Yıllar pek çok şeyin üstünü örtse de bazılarının ayakları açıkta kalıyor. 2002 ile 2018’i şöyle bir kıyaslamak istedim.
Yıl 2002 Başbakan Bülent ECEVİT: Dolar: 1.67, Euro: 1.66, Çeyrek altın: 29 TL. Toplam dış borç: 130 Milyar Dolar, Benzin: 1.64 TL/ litre, ekmek 25 krş/adet, et: 8.29 TL/Kg.
Yıl 2018, Batı’nın bize imrendiği ve kıskandığı yıllar. Sistem Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi ve Erdoğan Cumhurbaşkanı: Dolar: 5.28, Euro: 6.15, Çeyrek Altın: 329 TL. Toplam dış borç: 450 Milyar Dolar, Benzin: 6.20, ekmek:1.25 krş/adet, et: 50 TL/kg.
Ne dersiniz uçuyor muyuz, uçmuş muyuz, akıl ne der?
******
2002’de toplam nüfusumuz, 68 milyon. Tarımla uğraşan ve tarım üreten kişi sayısı: 7 milyon. Tarım da Avrupa birincisi dünya yedincisi olduğumuz söylenen 2018 yılı; nüfus 82 milyon, tarımla uğraşan kişi sayısı: 5 milyon. Ne dersiniz? Tarımın üretime katkısı ve istihdamı artmış mı, azalmış mı?
2002 yılında Tarımın Türk ekonomisine katkısı: % 13 idi. 2018’de Tarımın ekonomiye katkısı: % 5 olmuş. Nasıl bayağı büyütmüşüz tarımı değil mi?
Ne zaman anlayacağız dünyanın bir gıda ve su savaşlarına doğru gittiğini?
Tarımda öylesine çağ atladık, öylesine ileri gittik ki; et ve tarım ürünleri ihraç eden bir ülke konumundan; dünyanın adı sanı duyulmadık kimileride 11 yıllık olan 126 ülkesinden 136 çeşit Tarım Ürünleri ithal eden bir ülke konumuna gelmeyi başardık.
Böylece içerde kendi çiftçimizi perişan edip tarımdan ve üretimden uzaklaştırırken dünyanın diğer çiftçilerine dolaylı yardım ederek onların kalkınmasına neden olduk. Tarım ürünlerine verdiğimiz para 85 milyar dolarcıkmış.
****************
GELİNEN NOKTA
Yanlı ve bilinçsiz Tarım politikaları sonunda; ne et fiyatlarını ne de kendi ürettiğimiz soğan-patates-biber-patlıcan fiyatlarını düşürebildik. Sıfır gümrük vergisiyle: 200 bin ton patates ithal edeceğiz.
Tarlada üreten kazanamaz ve ucuza malını satarken, biz tüketicilerde ucuza ürün alamaz konumdayız. Aradaki bu fahiş kârı kimler nasıl yapıyor anlayamadık gitti. Ama her alanda olduğu gibi bu alanda da lobiler, teröristler var. Öyle diyorlar.
Oysa devlet yönetenler ve devlet erkini elinde tutanlar; şikâyet ve sızlanma makamlarında oturmadıklarını, icraat ve çözüm makamında olduklarını bir türlü idrak edemediler ve asla hükümet de olamadılar.
“2007’den 20018’e kadar dünyada gıda fiyatları en fazla % 10 artarken bizde ne yazık, ne acı ve ne akıl almaz bir durum ki: % 200 artmıştır.” ( T. Özilhan. TÜSİAD istişare kurulu üyesi)
Ülkeyi bu hale getirenlerden ülkeyi düzeltmesini ve düzlüğe çıkarmasını beklemek, hangi aklın işidir anlayan beri gelsin. Düzeltmesi beklenen kişiler değil mi ki ülkeyi bu hale getirenler?
Kelin merhemi olsa kendi başına sürer.
Evet!.. Maalesef durum bu; üretmeden tüketmenin dayanılmaz sonu.
Esen kalınız.
YORUMLAR