Maalesef bilmeden ahkâm keser olduk. İşin aslı, astarı nedir araştırmadan sokak fetvalarına inanır olduk. Ahkâm kesenler için bu güzel bir getiri. Toplum da buna yatkın. Millet zaten yazılı belge istemiyor, kulaktan dolma bilgilere inanıyor, dedikoduyu da seviyor. Mesele yok.
Rıza Nur ve Kadir Mısıroğlu’nun aslı astarı olmayan dedikodularını essah sanan bir toplum ve bunları belge bilen bir yönetici anlayışlı ile karşı karşıyayız.
Herkes bilsin ki Lozan, Türkiye’nin tapu senedidir, Türk tarihinin en şerefli anlaşmalarındandır. Yıllar süren savaşlardan yorgun, bitkin ve yoksul ama ZAFERLE çıkabilmiş bir devlet, Lozan masasından o günün şartlarında alabileceği her şeyi hakkıyla almıştır.
Siz inanıyor musunuz, bu yorgun devletin: Musul, 12 Ada ve Batı Trakya gibi yerleri de alabilmek için askeri bir harekete girişmeye imkânı ve takatinin olduğuna?
Size hiç ilk Lozan diye bir şeyden bahseden oldu mu?
Sanırım olmamıştır ve de duymamışınızdır. 12 Ada’yı Lozan’da verdiğimiz söylenmiştir. Bu iddia doğrudur, fakat 24 Temmuz 1923 deki Lozan’da değil.
Biz İtalyanlarla Libya’da savaşmıştık hatırladınız mı? İtalya ile de 1912 yılında UŞİ diye bir anlaşma imzalamıştık. Sanırım bunu hatırladınız değil mi?
UŞİ neresi bildiniz mi? Lozan’ın bir sahil semti: Oucy. Tarih 15 Ekim 1912. Tarihimizde UŞİ Anlaşması diye geçse de, bu anlaşmanın resmi adı: “Lozan Anlaşması”dır. 1930 yılına kadar da “Birinci Lozan” diye isimlendirilmiştir.
Bu belgelerin aslı Osmanlı arşivlerinde” Muahedeler-karşılıklı yeminleşme, devletlerarası anlaşmalar) bölümünde: 418 ve 419 sıra numaralı dosyalarda saklanmıştır.
Ben tarihçi değilim, sınıf öğretmeniyim. Ama şöyle bir karıştırınca bayağı şeyler öğrendim.
Ne yazık ki adı geçen bu 12 Ada: 15 Ekim 1912’de imzalanan bu anlaşma ile İtalyanlara bırakılmıştır.
1986 yılında Almanya’da katıldığım bir Türkiye Belgeselinde de, bu 12 Adaları anlatan kişi, İtalyanların bu adaları, Türk Devleti’ne devretmek istediklerini; fakat İnönü’nün, “Ben Anadolu’dakilere bakamıyorum bir de 12 Adalar mı?” diyerek kabul etmediğini söyledi ve hemen ardından da; o tarihte Türklerin elinde çıkarma gemisi olmadığından Yunanlılara geçtiğini söylemişti.
Ben duruma itiraz edince, “İch weis es” biliyorum diyerek durumu düzeltmişti.
Lozan anlaşması, delegelerimiz: İsmet Paşa, Dr. Rıza Nur ve Hasan Saka’nın imzalarının bulunduğu balmumlu mühürlü anlaşmadır. Fransızca aslı Fransa Dışişleri Bakanlığı’nda bulunmaktadır.
Anlaşmadan yıllar sonra tıpkıbasımının yayınlanması amacıyla İş Bankası Kültür Yayınları tarafından getirilmiştir.
Sevgili yurttaşlar! Ne olur şanlı bir anlaşmayı günlük siyasi politika ve polemiklerle yıpratmayalım. Yüzyıla yaklaşan bir anlaşmayı, bilgi kirliliğiyle lekelemeyelim, kirletmeyelim.
Bu anlaşmayı yapanları da hayırla analım. Mekânları cennet olsun.
Esen kalınız.