Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, zorba ve zalim bir diktatör devrildi. Buna sevinmek gerekirken; işin önüne ve arkasına da bakmak gerekiyor.
Ben konunun uzmanı değilim. Yılların verdiği deneyimlerimle yazmaya çalışıyorum. Araplar yapı olarak, aşiret ve kabile düzenine alışkın bir kültüre sahiptirler. Devlet fikri, demokrasi anlayışı onlara biraz uzak.
Suriye’de herkes silahlı. Her ideoloji, ben haklıyım havasında. Bu açıdan bakılınca Suriye’de birlik, kimin otoritesi altında nasıl sağlanacak?
Suriye ordusu neden tek mermi atmadan silah bıraktı? Bu da çok önemli bir konu.
Bu konu bize tanıdık. Şöyle bir hatırlayalım: Irak işgal edilirken, ABD ne kadar güçlü olursa olsun, çok kan dökülecek diye üzülürken birde baktık ki, Saddam'ın ordusu buhar olmuş. İşid'in Musul baskını sırasında Irak ordusu yine buhar olmuştu. Şimdi de Esad'ın ordusu 12 günde buhar oldu. Subayların satın alındığı söyleniyor.
Tek mermi atılmadı, tek uçak havalanmadı neden?
Öyle görünüyor ki Suriye, bir iki yıl çalkantılı bir dönem geçirecek ve faturası ağır olacak. İsrail, bu ortamı iyi değerlendirmekte, Suriye’deki önemli merkezleri bombaladı. İsrail basınına göre İsrail askerleri, 14 km kadar Suriye içlerine girmiş.09.12.2024 saat: 11.30’a göre.
Suriye’de otorite nasıl sağlanacak? Kim bu otoriteyi nasıl kuracak? Türkiye bu ortamda nasıl bir politika takip edecek, Türkiye’deki sığınmacı Suriyeliler ne olacak?
Bir başka önemli konuda Uluslararası anlaşmalara göre bir Türk toprağı olan Süleyman Şah Türbesi’nin durumu?
Öyle görünüyor ki Esad, Rusya ve İran’ın desteği ile iktidarını sürdürüyormuş. İsrail, İran’ı salladı. Lübnan’daki taraflarını telef etti. Ukrayna ise Rusya’yı hem askeri hem ekonomik hem de sosyal olarak çok hırpalamış olacak ki, Esad’a yardım edemediler.
Arap coğrafyasında güç önemlidir. Gücün varsa yaşarsın. Bu durumu iyi bilen emperyalistler, durumu değerlendirmekte tereddüt yaşamadılar. Kısa savaşın kısaca özeti bu değil mi?
Esad’ın kadim dostlarından İran ve Rusya’nın zayıflaması Esad’ın sonunu getirdi.
Öyle görünüyor ki bizim bu konuda politikalarımız az gibi. Esad öncesi ve sonrası politikamız nedir, nasıl bir siyaset izlenecek; gelişmelere göre belirlenecek gibi. Sn. Babacan bu konuda oldukça endişeli.
Suriye’de Baas rejimi ve Esad saltanatı çökerken, Türkiye nasıl etkilenecek? Kuzey de bir PKK/PYD federasyonuna göz mü yumacak, güneyde sınır komşularımız kimler olacak?
Sn. Erdoğan ve AKP, bu oluşuma ideolojik bakmazlarsa Türkiye’nin kazanımlı olacağı açıktır. Sn. Erdoğan’ın “asla kurdurmayız, o bir terör devleti olur” dediği ama İsrail’in de “doğal müttefiklerimizdir, Kürtlere dokunan beni karşısında bulur” dediği Otonom Kürt Bölgesel Yönetimi kurulur mu?
Suriye’de en az iki otonom bölge oluşacak. 2 milyona yakın Kürt nüfusa karşın 5 milyona yakın Türk nüfus, bu karmaşa da ve oluşumda nasıl bir kazanım sağlayacak?
Dünyanın terör örgütü saydığı HTŞ, dünyaca nasıl karşılanacak? Nato, BM bu oluşuma nasıl bir tavır alacak ya da tavır koyacak? Gerçi emperyalistler kullanacakları her lider ve oluşumla uzlaşmakta ve iş birliği yapmakta oldukça uzmandırlar.
Bu toz duman ortamında kimse sevinmesin. Hele toz duman bir geçsin, kimin eşeğe, kimin ata bindiği belli olacak.
Hamaseti bırakıp, iç siyasete yönelik politikalar yerine gelişmeleri iyi okuyup, derin analizler yaparak, Türkiye’nin geleceğini garantiye almak olmalıdır.
Komşumuz Suriye’nin toprak bütünlüğü ve istikrarı önemlidir.
Esen kalınız.
YORUMLAR