamasını yapamıyorsunuz. Çünkü öngörülemez bir ülke olduk. Yaşanan gıda enflasyonunda gelinen son noktada, kamyoncu taşımak istemiyor, çiftçi üretmek istemiyor. Maliyetler katlanarak artarken, üretilen ürüne pazar bulamamak ve aracıların çiftçinin ürününe ederinden düşük fiyatlar verip yüksek rakamlarla kazanç sağlaması sorunu işin içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. Öte yandan esnafından yerine koyamama dürtüsü ile satmak istememesi de sorunu büyütüyor. Beklentiler böyle olunca da enflasyon büyümeye devam edecektir. Yani serbest piyasa diye bu kadar insanları kaotik bir ortama sürüklemek hiç doğru değil. Bu durum insanların iyi niyetlerini suistimal etmek olacaktır.

Öğrendiğimiz ekonomide eskiden yapılan açıklamalar şöyleydi: Kıt kaynakların en verimli şekilde nasıl kullanılacağına dair olan bütün teorilerin gözden geçirilmesi, bu konudaki kıt kaynakların maksimize edilerek kullanılması olarak açıklanırdı. Şimdi esasında müreffeh bir ülke nasıl olunabilir? Ekonomiyle ilgili bir görüş ya da politika uygulamaya geçtiğinizde, bu toplumun yaşam kalitesini nasıl arttırabilirim? Budur!.. bu ülkedeki insanların yaşam kalitesini arttıramıyorsanız o zaman bu ekonomi politikalarında bir arıza var demektir. Bakınız yukarıda söyledik niye her yıl tatile giden insan sayısı giderek azalıyor? Tatile gidebilmek, kendini yenileyebilmek, sıkıntılarını unutarak daha dinlenmiş bir halde dönebilmek yaşam kalitesiyle ilgili bir meseledir. Bu durum toplumun verimliliğiyle de ilgilidir. Artık yükselen fiyatların arkasına yetişilemediği için durum içinden çıkılamaz bir hale geldi.

Öte yandan otomobil şirketleri her ne kadar kampanyalar düzenleseler de, otomobil alımlarının da artık hayale dönüştüğü bir zaman dilimindeyiz. Banka kredilerinin yüksek faiz oranları kredileri ulaşılamaz bir hale getirirken, şirketlerin kredilendirme oranları da bir hayli yüksek.

Yaşam standardı deyip duruyoruz ama o yukarıda sözünü ettiğimiz yüzde yirmilik kesimin içinde olamazsanız o standardı yakalayamayacağınız da bir gerçek! Bu günlük sorunlar bu kadar olsun. Umarım gelecek yazıda güzel şeyler anlatacağımız konular elimizin altında olsun.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar