Son peygamber Efendimiz Muhammed (SAV) dir
Hz. Adem (as) dan itibaren her topluma kendi içlerinden ve kendi dilleri ile konuşan peygamberler gönderilmiştir. Kur’an-ı Kerimde bunlardan yalnız 25 peygamberin adı geçmektedir. Son peygamber de Efendimiz Muhammed (SAV) dir. Bundan sonra da peygamber gelmeyecektir.
“Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resülü ve nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.” (Ahzab 40)
Hz. Peygamber’in konumunu, misyonunu doğru bir şekilde anlamak için müracaat edilecek tek kaynak Kur’an-ı kerimdir. Peygamberimizi tanıtan, hayatını değişik yönlerden ele alan çok değişik eserler vardır. Bunların içerisine doğru bilgiler yanında hurafeler veya israiliyat bilgilerinin karışma ihtimali de vardır. Bundan dolayı peygamberimiz ile ilgili yazılan bu eserleri toptancı bir anlayış ile yok sayarak dışlamak yerine bunları muhtemel doğrular olarak ele almamız gerekmektedir. Mutlak doğru olan, şek ve şüphe olmayan tek kitap Kur’an’dır. Rabbimizin bize Kur’an’da tanıttığı şekilde peygamberimizi tanırsak akidemizi sağlam temellere oturtmuş oluruz.
“Nasıl ki bize Kur’an’ı Hz. Peygamber öğretmişse, Hz. Peygamber’i de Kur’an öğretmektedir. Kur’an’ı Hz. Peygamber’in aracılığına başvurmadan anlamaya çalışmak nasıl Kur’an’ı yanlış anlamaya yol açıyorsa, Hz. Peygamber’i Kur’an’ın aracılığına başvurmadan anlamaya çalışmak da, Hz. Peygamber’i yanlış anlamaya yol açacaktır. Bu ikisi et ve tırnak, tohum ve toprak kadar birbirine bağlıdır.” (1)
Kur’an Peygamberleri tanıtırken özellikle onların kendi toplumlarının içerisinden çıktıklarını ve beşeri özelliklere sahip olduklarını bildirmiştir. Peygamberler de diğer insanlar gibi evlenmişler, çoluk çocuk sahibi olmuşlar, hastalanmışlar, sevinmişler, üzülmüşlerdir... Kısacası insanın yaptığı tüm faaliyetleri gerçekleştirmişlerdir. Diğer insanlardan farkları vahiy almalarıdır. Yani vahiy alan bir beşerdirler. Toprağın altından maden olarak kömür de çıkmaktadır elmas da. İkisi de taş olmasına rağmen değerleri farklıdır.
Peygamber diğer insanlar gibi bir insandır
Hz. Peygamber çeşitli ayetlerde şöyle tanıtılmıştır:
“De ki: "Ben, yalnızca sizin gibi bir insanım. Şu var ki bana, ilâhınızın, sadece bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim rabbine kavuşmayı bekliyorsa dünya ve âhirete yararlı iş yapsın ve rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın." (Kehf 110)
“De ki: "Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Fakat bana ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. Artık O'na yönelin ve O'ndan bağışlanma dileyin. Allah'a ortak koşanların vay haline!" (Fussilet 6)
“Andolsun, Allah, mü'minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.” (Al-i Imran 164)
Kur’an Hz. Peygamberin beşer olmasını özellikle belirttiği gibi Rasulullah (SAV) de hadislerinde kendisi ile ilgili beşer ve kul tabirlerini sürekli olarak vurgulamıştır.
“Ben ancak bir beşerim. Sizler de muhakeme olmak için yanıma geliyorsunuz. Olabilir ki, sizden biriniz diğerine nazaran delillerini daha güzel anlatır. Ben de duyduğuma göre hüküm veririm. Her kime kardeşinin aleyhinde bir şey verirsem onu almasın. Çünkü bununla ona ateşten bir parça veriyorum.” (Müslim)
“Hıristiyanların Meryem oğlu İsa’yı insanüstü vasıflarla övdükleri gibi siz de beni övmeyin. Ben sadece Allah’ın bir kuluyum; benim için O’nun kulu ve resulü deyin” (Buhârî)
“Ben de sizin gibi bir beşerim, hata da eder, isabet de ederim. Lakin size “Allah buyurdu” dedim mi, asla Allah’a yalan isnad etmem” (İbn Mace)
Hz. Peygamber tebliğ görevini tam yapmıştır
Tüm Peygamberler gibi Hz. peygamber (sav) de Allah(cc) tarafından kendisine verilen görevi hiçbir insan ayrımı yapmadan, gizlemeden, tebliğ esnasında karşılaştıkları tüm engellemelere, sıkıntılara, tehditlere rağmen yerine getirmiştir. Tebliğ esnasında kendisine gelen vahye ne ilave yapmıştır ne de çıkarma da bulunmuştur ne de belli insanlara sır olarak söyleyerek belli bölümleri gizlemiştir. Kur’an-ı Kerimde 29 surenin başında bulunan hurufu mukatta harfleri bir mana ifade etmemesine rağmen vahiy olarak geldiği şekilde ilgili surelerin başında yer almıştır.
“Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir.” (Mâide 67)
“Bu, sana, kendisiyle (insanları) uyarman için ve mü'minlere öğüt olarak indirilmiş bir kitaptır. Artık ondan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın.” (A’raf 2)
“Peygamberin üzerine düşen ancak tebliğdir. Allah sizin açıkladığınızı da, gizlediğinizi de bilir.” (Maide 99)
“Onlara vadettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de, (göstermeden) senin ruhunu alsak da senin görevin sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek ise bize aittir.” (Ra’d 40)
“De ki: “Sizin, Allah’tan başka ibadet ettiğiniz şeylere ibadet etmem bana kesinlikle yasaklandı. Ben sizin arzularınıza uymam. (Uyarsam) o takdirde sapmış olurum, hidayete erenlerden olmam.”
De ki: “Şüphesiz ben, Rabbimden (gelen) kesin bir belge üzereyim. Siz ise onu yalanladınız. Sizin acele istediğiniz azap benim elimde değil. Hüküm yalnızca Allah’a aittir. O, hakkı anlatır. O, hakkı batıldan ayırt edenlerin en hayırlısıdır.”
De ki: “Sizin acele istediğiniz azap şayet benim elimde olsaydı, benimle sizin aranızda iş elbette bitirilmiş olurdu.” Allah, zalimleri daha iyi bilir.” (En’am 56-58)
“Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah'tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır.” (Bakara 120)
“Âyetlerimiz kendilerine apaçık birer delil olarak okunduğunda, (öldükten sonra) bize kavuşmayı ummayanlar, "Ya (bize) bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir" dediler. De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edecek olursam, elbette büyük bir günün azabından korkarım." (Yunus 15)
“Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah’ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.” (Ahzab 45-46)
“Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Sebe 28)
“Bu Kur’an bana, hem sizi hem de ulaştığı herkesi onunla uyarmam için vahyedildi.” (En’am 19)
“Kur’an’ı gönderen Allah (CC), O’nu indirdiği peygamberine sadece Kur’an ayetlerinin okunması, nefisleri tezkiye etmek, kitap ve hikmeti öğretmek görevini vermemiş; bu göreve bağlı olarak gönderilen hakikatın yaşantıdaki şekli, yani pratiğinin gösterilmesini de emretmiştir. Bu da peygamberin yaşantısında ortaya çıkmıştır.
Şöyle ki; Allah (cc), kullarına bildirmek istediği bütün hükümleri peygamber ile tebliğ etmiş, yine Allah (cc), insanlardan temizlemek istediği, küfrün pisliklerini peygamberin eli ile ortadan kaldırmıştır. Bütün bunlar peygamber vasıtası ile gerçekleştirilmiştir. Allah (cc) dileseydi bunları başka şekilde de yapabilirdi fakat O insanlara bir insanı örnek olarak göndermiş ve büyük lütufta bulunmuştur.” (2)
- Yrd. Doç.Dr. Saffet Sancaklı, Sünneti doğru anlamak, s. 16
- Mevdudi, İslami Kavramlar, S. 87
YORUMLAR