Asgari ücretten sevindirici haber geldi. Açıklanan rakam beklenen rakamdı. Fakat dört kişilik bir ailede tek çalışan varsa ve barınma gideri bu bütçede yer alıyorsa o zaman açıklanan rakamın hiç de bir anlamı kalmıyor. Zira kira fiyatları aldı başını gidiyor ve bütçenin büyük bir kısmı barınma ve faturaya gidince diğer giderlerden harcamaları azaltma yolu tercih edilmek zorunda kalınıyor. Bu kısıtlı bütçeyle en verimli şekilde nasıl geçineceğiz diye sorunlarını arka arkaya sıralayanlara hepiniz şahit oluyor ve hatta bu grubun içinde sizlerde yer alıyor olabilirsiniz. Kaç gündür asgari ücretle ilgili yazıldı çizildi. Burada bugün verimlilik ve tasarruf konusunu gündeme getirip bazılarınızı sinirlendirebilirim. “buldukta tasarruf etmeye kaldı” diye kızıyorsunuz. Öyle hanımlar var ki, inanın tasarruf konusunda ihtisaslaşmış. Pazar harcamasından ayırdıklarıyla gram altın biriktirenleri görüyorum. Fakat öyleleri de var ki aman Allahım ne ben söyleyeyim ne de siz sorun evlere şenlik. Çalışmayıp rahattan tüketenler. Her zaman savunduğumuz tasarruf ve verimlilik konusu gerçekten çok önemli. Konuyu öğrenince dikkatinizi daha başka noktalara odaklayabiliyorsunuz. Her zaman planlı yaşamak iyi ve güzel sonuçlar verir.
Gelelim verimlilik konusuna; çalışma hayatında verimlilik, bir bireyin veya grubun belirli bir süre içinde gerçekleştirdiği iş miktarıdır. Daha fazla üretkenlik, daha az zaman veya çabayla daha fazlasını tamamlamanız anlamına gelir. Başarıları işin kalitesine, tamamlanan işlerin sayısına veya oluşturulan ürün miktarına göre ölçebilirsiniz.
Şimdi bu kadar asgari ücret, enflasyon ve maaşlara yapılan zamlar konuşulurken nerden çıktı verimlilik? Diyeceksiniz. Biz burada gelirlerimizden ne kadar verimli yararlanabiliriz ona bakacağız. Aslına bakarsanız ne kadar maaşlara zam yapılırsa yapılsın sizin bakacağınız, elinize geçen paranın size ne kadar verim sağladığına odaklanmak gerekiyor. Yani ihtiyaçlarınızı ne kadar giderebiliyorsunuz ona bakmak lazım.
Gelirlerinizden en üst verimi almak, yaşam standardınızı yükseltmek elbette ki her birinizin en doğal hakkı. İşte burada üzerinde duracağımız planlı ve tasarruflu yaşamayı öğrenebildik mi? Kullanmadığımız kaynakları israf etmemeyi öğrenebildik mi? ona bakmak lazım.
Söz konusu tasarruf olduğunda akla gelen; harcamamaktır. Oysa bu doğru bir yaklaşım değildir. Hatırlayın, elektrik sıkıntısı döneminde tasarruf anlayışımız; 2 ampulden 1’ini söndürmekti. Kendi konforundan vazgeçmek yerine bilinçlendik ve bu yanlıştan döndük. Gördük ki binada aydınlatma, toplam faturanın ancak %5’i imiş. Asıl sıkıntı buzdolabı, bina cephesi imiş. Çözdük, rahatladık.
Her hanede gizli kaynak mevcut… Enerjiden gıdaya, trafikten yatırıma dek, onlarca kalemde bilinçli kullanım, beraberinde tasarrufu getiriyor. Tasarrufun güzel tarafı, kullanmadığın kaynağı israf etmemekten geçiyor. Evinin içinde hatta fabrikanda veya işyerinde yığınca süreç; iyileştirmek için seni bekliyor.
Hemen bütün okurların seslerinin yükseldiğini duyar gibi oluyorum. “Tasarrufu halk yapsın. Tasarrufu dar gelirli vatandaş yapsın. Bize fakir edebiyatı yapsınlar. Kendileri makam arabalarında göbek büyütsünler. Oldu canım biz sizi hiç tutmayalım.” Serzenişlerinizi dile getiriyorsunuz. Tabiî ki tasarruf ülke genelinde olduğu zaman bir anlam kazanır. Fakat bireysel anlamda kendi bütçeniz, aileniz ve eviniz ile ilgili harcamalarınızı tekrar gözden geçirin. İşyerlerinizdeki gider kalemlerinizi yeniden planlayın ve savurganlığı bir kenara bırakın.
Harcamada makule dönüş derken akla kamunun araç saltanatı, bina savurganlığı, gereksiz yatırımlar gelse de özel sektör de pek farklı değildir. Herkes kendi etrafına baksın: göreceği; harcamada makule dönünce tasarruf edeceği gizli kaynakları olacaktır.
Birazcık bilinç, çok fazla gelir sağlayacaktır. Unutmayın ki kaynak eskiden aslanın ağzında idi şimdi midesine inmiş durumda…
YORUMLAR