Ülkenin aydınları, ülkeyi aydınlatamıyorsa; şarlatanlar devreye girer, din adına yobazlar arzı endam eder.
Ne acı ki, Kanuni’den sonra medreseler yozlaştı, alim olmayan alim sıfatlı yobazlar cehaleti kutsadı.
Yıllarca radyo dinlemek, tv seyretmek günahtır diye bağıran, tarikat ve cemaatlerin bugün radyo ve tv’leri var. Düşünmez misiniz?
Sonuç belli; muhteşem cihan devleti yıkıldı.
Şöyle bir gezindim. Bulduklarımı sizinle paylaşmak istedim.
1600’lü yıllarda Osmanlıda Hızır peygamberin sağ olup olmadığı tartışılıyormuş.
Avrupa’da:
Gueriche ilk jeneratörü, Thomas Savery de ilk buharlı makineyi yaptı
Yine 1600’lüyıllarda: medreselerde Hz. Peygambere saygı olsun diye “Sallallahu aleyhi vesellem” demenin gerekip gerekmediği tartışılıyormuş.
Avrupa’da:
Pascal, ilk hesap makinesin yaptı: Newton, yerçekimi yasasını keşfetti.
1700’lü yıllarda Osmanlıda Hz. peygamberin anne ve babasının mümin kabul edilip edilmeyeceği tartışılıyormuş.
Avrupa’da:
Newton, ”Optik” adlı kitabını yayımladı. Volta, ilk elektrik pilini yaptı
Yine: 1700’lü yıllarda Osmanlıda firavunun imanla ölüp ölmediği tartışılıyormuş.
Avrupa’da:
J. Watt, uzun süreli çalışan buharlı makineyi yaptı. Mongolfier kardeşler ilk uçan balon yolculuğunu gerçekleştirdiler.
Değerli okurlarım! Osmanlı benim de atam. İyi yerleriyle kıvanç duyarım. Beni neden yıkıldığı ilgilendiriyor.
Osmanlı bu yüzyıllarda Muhyiddin Arabî’nin: Büyük Şeyh (Şeyh-i Ekber) kabul edilip edilmeyeceğini tartışılırken.
Avrupa’da
Trevithick, ray üzerinde giden ilk treni (1804) yaptığında; Osmanlı kahve ve tütünün haram olup olmadığını tartışıyormuş.
Bu yüzyılda Avrupa’ya baktığımızda:
Stetoskobu (Kalp ve akciğer dinleme cihazı,1816) bulmuş. Ampère, elektrik akımını ölçen ampermetreyi yapmış. Faraday ise, elektromanyetik kuramları geliştirmiştir.
Bu yüzyıllarda Osmanlı ezanı güzel sesle okumanın gerekli olup olmadığını tartışıyormuş (buda önemli ama)
Avrupalı Londra’da ilk yer altı trenini (metro) (1863) yapmış. Plante, kurşunlu akümülatörü(1859), Graves Otis ise meşhur adı verilen Otis asansörü bulmuştu.
Daha mı?
Bu yüzyıllarda Osmanlı medresesi Yezit’e lanet etmenin gerekip gerekmediğini tartışıyormuş, bize neyse?
Avrupa’da ise:
Cooke ve Wheatstone ilk elektrikli telgrafı bulmuştur.
Haksızlık etmeyelim, bizim mollalarda boş durmamışlar:
Osmanlı medresesi, türbelerin ziyaret edilip edilmeyeceğini, kandillerde toplu olarak namaz kılınıp kılınamayacağını tartışıyormuş.
Avrupa mı?
Avogadro “Birleşen Hacim Oranları Yasası’nı buluyor (1811)” ve kimyada yeni bir çığır açıyordu.
Yozlaşan medrese, ilmi(!) bir konu olan: “Selamlaşırken eğilmeli mi?” gibi bir soruya ilmi(!) yanıt arıyormuş.
Avrupa’da ya da bir başka deyişle Klise taassubunu kıran Batı’da:
Thomson atomun yapısındaki elektronları keşfediyordu.
Osmanlı bu haliyle yıkılmayıp da nasıl ayakta duracaktı?
Günümüze gelince; 2,5 milyar Müslüman topluluğu, yaklaşık 10 milyon kadar Yahudi’nin hakkından gelebilmek için gökten Mehdi, Batı denen Hristiyan dünyasından da ateşkes sağlanması için merhamet dileniyor.
Adam kalkmış çalışmaya gerek yok; Vakıa süresini oku zengin olursun diyor. Bir kalkmış cennette huri pazarlıyor. Bir kitlede var ki bunları alkışlıyor.
İslam coğrafyası, yine aynı tas, aynı hamam! Cemaat ve tarikatların sultasında: değişen bir şeyin olmadığı görülmekte!
Ben ağlamayayım da kimler ağlasın?
Esen kalınız.
YORUMLAR