Bugün hangi ipin ucundan tutsak bilemedim. Gerçekten ülke gündemini meşgul eden o kadar çok konu var ki; hangisinden tutsak elimizde kalıyor. Artık gelecek endişesi ayyuka çıktı ve umudunu yitirenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Gerçekten umutsuzlar ülkesi olduk.
Milli eğitimin artık ipi çoktan koptu ve okulu bırakan çocukların sayısı 600 binlerle telaffuz edilir oldu. Herkes okusun diye kampanyalar başlatılır, kız çocukları okula gitsen diye sivil toplum kuruluşları çaba gösterirdi. Bugün geldiğimiz noktada tarikatlar ve imam hatiplerin ötesine geçemediğimiz bir düzen kuruluyor. Eğitimde kalitenin çok başka noktasında eğitimi Kur’an okuma çıtasında tutanlar okulu terk eden çocukları çok da umursamıyorlar.
Tüm bu çocuklar “geleceği olmayan çocuklar” olarak karşımızda koca bir yığın olarak duruyorlar. Peki bu durum karşımıza başka hangi sorunları getirecek gelin ona bakalım.
Çocuk işçilerin sayısında artış olacak. Çocuk işçiler can güvenliği olmayan ortamlarda çalışmaya zorlanacaklar. Çocuk işçilerin iş kazalarında hayatlarını kaybettiklerini daha çok duyacağız. Çocuklarının iyi bir geleceği olsun umuduyla eğitim almasını isteyen ebeveynler büyük bir hayal kırıklığı ve üzüntü içerisindeler. Çocukların bu durumu elbette bizi de gelecek için kaygılandırıyor.
Parasal sıkılaştırmanın ekonomiyi daraltıcı etkisine rağmen resmî veride işsiz sayısı ve manşet işsizlik oranı gerilerken, hızla büyüyen “örtülü” işsizlik olgusu alarm veriyor.
Hane halkı işgücü araştırmasında esas alınan tanım dolayısıyla, umudunu yitirerek iş aramayı bırakma ve kurumsal olmayan işlerde düzensiz ve yetersiz süreli çalışmanın giderek yaygınlaşması bu durumdaki kişileri tanım dışına çıkardığı için, resmi veride işsizlik oranını kâğıt üzerinde düşük çıkarıyor.
İşsiz sayılmayıp, “potansiyel işgücü” ve “eksik istihdam” kategorisinde yer verilen bu kişiler de dahil edildiğinde toplam işsiz sayısı 10 milyonu aşıyor, işsizlik oranı yüzde 26,5’e ulaşıyor.
Açıklanan işsiz sayısının dışında kalanlar
İşbaşı yapabilecek olup iş bulacağına inanmadığı için iş aramayan 2 milyon 171 bin, işbaşı yapabilecek olup ilgili dönemde arama kanallarını kullanmamış olan 1 milyon 921 bin ve iş arayan ancak hemen işbaşı yapacak durumda olmayan 171 bin olmak üzere toplam 4 milyon 263 bin kişi, açıklanan işsiz sayısının dışında yer aldı. Hane halkı işgücü araştırmasında, işgücü dışında sayılan bu kişiler, “potansiyel işgücü” olarak adlandırılıyor.
Söz konusu kişilerin sayısı geçen yılın aynı çeyreğine göre 849 bin kişilik artış gösterdi. Bu kapsamdakilerin 1 milyon 560’ını erkek, 2 milyon 702 binle asıl büyük bölümünü ise kadın işsizler oluşturdu. Umudunu yitirip iş aramayı bırakma eğiliminin kadınlarda çok daha yüksek olduğu dikkati çekti. Son bir yılda bu kapsamdaki erkek işsizlerin sayısı 270 bin, kadınların sayısı ise 578 bin kişi arttı.
Anket haftasında çeşitli işlerde toplamda 40 saatten az çalışma olanağı bulabilmiş, düzenli çalışma ve gelir imkânı arayan kişilerin sayısı, 3 milyon 269 bin kişi ile resmi işsiz sayısının üzerinde gerçekleşti. “Zamana bağlı eksik istihdam” tanımına dahil edilen bu kişilerin sayısının son bir yılda 1 milyon 301 bin kişi arttığı belirlendi. Son bir yılda; bu durumdaki erkeklerin sayısı 812 bin kişi artarak 2 milyon 98 bine, kadınların sayısı da 489 bin kişi artarak 1 milyon 171 bine yükseldi.
Buna göre son bir yılda “potansiyel işgücü” ve “eksik istihdam” kategorisinde sayılan örtülü işsizler, toplamda 2 milyon 150 bin kişi artarak 7 milyon 532 bin kişiye ulaştı. Son bir yılda dar tanıma göre işsiz sayısı 100 bin kişi azalırken, bu kapsamdakilerin sayısındaki rekor artış, işsizlik olgusunun giderek örtülü hale geldiğini ortaya koydu.
Örtülü işsizlik olgusunun dışında aynı zamanda yukarıda söz ettiğimiz okullardan uzaklaşan çocuk işçilerin de artık iş dünyasında sayısal verilerde yerlerini aldıklarını göreceğiz ve bu durum gerçekten çok üzücü. Gelecek kaygısı giderek artarken umutsuzların sayısını söylemek bile istemiyorum. Ülkesinden umudunu yitiren eğitimli gençler de ülkeyi birer birer terk ederken eğitim almamış, hiçbir vasfa sahip olmayan çocukların halini gelin siz düşünün.
Ülke sorunları ekonomik ve siyasi olarak giderek büyüyor. Bunlar birilerinin ekmeğine yağ sürerken, sorunların çözümü noktasında yapamayacağımız hiçbir şey yok. Yeter ki ülkemizin gerçek potansiyelini ülkemizin çıkarları için kullanalım. O zaman ekonominin en büyük sorunlarından olan istihdam sorunu kendiliğinden küçülecek, gençlerimiz geleceğimiz, yarınlarımız çocuklarımız yarınlarına umutla bakmayı başarabileceklerdir.
YORUMLAR