Günümüzde Müslümanlar grup, cemaat, parti taassubunun etkisi ile yalnız kendilerinin haklı diğerlerinin de yanlış ve sapık bir yolda oldukları düşüncesindedirler. Ortak oldukları asgari müştereklerde birleşmek yerine birbirlerine düşmanca tavır içerisine girmektedirler. Son zamanlarda grupların birbirlerine gösterdikleri husumet inanç noktasında çok tehlikeli noktalara doğru gitmektedir. Aynı safta, aynı kıbleye yönelenler nerdeyse birbirlerini tekfir ile suçlayacaklardır. Ayrılıklarımızı değil ortak yanlarımızı ön plana çıkaralım. Düşünce farklılıklarımızı, hoşgörü sınırları içerisinde değerlendirerek hizmet yarışında bulunalım.
“Ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, gerekli araştırmayı yapın. Size selâm veren kimseye, dünya hayatının geçici menfaatine (ganimete) göz dikerek, “Sen mü’min değilsin” demeyin.” (Nisa 94)
Üsâme b. Zeyd (ra), Hz. Peygamber tarafından görevlendirildiği bir seriyyede düşman safında Müslümanlara karşı savaşan bir kişiyi öldürmek üzere iken muhatabı yüksek sesle kelime-i şehadet getirerek Müslüman olduğunu ilân etti. Ancak Üsâme (ra) yine de bu adamı öldürdü. Medine’ye dönüldükten sonra durum Hz. Peygamber’e iletildiğinde, Üsâme (ra)’yi çağırdı, kendisine niçin böyle davrandığını sordu. Üsâme (ra) ise; “Ey Allah’ın Resulü! O, gerçekten iman etmemişti, ölümden kurtulmak için böyle söylemişti” dediğinde Allah Resulü ona “Kalbini yarıp baktın mı?” cevabını vermiş ve yapılan davranışı onaylamadığını bildirmiştir.
“Bir kimsenin mescide alakasını görürseniz, onun mü’min olduğuna şehadet edin, zira Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inananlar imar ederler” (Tevbe 18)” (Tirmizi) buyruklarını dikkate alarak düşüncelerimizi bir kez daha gözden geçirelim.
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (Hucurat;10)
YORUMLAR