Mekke’de tavaf alanında yaşanan keyfi, sert ve kaba uygulamalara Medine’de şahit olmadık. Daha önceki ziyaretlerimizde Ravza’da namaz kılmak için yaşanan izdihamın yeni tedbirlerle düzene konulduğuna da şahit olduk. Önceki yıllarda Peygamber Efendimizin (sav) cennet bahçesi olarak tarif ettiği bölümde namaz kılmak için büyük izdihamlar oluyordu. O bölüme girme imkanı bulanlar da daha fazla ibadet için çıkmıyorlardı. Şimdi Ravza bölümüne giriş randevulu sisteme bağlanmış. Organizasyon firmaları randevu alıyor, randevu saatinde hiçbir izdihama gerek kalmadan yarım saat içeride namaz ve dua etme imkanı bulunuyor. Önceki dönemlerle kıyaslandığı zaman güzel bir uygulama olmuş.
Halkımız arasında Mescidi Nebi içerisinde yeşil halılı bölüm olarak anılan Ravza-i Mutahhara Sözlükte “tertemiz bahçe” anlamına gelmektedir. Ravza-i Mutahhara olarak adlandırılması, Hz. Peygamber’in eviyle minberi arasının cennet bahçelerinden (ravza) bir bahçe olduğunu bildiren hadisine dayanmaktadır. (Buhârî, “Teṭavvuʿ”, 18)
Vahyin en çok geldiği mekânlardan biri olan Mescid-i Nebevî’yi ziyarette Rasulullah (sav) ile birlikte olmanın ve ona bağlı olmanın manevi havasını hissederiz. Peygamberimiz hayatta iken yanında bulunup sohbetlerine katılamadığımızdan ashabı olamadık. Asırlar sonra vahyin kılavuzluğunda inşa ettiğimiz hayatımızı Peygamberimizin sünnetine bağlılığımızla O’nun ümmeti olduk. Mekke’de “Lebbeyk” diyerek Rabbimizin çağrısına uyduk. Mescidi Nebevi ziyaretimizle de Allah Rasulüne (sav), görevi tamamladığımızı, emrine amade olduğumuzu bildirerek biatımızı tazeledik.
Ravza-i Mutahhara’nın hemen yanında Peygamber Efendimizin (sav) aileleri ile kaldığı hücreler vardı. Hemen arka tarafında bugünkü tabirle yatılı olarak kalan ve gününün tamamını peygamberimizle geçiren Ashabı Suffe’nin kaldıkları bölüm vardı. O hücreler bugün gözükmüyor. Ziyaretimizde Peygamber Efendimizin aileleri ile birlikte orada yaşadığını, ashabı ile orada sohbet ettiğini, gelen vahiylere muhatap olduğunu, aldığı vahyi tebliğ ettiğini düşünerek zihnimizde tarihi bir yolculuk yapmak bu ziyareti daha anlamlı hale getirecektir. Hucurat Suresinin ilk ayetlerinin meal ve tefsirlerini okuyarak yapacağımız ziyaret ise o dönemden bir kesitin zihnimizde canlanmasına vesile olacaktır.
Allah (cc) buyuruyor:
“Ey iman edenler! Allah’ın ve Peygamberinin önüne geçmeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Ey iman edenler! Seslerinizi, Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi,
Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın, yoksa siz farkına varmadan işledikleriniz boşa gider.
Allah’ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, Allah’ın, gönüllerini takvâ (Allah’a karşı gelmekten sakınma) konusunda sınadığı kimselerdir. Onlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.
(Ey Muhammed!) Odaların arkasından sana bağıranların çoğu aklı ermeyen kimselerdir.
Onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.
Bilin ki, aranızda Allah’ın elçisi bulunmaktadır. Eğer o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize güzel göstermiş; inkârı, fasıklığı ve (İslâm’ın emirlerine) karşı çıkmayı da çirkin göstermiştir. İşte bunlar doğru yolda olanların ta kendileridir.
Allah, kendi katından bir lütuf ve nimet olarak böyle yaptı. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir” (Hucurat 49/1-8)
Peygamber Efendimizi doğru anlamak ve sünnetini yaşamak temenni ve duası ile…
YORUMLAR