Rabbimiz (cc) buyuruyor:
“Size verilen her şey dünya hayatının geçici zevklerinden ibarettir. Allah katında olanlar ise daha iyi ve daha kalıcıdır. Bunlar, iman eden ve rablerine dayanıp güvenenler içindir.
Onlar büyük günahlardan ve hayâsızlıklardan kaçınırlar, öfkelendiklerinde dahi bağışlarlar.
Rablerinin çağrısına uyarlar, namazı özenle kılarlar. İşleri de aralarındaki danışma ile yürür. Kendilerine verdiğimiz rızıktan başkaları için harcarlar.” (Şûrâ Suresi 36-38)
“Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah'tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” (Al-i İmran Suresi 159)
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’e tarihselci bir anlayışla bakmadığımız için günümüzde de gelecekte de Kur’an bizim rehberimizdir. Karanlıklardan çıkmak, aydınlık yarınlara ulaşmak ve ebedi saadeti elde etmek için tek kılavuzumuzdur.
Kur’an-ı Kerimde emirler de yasaklar da bellidir. Bunlara her mü’min uymakla mükelleftir. Rabbimizin emirlerinden birkaç tanesini yerine getirmekle (namaz, oruç…), Elhamdülillah Müslümanım demekle imanımızın gereklerini yerine getirmiş mi oluyoruz?
Rabbimizin istişare ile ilgili emirleri yalnız asrısaadet dönemini mi kapsıyor?
İstişarenin günümüz Müslümanları için de bir anlamı yok mu?
İstişareyi avam yapacakta ümera, ulema yapmayacak mı?
Vahye muhatap olan Peygamber Efendimiz ashabı ile istişare yapmaktan kaçınmazken aynı hassasiyeti günümüz Müslümanları neden gösteremiyor?
YORUMLAR