Yaş olarak, Celal Bayar ve Menderes’ten itibaren bütün cumhurbaşkanlarını ve başbakanları tanıdım.
Onlarda birbirlerini sallarlardı, ama asla küfür ve hakaret etmezlerdi.
Kibar ve nezih insanlardı; siyaset ve diplomasi dilini ustaca kullanmasını bilirlerdi.
Bunu, vekiller için söylemek mümkün değildi. Kimileri ulu orta mahalleli ağzıyla konuşmayı tercih ederdi.
Rahmetli Demirel’e çok çatan, hatta küfreden bir vekili; Demirel partiye alır.
Bu durumu yadırgayan birisi: “Efendim onu neden partinize aldınız? Size ve partinize sövüp duruyordu.” der.
Demirel kendinden emin bir şekilde: “Orada iken bize bağırıyordu. Onu bizim kapıya bağladık ki, şimdi o tarafa havlayacak.”
Güzel gönderme değil mi?
*******
Rahmetli İnönü, kendisine karşı bayrak açan ve CHP Genel Başkanlığından indiren Ecevit ve arkadaşlarına çok bozulur. Bu yenilgiyi bir türlü hazmedemez. Fakat yapacağı pek bir şeyde yoktur.
Bir konuşmasında “CHP’yi yönetenlerin yarısı komünist” der.
Karşı taraf durur mu? Paşaya yüklenirler, “Sözünü geri al, özür dile” diye bastırırlar.
Baskılara dayanamayan Paşa, basın toplantısı düzenler ve” Özür diliyorum, CHP’yi yönetenlerin yarısı komünist değil.” der. Fakat sonradan işin inceliği anlaşılır.
**********
Sayın. Demirel’in ilk Başbakanlık dönemi, Anıtkabir ziyaret edilecektir. Protokol gereği Demirel önde yürümektedir. Fakat Demirel bu durumdan huzursuz olur. Adımlarını yavaşlatarak İnönü’nün yanına gelmesini bekler.
Bunu sezen İnönü Demirel’e yanaşıyor ve “Rahat ol, yürü yürü! Sen başbakansın. Protokol kimsenin değerini düşürmez” diyor.
Siyaset ve zarafet iç içe! Ne güzel bir görüntü değil mi?
Devlet adamlığı, nezaket, tavır, üslup bu işte!
Ne kadar özlemişiz, ne kadar ihtiyacımız var.
Kimse darılmasın ama, torunlarım olduğunda haber dinlemekten utanıyorum, çekiniyorum. Onların da agresif olmasını ve gerilmesini istemiyorum, elimden geldiğince. Ama nereye kadar?
Kibar, nezih olmak çok mu zor?
Esen kalınız.