Enflasyonla boğuşuyor, geçinemiyoruz feryatları artıyor derken ülke olarak başımızı kaldırdığımızda etrafımızın yangın yeri olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin etrafı savaşlarla kuşatılmış durumda. Doğuda ve kuzeyde yaşananlar hepinizin malumu. Rusya-Ukrayna derken her zaman çıbanbaşı olarak yakınımızda duran Filistin-İsrail çatışması yine başladı diyeceğimiz noktanın çok üstünde bir durumla karşı karşıyayız.
Silah tüccarları ellerini ovuşturup para kazanırken, masum çocukların can vermesini hiçbir kimse kabul edemez. Ekranlarda görüntüler son derece kötü ve savaşın acımasız çığlıkları çocukların bir külçe yığını gibi hastanelere taşınmasını hiçbir yürek de kaldırmıyor. Bu çatışmaların hemen bitmeyeceğini kayıpların sayısının artmasından görüyoruz.
Öte yandan Türkiye’nin sınırları bu kadar göçü kaldırır mı bilinmez ama artık ülkemizin eski Türkiye olmayacağı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Sorun sınırlarımızdan girip illerimize yayılan bilinmezlerle karşımıza dikilecek. Üstelik ülkemizin en güzel noktalarını tespit edip oralara yönelmeleri de ayrı bir muamma... Yanı başımızda ateşler yanıp dumanlar tüterken halkımızın sorunları da yuvarlanarak büyümeye devam ediyor.
Barınma sorunu artık birincil sorun olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle dar ve sabit gelirli halkın sorunları giderek artıyor. Bunların başını en düşük emekli maaşıyla geçinmeye çalışan emekliler çekiyor ve en düşük emekli maaşı herkesin ezber yaptığı 7 bin 500 lira. Ara zam beklenirken, bakanların aylardır bir formül bulacağız, emeklilerimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz sözü Cumhuriyetin 100. Yılı bahane edilerek araya bir 5 bin lira sıkıştırılıp o da çalışmayan emeklilere çocuk sevindirdiler. Aslına bakarsanız kimse de sevinmedi. Çünkü emeklinin sorununu çözecek bir ödeme değil.
Emeklileri devletin omuzlarında bir yük olarak gören idarecilerin kendileri emekli olduklarında ne olacak acaba bunu düşünüyorlar mı? hiç zannetmiyorum. Çünkü tüm bu kararları alanların zaten tuzları kuru. Elbette diyeceksiniz ki “Herkes evini idare edemiyor. Koca ülkeyi idare etmek ve herkesi memnun etmek kolay değil” haklısınız ama idareciler toplumun sorunlarını çözmek ve halkın ihtiyaçlarını gidermek için oradalar.
Paramızın değeri giderek düşüyor ve artık 20 lirayı da metal paralarınızın arasına bozukluk olarak yerleştireceksiniz. Çünkü gerçekten paranızın alım gücü tükendi. Hepiniz cüzdanınızdaki miktarı bilirsiniz . Sizi nereye kadar idare eder bilirsiniz. İdare edemeyince kredi kartlarına yüklenirseniz de bankaları zengin etmeye devam edersiniz. Bakınız size basit bir örnek vereceğim. Örneğin siz 100 lira nakit parayla alışveriş yaptınız. Sizin ödeme yaptığınız kimse de aynı yüz lira ile alışveriş yaptığı zaman yine yüz lira olarak piyasada dolaşmış olacak. Fakat siz bunu kredi kartıyla yaptığınız zaman bunun belirli bir yüzdesi bankanın kasasına girince o para azalmış olarak dolaşacak ve elden ele yüz lira piyasada sıfırlanırken bankanın kasasına girmiş olacak. Özellikle son zamanlarda kredi kartınızı kullanırken daha ölçülü ve dikkatli davranmanızı öneririm. Çünkü faizler yükselmeye devam ediyor.
Dillere pelesenk olmuş enflasyonla yaşamaya alıştık alışmasına da onunla nasıl baş edeceğimizi bir türlü öğrenemedik. Bakınız maliye bakanı ne söylüyor. “maaşlara yapılacak zamlar enflasyonu yükseltecektir” öyle mi o zaman kendi maaşlarınıza zam yapmayın. Devletin bedava olanaklarından yararlanmayın. Kamuda ki yakıt ve yemek masraflarını azaltın. Ek maaş alanların önüne geçin. Hele de şu yönetim kurulu ödemelerini bıçak gibi kesin. Üç beş maaş alanların zarflarını, banka hesaplarını boş bırakın. Bankamatik memurlarının işlerine son verin onların hesaplarına yapılan ödemeleri iptal edin. Bakın ne çok rakamlarda oynama olacak. Yol yaptık, köprü yaptık devleti üç beş müteahhide senelerce dolar kurundan borçlandırdık hadi bakalım halkım omuzları dik tut bu yükü taşı demek lüksünü işte bugün kapı kapı dolaşıp neyin karşılığındaysa borç arar olduk.
Bu ülke çok büyük zorlukları atlatmış, en zor günlerde yek vücut olmayı bilmiş bir halkın ülkesi. Fakat son günlerde artık ekonomik ve sosyal şiddetin boyutları artmaya devam ediyor. Gençler eğitim almakta zorlanıyor ve bir an evvel yurt dışına kaçma derdindeler. Diyeceksiniz ki, “dışarıdan akın akın ülkemize koşarak gelenler varken ülkeyi terk etmek niye?” çünkü artık güven ortamı kayboldu. Gelecek endişesi ve yaşam standartlarında istediğini elde edemeyeceği endişesi gençleri sarmış durumda. Özellikle tarikatların çoğalması, dinin gerçek anlamının dışına çıkarılıp siyasi bir materyal olarak görülmesi durumu bir hayli sıkıntıya soktu. Artık dinini tanımayan, dinsiz gençleri daha çok görür olduk. Tesettür anlamını yitirip bir moda anlayışına da dönüşünce başörtüsü tartışmaları da anlamsızlaştı ve yok oldu.
Her konunun başı da sonu da yine ekonomiye çıkıyor ve biz ekonominin içinden çıkamıyoruz. Aslında önceleri rakamları konuştuğunuz da ya da tahminlerde bulunduğunuzda üç aşağı beş yukarı tutardı. Bugün gelinen noktada artık tahminde bulunamıyorsunuz ve gündemi, sorunları tartışıyorsunuz. Her ne olursa olsun umudumuzu yitirmemeye çalışsak da sorunları birebir günlük hayatımızda yaşayarak test ediyoruz. Dünya eski dünya olmadığı gibi, ülkemizde artık eskisi gibi değil. Her şey değişti ve bu değişime ayak uyduramazsanız ufalanıp küçülür ve yok olursunuz. Ülke olarak, birey olarak daha hızlı düşünüp doğru kararlarla ve emin adımlarla yolumuza devam etmeliyiz. Öyle yıllarca bu ülke için yıllarca emek verip ödemesini yapan ve artık emekliliğimde rahat edip düzgün bir yaşam sürdürüp dinleneyim beklentisi içerisinde olan emeklileri görmezden gelmekle halka sahip çıkmak olmuyor.
Bereketli topraklarımızda, gelişen sanayimizde üreteceğiz. Yeni üretim alanları oluşturup ülke pazarını büyüteceğiz ve halkımızın refah seviyesini yükselteceğiz. Hayallerimiz ve umutlarımız hep bu yönde. İş bekleyen gençlere sorumluluk verip yollarını açarsak, doğru yatırımlarla doğru adımlar atarsak neden olmasın. Yoksa yabancıya toprak satmak, emlak satmakla yatırım yapılmış olmaz. Maazallah bu kadar toprağınızı evinizi satmaya devam ederseniz küçüle küçüle olursunuz bir Filistin!...
YORUMLAR