Gıda terörüne ne zaman dur diyeceğiz?
Nimet DÖNMEZ

Nimet DÖNMEZ

Gıda terörüne ne zaman dur diyeceğiz?

15 Ocak 2020 - 14:31

Bedensel, ruhsal ve zihinsel iyi olma haline sağlıklı olmak diyoruz. Yaşamda dinç kalabilmenin ilk şartı bu üç temel unsurda saklı…

Bedensel sağlıkta iyi olma halinde en popüler sorumlu; BESLENME olarak görülüyor.

Her canlı yaşam faaliyetlerini sürdürdüğü sürece beslenmeye muhtaçtır. Gıda, tüketilecek bir ürün değil yaşamsal bir gereksinimdir ve temel sağlık unsurlarını içermesi birincil zorunluluktur. Beklenen; karbonhidrat, protein, vitamin ve mineralleri içererek bedenimize uygun değer düzeyde fayda sağlaması ve hiçbir nedenle zarar oluşturmamasıdır. Ancak bu haliyle besin, adını hak edebilir.

İnsan sağlığına doğrudan zarar veren gıdalar dendiği zaman, içinde kansere neden olduğu kesin şekilde bilinen maddeleri barındıran gıdalar aklımıza geliyor. Çünkü çağın vebası kanser her geçen gün daha çok sayıda insanı etkisi altına alıyor.

Tarımsal terör: Tarım ürünlerinde nicelik ve nitelik olarak artış sağlamak amacıyla kullanılan hormonlar, ilaçlar (sağlık bozucu, kanserojen), hayvansal ürünlerde artış sağlamak amacıyla hormon verilmiş hayvanlardan elde edilen et, süt, yumurta vb gıdalar buraya dâhil edilebilir. Hormonlu gıda tüketiminden uzak kalmak için ne kadar çaba sarf edersek edelim bir şekilde o gıdaları bilmeden de tüketebiliyoruz.

Öte yandan doğal, sağlıklı gıda diye normal fiyatının kaç kat üzerinde rakamlarla satışa sunulan birçok ürününde ne yazık ki gerçek doğal ürün olmadıklarını öğreniyorsunuz. Artık insanların birbirlerine olan güveni yok olmuşken aldığınız ürünlerin de gerçekten size sunulduğu gibi doğru ürünler olduğu inancını taşımıyorsunuz. Hal böyleyken, güven ortadan kalkmışken şans eseri yaşamanın gerçeğiyle yüz yüze geliyorsunuz.

Konya’nın muhafazakâr yapısı, dindar görüntü vermesi günahtan, kul hakkından uzak durur düşüncesi de artık yerle bir oldu. Hemen göze batan, ya da daha önce bu tür denetlemelere takılıp hileli gıda üreten firmaların yeniden aynı yolda yürüdüklerini görmek hiç hoş olmadı ve gerçekten üzücü. Aslında burada bakmamız gereken, ezaların caydırıcı olup olmadığıdır. Diyeceksiniz ki gerçek ortada demek ki cezalar caydırıcı değilmiş.

Özellikle çocukların severek tükettikleri şarküteri ürünlerinde, içinde bulunmaması gereken madde barındıran gıdalar; Domuz eti/yağı, sığır eti diye satılan farklı hayvan etleri, sucuk, vb. mamullerdeki sahtekârlıklar (içeriğinde belirtilenden farklı hayvan eti, sakatat, hayvanların insanlar tarafından kullanılmayan parçaları, vb). Bu gruba dâhil ettiklerimiz gıda olarak alındıklarında ölüme neden olmuyor belki ancak uzun vadede sağlık bozucu ve insanların tercihlerine aykırı harekete ek olarak, beyan edilenden farklı içerik nedeniyle sahtekârlık suçundan dolayı gıda terörünün içinde yer alıyorlar.

O zaman şunu sorduğumuzda yetkililer biz ne cevap verecek? Biz gıda terörüne neden kurban ediliyoruz? Neden denetimler daha sık yapılıp caydırıcı cezalar uygulanmıyor? Gibi birçok soruyu ardı ardına sıralayabiliriz.

Ancak ülkemizin en önemli gerçeği işsizlik ve geçinememek olduğundan, sadece karın doyurma durumunda kalanların gıda terörünü sorgulayabilecek durumda olduklarını hiç düşünmüyorum.

Siz önce bu topluma insanca yaşayacak olanakları sağlayacaksınız. Ondan sonra insanların hak arayışlarını önemseyeceksiniz. Sonra da bu insanların en temel ihtiyacı olan beslenme ihtiyaçlarını gıda terörüne kurban etmeyip, hastane kurmakla uğraşmayacaksınız. Bu insanlar gerçekten sağlıklı beslenip, bedenen ve ruhen sağlıklı olabilirlerse işte o zaman mutlu insanların ülkesinde başka terörlerden de uzak kalmış oluruz.

Gıda teröristlerini utanmaya çağırıyorum ve onların inancımız gereği vicdanlarına ellerini koymalarını istiyorum. Bu milletin aklıyla oynayan çok bir de siz sağlığıyla oynamayın.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar