Dede sizin zamanınızda TV yoktu, kafeler yoktu, sinema azdı, nasıl yaşıyordunuz?
Doğru dersin be torunum:
Televizyon yoktu. Doğru. Gazete bir gün sonra gelirdi.
Ama öyle güzel günlerdi ki, keyfimiz bozulmazdı hiç. Dışarıda kar vardı. Kuzine yanardı içten içe, içinde patates, üstünde kestane, bir köşesinde çaydanlık. Bir yanda maşa, öbür yanda kızaran ekmek dilimleri.
Güzel torunum, sen hiç kızarmış ekmek kokusunun zevkini bilir misin?
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu. Pastırmamız, sucuğumuz yoktu. Onlar zengin sobalarındaydı. Yumurta lezzetliydi. Bütün tavuklar gezerdi ve organik, doğal beslenirdi.
Kızarmış ekmeğe sürülmüş mis gibi tereyağı. Sen o tereyağının lezzetini tattın mı hiç. Geçenlerde gözüme çarptı, yarım yağlı tereyağı varmış, nasıl oluyorsa!?
Kümesi bilir misin, folluktan hiç taze yumurta aldın mı?
Almadın torunum almadın. O kızarmış ekmeğin kokusunu duymadın. Fakat alış-veriş merkezlerinin kalabalığında restoran katlarında, kulakları tırmalayan gürültü ve havasızlık içinde Hamburger, çizburger keyfine fit olmuşsun. Starbacks’ta pahalı kahve içmeyi huzur ve keyif bilmişsin.
Sevgili torunum!
Biliyorum yaşlıyım. Dışarda kar, içerde kanaat, kuzinede kızaran ekmek vardı. İçinde patates, bir köşede çaydanlık.
Ve biliyor musun torun, büyük, kocaman bir HUZUR vardı.
Televizyon yoktu. Gazete bir gün sonra gelirdi. Her zaman da olmazdı.
Öylesine cahildik ki, keyfimiz ve huzurumuz bozulmazdı hiç!
Sen sobanın üzerine portakal kabuğu dizip, kokusunu tattın mı hiç?
Sobanın üstündeki Kestane kebaplardan yedin mi hiç? Masal eşliğinde, patlamış mısır, ninenin dizinde yatarken, ağzına bir dilim elma aldın mı hiç?
Masal masal maliki dinledin mi? Büyüklerin hikayeleri, savaş anıları nedir duydun mu?
Sen mi? Birçoğu arızalı ve hasta, tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma ahlak, edep bilmez dizilerin, filmlerin sizde açtığı hasarları, yarattığı travmaları biliyor musun?
TV yoktu, medeniyet denilen yaşam yoktu, kafeler yoktu.
Geniş ve ruhları okşayan bir masal, öykü dünyası vardı. Lezzet dünyası bir tarafta. Kızarmış ekmek, közlenmiş patates kokusuna hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi be torunum?!
Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, pekmezlerimiz üzümler çiğnenerek yapılırdı. Ama mis kokardı, lezzetliydi en önemlisi de organik ve sağlıklıydı.
Pilav da kokardı, çay da kokardı, domateste kokardı, salatalıkta…
AVM yoktu. Küçük bir bakkal dükkânının zenginliği yeterdi köyümüze, mahallemize.
Torunun dışarda kar var da!..
İçerde huzur…………..!?
Esen kalınız.
YORUMLAR