Ekonominin tepesinde oturanlar büyüdüğümüzü söylüyor. Rakamlar bir hayli yüksek. Enflasyon değerlendirmesi de yaptığımızda, enflasyonun iki haneli rakamlarda olduğunu görüyoruz. Yılın ilk üç ayında ekonomi yüzde 5.2 büyümüştü. İkinci üç aylık dönemde büyüme yüzde 5.1 olarak gerçekleşti.
İkinci üç aylık dönemde büyümenin arkasında, inşaat yatırımlarının artışı ve ihracat artışı var. Daha önceki büyümelerde ağırlığı olan özel tüketimin katkısı azaldı.
Talep olmadıkça üretim artmıyor. Üretim artmadıkça büyüyemiyoruz. İkinci 3 ayda, inşaat faaliyeti, ihracat, tüketici talebi arttığı için, bu 3 kanaldan gelen talep üretim artışına, özellikle sanayide üretim artışına yol açtı.
Hatırlanacağı üzere enflasyon nisanda yüzde 12’ye kadar yükselmiş, ancak mayıs-temmuz döneminde, mevsimsel fiyat gelişmelerinin de etkisiyle, temmuzda yeniden yüzde 10’un altına inerek yüzde 9,8 olmuştu. Ağustosta geçen yıl yüzde 0,3 düşen fiyatlar bu yıl aynı ayda yüzde 0,5 arttı ve yıllık enflasyon bir puanlık artışla yüzde 10,7’ye yükseldi.
Daha önceki yazılarımızda enflasyondaki düşüşün geçici olduğunu, üretici fiyatlarından ve çekirdek enflasyon göstergelerinden gelen mesajların olumsuz olduğunu belirtmiştik. Mevsimsel etkilerle bir aşağı bir yukarı oynayan rakamlar da sizi aldatmasın.
Enflasyonda uzun dönem hedefi olan yüzde 5’in altındaki tek sektör yüzde 2’lik yıllık enflasyonla haberleşme hizmetleri. Bu düşüklük teknoloji ve yoğun rekabet gibi faktörlerle açıklanabilir. Yoğun rekabetin görüldüğü giyim ve ayakkabı sektöründe de yıllık enflasyon yüzde 5,6 seviyesinde. Ancak bu iki grubun tüketici harcamalarındaki toplam payı oldukça düşük olduğundan enflasyonu aşağıya çekmeye yetmiyor.
Enflasyondaki yükseliş kasım ayına kadar devam edecek. Aralıkta kısmi bir düşüş görebiliriz. Ancak yıl sonu enflasyonu büyük ihtimalle çift hanede olacak.
Değerli okurlar aslında size ne güzel haberler vermek, okuduğunuzda vay be Konya’da da güzel şeyler yapılıyormuş diyeceğiniz şeyleri anlatmak, o güzelim festivali düzenleyenleri, güzel yürekleriyle uzak yollardan gelen değerli sanatçılardan bahsetmek, Volkan Koşar’dan “prenses”i dinletmek, Oğuz Boran’dan “fikrimin ince gülü yanlış anladın” dinlemenizi tavsiye edecektim. O güzel yürekleriyle sanatın duayenlerinin o küçücük köyden övgüyle bahsetmelerini, Asuman Dabak’ın “üç dünya kupası gördüm böyle çilek görmedim” diye dillendirdiği çilek üretiminden bahsetmek isterdim.
Ancak gelin görün ki hep ekonomi yazıyoruz ya; başka işlere burnumuzu sokmayalım diye başkalarının yazmasını bekliyoruz. Keşke şehrin merkezinde de bu tür çalışmalar yer bulsa; Konya’nın güzellikleri sanatçılara ilham kaynağı olsa...