Ülkemiz de dahil, hiçbir İslam ülkesi gerçek İslâm’ı yaşamamaktadır.
İslam adına uydurulmuş ya Arap kültürünü ya da İngiliz ve İsrail güdümlü cemaat ve tarikatların kendi meşreplerine göre uydurdukları bir öğretiyi; İslam olarak yaşamaktalar.
Biliyorum bu, büyük bir iddia.
Hep beraber bir bakalım: İslam çalışmayı, akletmeyi, düşünmeyi emretmiyor mu? “Düşünmeyenlerin başına pislik yağar.” Diyen Yunus:100’ü nasıl unutalım, görmezden gelelim?
Hangi İslam ülkesi hangi değerleri, günümüz yüzyılına sunmuştur? Hangi bilim ve hangi buluş, günümüz Müslümanlarının adını ve imzasını taşımaktadır?
Ben bir Müslüman olarak utanç duyuyorum:
Neden mi?
Afganistan’dan kaçan zavallı bir Müslüman, onca İslam ülkesi varken neden Batı’yı çan seslerini tercih ediyor da, bir İslam ülkesini tercih etmiyor?
Oysa sloganımız: “Huzur İslam’dadır” demiyor mu?
Hangi İslam ülkesinde huzur var, ya da huzur kaldı?
Barış, kardeşlik, sevgi, saygı ve kolaylık dini olan İslam, bugün hadis, rivayet söylemleriyle perma perişan olmuş vaziyettedir.
Kadının ayaklarına cenneti seren bir İslam kültüründen, kadın cinayetlerine uzanan bir kültürü yaşayan İslam beldelerinde: hangi huzur, barış ve kardeşlikten bahsedilebilir; İran neden kaynıyor?
Zaten din kardeşliği de ucuz bir söylemden başka bir şey değildir.
Hangi mezhep hangi mezhebi kardeş, hangi tarikat ve cemaat hangi tarikat ve cemaati kardeş olarak görmektedir?
Sn. A. Gül, R.T. Erdoğan, A. Davutoğlu, B. Arınç vs. birbirleriyle din kardeşleri mi?
Hangi Müslüman Arap ülkesi, hangi İslam Arap ülkesiyle kardeş?
S. Arabistanlı savaş pilotu, sabah namazını kılıp jetine bindikten sonra Yemenli Müslümanlara “Bismillah” diyerek bomba bırakmıyor mu?
Gerçeklere bakınız, gerçekleri görünüz. Gönül okşayan sloganların ardına gizlenmeyiniz; günah, ayıp ve yolsuzluklarınızı da İslam perdesi ile perdelemeyiniz.
Ülkemize bir bakalım: Ülkemizde her geçen gün bedava beslenen, semirtilen vatansız, milletsiz, akılsız ve ilim düşmanı bir Müslümanlık, Taliban’ın tipik bir benzeridir. Asla Hanefilik ve Maturidilik ile benzeşen ya da İslam ile de bağdaşan bir yönü yoktur. Kırma, karma, toplama Melez bir selefiliktir. Bu da hem Türkiye’nin hem de İslam’ın en büyük beka ve güvenlik sorunudur.
Eğri oturup doğru konuşalım: Taliban’dan bağımsız olarak da düşünüldüğünde; kendini yenileyememiş ve hatta her türlü yeniliğe karşı çıkan akıl, düşünme ve eleştiriyi yok sayan bir fıkhın ve din anlayışının bugüne, geleceğe, insanlığa ve İslam’a vereceği hiçbir şey yoktur.
Olay, Müslüman dünyanın asırlardır yaşadığı ve bir türlü kurtulamadığı zihniyetin getirildiği bir kırılma noktasıdır.
Bugün DİB’i işgal edenlerce ne yazık ve ne acıdır ki, Türk, Türklük ve Atatürk camilerimizde yasaklanmıştır. Türk çocuklarına örnek verilecek bir tek Türk büyüğü yok mudur ki de Arap büyükleri örnek verilmektedir?!
Sonrada neden din adamlarına güven % 15’lerde diye yakın. Geçenlerde bir dostla sohbet ediyordum: “Abi bir İmam-Hatip mezunu olarak artık Cumalara gitmiyorum. Camiler de, yüce İslam da bu kadar siyasallaşmamalıydı” Serzenişinde bulunuyordu.
Bunun nedeni asla İslam değil. Müslümanız diye ortalıkta fır dönen sahte, rüşvetçi, tecavüzcü, yalaka, çıkarcı, siyasallaşmış, aklı, bilim ve ilimi devre dışı bırakmış, yalancı Müslümanlardır.
Esen kalınız.
NOT: Namazlıklarını ve dinini öğrensin diye Kuran Kurslarına gönderdiğimiz çocuklarımıza: Kur’an’ın ne dediğini değil de; Arapça harflerin nasıl okunup-yazılacağını öğretmeyi sürdürdüğümüz sürece, kimse ahlaklı, erdemli, gelişmeye ve düşünmeye açık bir toplum beklemesin.
YORUMLAR