Çok sevdiğim ve benimsediğim bir sözümüz vardır: “Onmayan kişinin vardır bir nedeni” diye. Bu söz,günümüz Türkiye’sinin bir fotoğrafı gibidir.
Eğer biz cumhuriyetin kazanımlarını, taşa-toprağa-betona değil de akılcı yatırımlara yapsaydık. Örneğin katma değeri yüksek teknolojilere, fabrika yapan fabrikalara gibi.
Bugün geldiğimiz nokta dün: “ IMF’ye borcumuzu ödedik. 5 milyar Dolar’da istediler verin” dedik, söyleminden yıllar sonra 6.4 milyar Dolar borç alıp; utancımızdan üstü örtülü bahseder konuma gelmezdik.
Bugünkü konumumuzun özetini yaparsak:
Eğer:
17 yıl içinde 1 Trilyon 36 milyar Dolar dış ticaret açığı, 575 milyar Dolar cari açık verecek şekilde, ülkemizi ucuz döviz kuruyla ithalat cennetine dönüştürmeseydik,paramız var ki alıyor cehaletinden uzak dursaydık,
2002 yılında toplam tasarruf oranımız GSYH'nın %23'ü iken, bu oranı %11'e düşürmek yerine %30'lara çıkarıp, bu tasarrufları yatırımlara dönüştürebilseydik, uçulmayan havaalanları, geçiş garantili yollar, tüneller, hasta garantili hastahaneler yapmasaydık,
129 milyar Dolar'lık dış borcu 460 milyar Dolar'a çıkarmasaydık veya aldığımız dış borçları betona gömmek yerine verimli alanlarda, teknoloji ve döviz üreten yatırımlara dönüştürebilseydik, dikey mimari yerine, hıfzıssıhhaya, Türk Hava Kurumuna, Tank-Palet fabrikamıza yatırım yapabilseydik,
Hazine ve gelir garantili 146 milyar Dolar'lık YİD (Yap, İşlet, Devret) projeleri yerine, yüksek teknoloji ve sanayi üretim bölgeleri yatırımları yaptırabilseydik, Yazılım ve yapay zeka teknolojisi gibi,
Sanayimizin ihtiyaç duyduğu ara malı ve hammadde ithalatımız, toplam ithalatın %75'ini oluşturmasaydı, kendimiz hammadde üretebilseydik, ara malları ithal etmeseydik,
Her yıl doğrudan yabancı yatırımları 24 milyar Dolar(2007-2008) seviyesinde tutmayı becerebilseydik, hukuku ve adaleti siyasallaştırmasaydık, hukuka güveni üst seviyeye çıkarabilseydik ve şeffaf olabilseydik,
MB’nın 129 milyar Dolar’ını buharlaştırmayıpMB'nın net döviz rezervlerini 200 milyar dolar ve üzerine çıkarabilseydik,
Şeffaf olup; şaibeli işleri “Ticari sır ya da devlet sırrı” gerekçeleriyle örtmeseydik,
Her gece ve gündüz döviz atağı nöbetleri tutmak ve yeni bir “Dış Güçler” senaryosu üretmeseydik,
Ülke gelirlerini muhalefetin, beşli çete diye tanımladığı şirketlere ihale etmeseydik,
KHK’lerle değil de TBMM’ni etkin çalıştırıp, ülke ve ulus yararına yasalar yaptırsaydık,
İnanın şimdi 2023’ü huzurla, kalkınmış dünyanın ilk on ülkesi içinde yer almıştık.
Ve de gelecek nesiller için daha büyük HEDEFLER planlayan bir ülke olurduk.
Ya şimdi? Günü kurtarmaya ve koltuk süremizi nasıl uzatırız kaygısında değil miyiz?
Yazık olacak geleceklere! Yazık olacak gençlere! Onlara uzun yıllar ödeyecekleri borç bırakıyoruz. Eserimizle övünebilir miyiz?
Esen kalınız.
YORUMLAR