Ramazan’ın hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır. Ramazan ayının manevi iklimi Müslümanların hayatlarında köklü değişiklikler yapmaktadır. Ramazan ile Müslüman; iman ve ameli yaşantısının yıllık değerlendirmesini yapar, ibadet ve yardımlaşmada yoğunluk yaşar, istikametinin takvaya uygun olması için gayret gösterir.
Müslümanın hayatı; Rabbimizin de haber verdiği gibi, “De ki: “Benim namazım, (her türlü) ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin rabbi olan Allah içindir.” (En’am 162) anlayışı içerisindedir.
Müslüman hayatının belli bir dönemini ibadetle diğer bölümlerini de isyanla geçiremez. Ferdi sorumluluklarından toplumsal sorumluluklarına kadar tüm faaliyetleri, eylemleri Allah’ın rızasına uygun olmak zorundadır. Hayatını böyle düzenleyen mümin hem dünyasını hem de ebedi hayatını kurtarmış olur. Mü’minin hayat yolculuğunda belli zamanlarda yapacağı ibadetlerden birisi de oruç ibadetidir.
Oruç ile ilgili olarak Ebû Hüreyre (ra) dan Resûlullah (sav) in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Oruç bir kalkandır; Oruçlu kem söz söylemesin! Oruçlu, kendisiyle itişmek ve dalaşmak isteyene iki defa, “Ben oruçluyum!” desin! Ruhum yed-i kudretinde olan Cenâb-ı Hakk’a yemin ederim ki oruçlu ağzın (açlık) kokusu, Allah Teâlâ indinde misk kokusundan daha temizdir. (Cenâb-ı Hak buyurmuştur ki:) Oruçlu kimse benim (rızam) için yemesini, içmesini, cinsî arzusunu bırakmıştır. Oruç, doğrudan doğruya bana edilen (riya karışmayan) bir ibadettir. Onun (sayısız) ecrini de doğrudan doğruya ben veririm. Halbuki başka ibadetlerin hepsi on misliyle ödenmektedir.” (B1894 Buhârî, Savm, 2.)
Hadisi şerifte geçen “Oruçlu ağzın açlık kokusu, Allah Teâlâ indinde misk kokusundan daha sevimlidir” buyurulmakla, Cenâb-ı Hakk’ın rızası ve memnuniyeti ifade edilmiştir.
Peygamber efendimiz “Oruç bir kalkandır’’ buyurarak orucun kişiyi bedeni ihtiraslardan koruduğunu haber vermiştir. Orucun oruçluya melekî bir haslet kazandırdığı ve ona böylece ihtiras kapılarını kapatarak günahlardan koruduğu bildirilmiştir. Yemek, içmek gibi beşerî hallerden uzaklaşıp bir zaman için melekî ve ilâhî bir sıfat iktisap eden oruçluyu doğrudan doğruya Allah Teâlâ’nın kemiyet ve keyfiyeti tayin edilemeyecek derecede yüksek nimetlerle mükâfatlandırması ne kadar yerinde ve değerindedir.
Rabbimizin rızasını kazanacak ameller ibadetler yapmamız temenni ve duası ile…
YORUMLAR