Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz hayatımızın her anında bizim için bir rehberdir.
Efendimize karşı saygısızlık yapacak, edepsiz söz ve davranışlarda bulunacak bir Müslüman düşünmek mümkün değildir. Efendimize karşı saygımız, sevgimiz maalesef sözde ve şekilde kalmaktadır. Adı anıldığı zaman gözyaşlarımızı tutamayız. Saygımızdan elimizi kalbimizin üzerine götürürüz. Salatu selam getiririz. Ama her nedense peygamber efendimizin sosyal yaşantısı, tevhid mücadelesi, beşerî münasebetler ile ilgili söz ve davranışlarını hep görmezden geliriz.
Hz. Aişe validemize Peygamberimizin ahlakı sorulduğu zaman O’nun ahlakı Kur’an’dı, cevabını vermişti. Müslümanlar olarak yıl boyunca defalarca Kur’an-ı Kerimi hatmederiz. Hatim duaları yaparız. Ama her ne hikmetse, Kur’an ahlakı ile ahlaklanmayız.
Peygamber Efendimizi gerçekten seviyorsak bu sevgiyi sözden fiiliyata geçirelim. Şekil ve lafızdan ibaret olan sünnet taklidinden bir an önce vaz geçerek öze dönelim.
Kurtuluş ve ebedi saadet istiyorsak, Allahu Teâlâ’nın bizi sevmesini istiyorsak Peygamberimizi sevmeli, O’nun öğretilerini ve yaşantısını kendimize rehber yaparak hayatımıza yön vermeliyiz.
Konu ile ilgili Kuran’da birçok yerde geçen bazı ayetleri hatırlayalım:
“De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
De ki: “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez.” (Ali İmran 31-32)
“Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, Mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir.” (Nisa 115)
“Ey iman edenler! Siz baş başa gizlice konuştuğunuz zaman, günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşmayın. İyilik ve takvayı konuşun ve huzuruna toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının”. (Mücadele 9)
“Kim Allah’a ve Resûlüne itaat eder, Allah’tan korkar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, işte onlar başarıyı elde edenlerin ta kendileridir.” (Nur 52)
“Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.” (Ahzab 36)
Peygambere itaatin Kur’an emri olduğu dikkate alınırsa efendimizin buyruklarına, tavsiyelerine uymak farzdır.
Bugün dünyada 2 milyarlar civarında Müslüman var. Onlarca İslam ülkesi var. Ama, Müslümanların hali acınacak durumda. İslam dünyasında kan ve gözyaşının akmadığı bir gün yok. Bunun sebebi müslümanların şuursuz ve idealsiz olmalarındandır. İslamiyeti hayatımızda üç beş noktaya indirgememizdendir. İslamiyeti seccadeye ve camiye hapsetmemizdendir. Namazda selam verdiğimiz anda veya camiden çıktığımız anda her şeyi unutmamızdandır.
Peygamber efendimizi hafızalarımızda canlı tuttuğumuz bu günlerde inancımızda, ibadetlerimizde, sosyal münasebetlerimizde söz ve davranışlarımızda birazcık şuurlanabilirsek, islamiyeti bireysel, toplumsal ve evrensel olmak üzere hayatımızın her alanında yaşanabilir hale getirirsek Peygamberini gerçekten seven bir ümmet oluruz.
Kur’an ahlakı ile ahlaklanarak Rasulullah (SAV) sevgimizi sözden öze döndürelim. Şuurlu birer müslüman olalım.
YORUMLAR